Hükümet Sözcüsü: FETÖ soruşturmalarında asılsız ihbar yapanlar da bedelini ödeyecek!

Hükümet Sözcüsü: FETÖ soruşturmalarında asılsız ihbar yapanlar da bedelini ödeyecek!

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 'FETÖ' soruşturmalarıyla ilgili tartışma konusu olan ve yakında bir genelge çıkarılacağı açıklanan 'isimsiz ihbarlar' konusuna ilişkin olarak, "Asılsız ihbarlarında suç olduğunu herkesin bilmesi lazım. Öyle oturduğu yerden birini suçlamanın da bedelinin ödetileceğini söyleyelim" dedi.

Kurtulmuş, Türkiye'nin notunu 'yatırım yapılabilir' seviyesinden 'durağan' seviyesine çeken uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in kararına tepki göstererek, "Bu aşağılık darbe teşebbüsünün etkilerini nasıl birer birer ortaya kaldırıyorsak, Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak da darbeyi planlayan üst aklın özellikle 'Türkiye ekonomisi kötüye gidiyor' algısı oluşturmak için her şeyi yapacağını biliyoruz. Bu bağlamda Moody's'in kararı siyasidir, Türkiye ekonomisinin gerçeklerini yansıtmıyor" görüşünü dile getirdi. Kurtulmuş, "Dikkat ederseniz böylesine negatif bir açıklamanın sayın Cumhurbaşkanımızın ABD'de gerçekleştirdiği çok olumlu görüşmelerin ertesi gününde yapılması oldukça manidardır" ifadesini kullandı. 

Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Harekâtı'ndaki son duruma ilişkin olarak, "YPG güçlerinin Fırat'ın doğusuna çekilmesi konusu var. Türkiye'nin parametreleri bunlar. Türkiye ısrarla çekilme ile ilgili talepleri tekrarlamıştır. Bunun sonucunda sonuç almakta olduğumuzu görüyoruz. Bu da Türkiye için önemli bir gelişmedir. Menbiç'i boşaltmakta olduklarını görüyoruz" diye konuştu.

Kurtulmuş, ikinci bir darbe girişimi hazırlığında bulunulduğu yolundaki iddialarla ilgili kendilerinde sunulan herhangi bir rapor olmadığını belirterek, "Halkı telaşa sürüklemenin de anlamı yok" yorumunda bulundu.

Bakanlar Kurulu toplantısından sonra konuşan Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları şöyle:

Bizim anlamakta zorluk çektiğimiz husus 27 Eylül günü Moody'ys'in ortaya koyduğu perspektif iki gün sonra nasıl oldu da farklı noktaya evrildi. Türkiye ekonomisi, 15 Temmuz sonra darbeden dolayı ortadan çıkan risklerin azaldığını belirten bir analiz ortaya çıkmıştı.

 

"Moody's'in kararı siyasi, Türkiye gerçeklerini yansıtmıyor"

 

Ancak iki gün sonra sanki böyle bir analiz yapmamışlar gibi kredi notunu düşürdüler. Çok yakın, gün gün takip ediyoruz Türkiye ekonomisinin gelişmelerini. Hangi tedbirler alınacaksa alıyoruz. Olumsuz bazı durumlar 15 Temmuz'dan sonra ortaya çıktı. Bunun ilk olumsuzluğunu ise 18 Eylül günüydü. 18 Eylül ile 26 Eylül'ü kıyasladığınızda dövis ABD kuru bakımından azalmıştır. Borsa İstanbul bakımından ise yüzde 0.53 18 Temmuz'a göre azalmış. Darbe girişimi, Türkiye açısından riskler doğurdu ancak Türkiye'de gerçekten milletimizin sadece sokağa çıkarak değil döviz bozdurup TL'ye çevirmesiyle ortaya çıkan tablo, darbecilerin ekonomide yaptığı olumsuz imajın ortadan kalkmasına neden oldu. Durağan diyebileceğimiz bir seyirde seyreden makro ekonomiyle karşı karşıyayız. Birtakım lafları esas alarak onları Türkiye ekonomisinin gerçeği gibi ortaya koymamız bir şeyi ifade etmiyor. 65. hükümetin yatırım eksenli perspektifiyle yeni bir adım atıyor dolayısıyla darbe büyük bir kırılganlık ortaya çıkarma potansiyeline sahipti ancak Türkiye'nin dengeleri, milletimizin fedakar duruşuyla bu dönem geride kalmıştır. Şimdi bunları konuşma dönemi değil, ileriye bakma dönemidir. Bu aşağılık darbe teşebbüsünün etkilerini nasıl birer birer ortaya kaldırıyorsak Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak da darbeyi planlayan üst aklın özellikle Türkiye ekonomisi kötüye gidiyor algısı oluşturmak için her şeyin yapacağını bileceğiz. Ancak işimizi yapmaya devam edeceğiz. Dikkat ederseniz böylesine negatif bir açıklamanın sayın Cumhurbaşkanımızın ABD'de gerçekleştirdiği çok olumlu görüşmelerin ertesi gününde yapılması oldukça manidardır. Ekonominin göstergelerinin kötüye gittiğini anlatmaya çalışıyorlar. Sağdan soldan bu algıyı kuvvetlendirmeye çalışırlar belki ama gerçekler başkadır. Türkiye üretmeye devam ediyor. Türkiye dışarıda fevkalade ciddi bir atakla yatırım yapabilecek yatırımcıları dışarıdan davet etmeye devam ediyor. İnşallah bu algı operasyonu da en kısa zamanda sona erecektir.

