'Hükümet HSYK seçimlerinde istediği sonucu alamazsa referanduma gidecek'

'Hükümet HSYK seçimlerinde istediği sonucu alamazsa referanduma gidecek'

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer, “HSYK seçimlerini kaybetmesi halinde hükümetin yol haritası Yalçın Akdoğan’ın, ‘Kaderimizi 12 bin kişinin seçimi değil, 55 milyonun seçimi belirler’ sözlerinde gizli. Akdoğan bu sözleriyle sadece hâkim ve savcıların değil tüm seçmenlerin sandığa gideceği bir süreci işaret ediyor. Bunun anlamı bir anayasa değişikliği referandumu” dedi.

Utku Çakırözer, yazısında “Akdoğan açıkça söylemiyor ama anlaşılıyor ki Yargıtay’daki seçim sonuçlarını gören AKP, 12 Ekim’de benzer bir sonuçla karşılanma olasılığına karşı bir ‘B planı’ hazırlamaya başlamış gözüküyor. Yargıda Birlik Platformu HSYK’de çoğunluğu sağlayamazsa hükümet HSYK üye seçimini kendi kontrolü altına alacak bir anayasa değişikliği için kolları sıvayacak” ifadelerine yer verdi.

Utku Çakırözer’in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (25 Eylül 2014) nüshasında yayımlanan , “B planı: Referandum” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘B planı: Referandum’

 

Akdoğan, HSYK seçimi için ‘Kaderimizi 12 bin kişi değil, 55 milyonun seçimi belirler’ dedi

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a önceki gün yaptığımız ziyaret, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelikleri için Yargıtay’da yapılan seçimle aynı güne denk düştü. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı ve büyük illerin başsavcılarının tüm desteğini arkasına alan, AKP hükümetinin listesi olarak bilinen Yargıda Birlik Platformu’nun adayları Yargıtay seçimini kazanamadı. Yargıtay’ın üç kontenjanını da kaybettiler.

Şimdi gözler 12 Ekim’de Türkiye çapında yaklaşık 12 bin hâkim ve savcının yapacağı seçimlerde. HSYK’nin 10 üyesi, adli ve idari yargıda görev alan hâkim ve savcıların oylarıyla belirlenecek.

Akdoğan ile sohbetimiz sırasında Yargıtay’daki HSYK seçim sonucunu hatırlatarak bunun 12 Ekim’deki oylamaya tesiri olup olmayacağını sorduk. Kendinden emin bir yanıt verdi:

“Ben 12 Ekim’de böyle bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Bu vesayet odaklarına karşı mücadele sadece AK Parti’nin meselesi değil. Ben tüm yargı mensuplarının bu hassasiyetle hareket edeceklerini düşünüyorum.”

 

Yol haritasının şifresi

 

Peki ya Akdoğan’ın beklentisinin tersi çıkar ve hükümet arzu ettiği gibi HSYK’de kontrolü sağlayamazsa ne olacak? Akdoğan kafalarındaki B planının işaretini şu sözlerle veriyor:

“Hiçbir organ devlete meydan okuma yeri değildir. Ülkenin kaderini de 12 bin kişinin (HSYK seçimlerinde oy kullanacak hâkim ve savcı sayısını kastederek) yapacağı seçim değil, 55 milyonun yapacağı seçim belirler. Bu yüzden HSYK seçimleri her şeyin başıdır ya da sonudur gibi abartılması doğru değil. Önemlidir bu doğru. Çünkü yargının belli vesayet odaklarının denetimine geçmemesi açısından önemlidir ama ülkenin kaderini, geleceğini etkileyecek diye bakmak da bence doğru değildir.”

 

Anayasa değişikliği

 

HSYK seçimlerini kaybetmesi halinde hükümetin yol haritası Akdoğan’ın, “Kaderimizi 12 bin kişinin seçimi değil, 55 milyonun seçimi belirler” sözlerinde gizli. Akdoğan bu sözleriyle sadece hâkim ve savcıların değil tüm seçmenlerin sandığa gideceği bir süreci işaret ediyor. Bunun anlamı bir anayasa değişikliği referandumu. Akdoğan açıkça söylemiyor ama anlaşılıyor ki Yargıtay’daki seçim sonuçlarını gören AKP, 12 Ekim’de benzer bir sonuçla karşılanma olasılığına karşı bir ‘B planı’ hazırlamaya başlamış gözüküyor. Yargıda Birlik Platformu HSYK’de çoğunluğu sağlayamazsa hükümet HSYK üye seçimini kendi kontrolü altına alacak bir anayasa değişikliği için kolları sıvayacak.

 

Muhalefet desteklerse çözüm süreci hızlanır

 

Akdoğan ile sohbetimiz sırasında muhalefetle ilişkiler de gündeme geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun çözümü konusunda yaptığı açıklamalar konusunda PKK ile yürütülen ‘çözüm sürecinin’ mimarlarından olan Akdoğan şöyle düşünüyor:

“Kemal Bey (Kılıçdaroğlu) geçmişte zaman zaman bu konularda pozitif açıklama yapar gibi oldu, ama parti içinde direnç ortaya konunca geri adım attı. Şimdi kongrelerinden sonraki parti içindeki pozisyon nedir bilmiyorum. Yani daha mı rahat eder? Bu konularda gerçekten samimi katkı ve duruş sergileyebilir mi? Bunu zaman içinde göreceğiz”

Yalçın Akdoğan, yürütülen görüşmeler sırasında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile de zaman zaman gerilim yaşayan bir isim. O konuda da diyalog yanlısı mesajlar verdi:

“Siyasi zeminde biz rakibiz ve birbirimizle bir mücadele içindeyiz. Yani çözüm sürecinin olması bu mücadeleyi ortadan kaldırmıyor. Elbette siyasi rekabet var usulüne uygunca, ahlaki zeminde biz birbirimizi eleştirmeye devam edeceğiz. Ama neticede memleket için hayırlı olan önemli olan birtakım konular var. Çözüm süreci bunun bir parçası, burada kim ne katkı verebilir, buna bakmak lazım. Burada sadece HDP’nin katkısı pozisyonu değil, CHP’nin katkısı ve pozisyonu da önemli. Yani muhalefet bu tür ulusal konularda ne kadar sürecin içinde yapıcı katkı veren pozisyonda olursa süreç o kadar ivme kazanır, toplumsal destek o kadar fazla olur ve hükümetin işi de kolaylaşır.”