"Hükümet Soma'daki patronu paraya boğmuş, işçiler seçim mitinglerine asker edilmiş"

"Hükümet Soma'daki patronu paraya boğmuş, işçiler seçim mitinglerine asker edilmiş"

Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen ve 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği katliamın üzerinden 2 yıl geçti. Soma, Türkiye'de bir seferde en fazla can kaybının yaşandığı iş cinayeti olarak tarihe geçti. Evrensel gazetesi, Soma'daki facia öncesinde hükümetin "Soma Holding'in patronlarını satın alma garantisiyle paraya boğduğunu; patronların da maden işçilerini işten atma tehdidiyle seçim mitinglerine gönderdiğini" iddia etti.

Evrensel'de yer alan haber şöyle:

"Soma Faciası'ından sonra başbakanı, bakanları, milletvekilleri, sendikacıları. Herkes oraya gitti, en yüksek mertebeden söylendi “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye. Ardından Ermenek katliamı geldi. Bu kez işçiler çamurlu suların altında boğularak can verdi. Sonra Torunlar geldi. Bu kez işçiler yerin 30 kat üzerinde asansörle yere çakılarak öldü. Sadece onlar değil ki daha Soma katliamı olmadan AVM inşaatı şantiyesinde yanarak, baraj gölünde boğularak, Samsun’da tonlarca ağırlıkta demirin altında kalarak, çığla sürüklenip giderek... Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dediler hep. Ve işçiler öldüler hep düşerek, yanarak, boğularak, elektrik çarpmasıyla, traktör kasasında... Bir seferde değilse bile meslek hastalıklarıyla boğuşarak yıllar içinde...

Ve her birinde fıtrat dendi, kader dendi, fetvalarla “İş güvenliği önlemleri o kadar da abartılmamalı” dendi. Bir yandan da maden patronları yeteri kadar kâr edemez diye madenlerdeki patlayıcı önleyici sistemlerin uluslararası standartlara uygun hale getirilme süresi 2019 yılına kadar uzatıldı.

Yetmedi “Baret takmıyor” diye işçi suçlandı. Ve üretim baskısını yapan, önlemleri almayan patronları zengin eden bu fıtrat, 2002 yılından bu yana 17 bin işçiyi “güzel öldürdü.”

2016 yılındayız, tam iki yıl geçti o kara günün üzerinden. Sadece bu yılın ilk 3 ayında 415 işçi can verdi. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ya gerçekten de eskisi gibi olmayacak. Patronlara zorunluluk getiren yasaları öteleyenler, kiralık işçilik adı altında işçileri köle haline getire yasayı oldu bittiyle geçirdi Meclisten. Ya sendikalar... Seyrettiler.

Peki ya umut? Umut yok mu? Bursa’da otomotiv işçileri, Antep’te tekstil işçileri, cam işçileri, gıda işçileri Türkiye’nin her yanında işçiler tüm engellemelere rağmen insanca yaşanacak ücretin yanında insanca çalışma koşulları talebiyle harekete geçiyor. Bir yandan bastırılsa da öbür yandan patlak veriyor. Umudu taşıyan o büyük dev, zincirlerini kırmak için “ağır ellerini toprağa basarak doğrulmaya” çalışıyor.

İşte biz de bu devin ayağa kalkmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak için işçilerin, akademisyenlerin ve işçilerin mücadelesine gönül veren siyasetçilerin katkılarıyla hazırladık bu eki.

Ekmek parası için girdikleri madenden bir daha çıkamayan 301 madencinin anısına…"