Son değerlendirme bütünüyle siyasi bir mütalaadır. Biz yolumuza devam edeceğiz, önümüze bakacağız. Darbe teşebbüsünün bütün sonuçlarını ortadan kaldıracağız ve çok daha iyi bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz.

 

Soru&cevap

 

FETÖ'ye yönelik operasyonun dışında PKK temizliği hangi alanda olacak?

Türkiye sadece FETÖ'cülerle mücadele etmiyor. Özellikle 20 Temmuz 2015'ten itibaren eş zamanlı olarak 3 terör örgütüyle mücadele ediyor. Bunlardan biri PKK, diğeri biliyorsunuz DAEŞ. Ayrıca FETÖ darbe teşebbüsüyle birlikte bu işin tuzu biberi oldu. Türkiye terörle mücadelesini bir tek alanda yoğunlaştıramaz. Türkiye sonuna kadar mücadele etmek durumundadır. Bu çerçevede diğer terör örgütleriyle mücadeleyi en az diğerleri kadar önemser.

 

"YPG güçleri Menbiç'i boşaltıyor"

 

Çavuşoğlu 45 km aşağı ineceği ve 5 bin kilometrelik alanı kapsayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı da Rakka ve Musulla ilgili olarak açıklamalar yaptı, bu operasyonlar nasıl olacak? OHAL süreci devam edecek mi? Bakanlar Kurulu'nda konuşuldu mu?

Bir kere daha hatırlatmakta fayda var. Türkiye'nin Suriye'deki operasyonunda üç kırmızı çizgi var. Türkiye kendi sınırlarını Suriye'den kaynaklanan terör örgütlerinden korumak mecburiyetindedir. Sınır şehirlerimize tehditleri gördünüz. Oradan gelen teröristlerin Gaziantep'te 54 vatandaşımızı nasıl şehit ettiğini gördünüz. Terör örgütlerinin saldırılarından Türkiye sınırlarını korumak için başlatmıştır bir. Türkiye Suriye'de toprak bütünlüğünden yanadır. Bunun için gerekli olan müdahaleyi yapar. Üçüncüsü ise Suriye'nin kuzeyinde oluşturulacak bir Kürt koridorunun, PYD koridorunun, biz orada yaşayan Kürt kardeşlerimizin varlığına karşı değiliz ancak bir terör örgütünün hakimiyet iddiasıyla orada oluşturacağı koridorun Suriye'nin bölünmesi anlamına geleceğini biliyoruz. Üçüncü olarak da başından itibaren ABD'lilerle konuşulmuş olan konu ise YPG güçlerinin Fırat'ın doğusuna çekilmesi. Türkiye'nin temel üç parametresi bunlardır. Özellikle Menbiç'te önemli bir YPG nüfusunun Fırat'ın doğusuna çekildiğini görüyoruz. Biz bu alanın terör örgütlerinden temizlenmesi kararlılığını sürdürüyoruz. Asli unsurlarına verilmeye başlandıkça halkın buraya döndüğünü görüyoruz. Cerablus'ta var bunun örneği. Burası temizlenince mülteciler döner ve burada oturmaya başlarlar. Rakka'da da Musul'da da yerel unsurların operasyonların ana unsurları olmasını önemsiyoruz. Özellikle PYD ve YPG güçlerinin her iki operasyonda da bulunmaması bizim için önemlidir. Ümit ederiz ki El-Bab ve Cerablus operasyonunda olduğu gibi yerel unsurlar önemli bir nokta oluşturduysa Rakka ve Musul operasyonlarında da aynısı olur.

 

"Asılsız ihbar yapanlar da bedelini ödeyecek!"

 

İmzasız ihbarlar genelgesi ne zaman çıkacak?

Değerli arkadaşlar çok hassas bir süreçten geçiyoruz bu hassas süreçte herkesin hassasiyetine riayet etmemiz gerekiyor. Bütün bu konuşmalar bize 15 Temmuz gerçeğini de unutturmasın. Hain bir çete 40 yıl süren bütün hazırlıklarını da tamamlamış bir şekilde TSK'daki elemanlarını kullanarak hain bir darbe teşebbüsünde bulundu. Hedef Türkiye'nin geleceğiydi, Türkiye'nin bir iç savaşa ve dağılma sürecine sokulmasıydı. FETÖ'nün işlediği suç Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük suçtur.  Hatta ileri gidiyorum Anadolu ve Rumeli topraklarındaki en büyük suçtur.

Başbakanlık bünyesinde bu FETÖ'cülükle suçlananlar için bir kriz merkezi oluşturuldu. Gerekli görülen dosyalarda detaylı çalışmalar yapılacak. Asılsız ihbarlar meselesini biraz daha genişletelim, asılsız ihbarlarında suç olduğunu herkesin bilmesi lazım. Öyle oturduğu yerden birini suçlamanın da bedelinin ödetileceğini söyleyelim. Bu darbe girişimine katılanları affetmeden, kimseye haksızlık etmeden de yolumuza devam edeceğiz.

Moody'sin açıklamış olduğu kararın ardından önlem almayı düşünüyor musunuz?

Şunu söyleyeyim ben çok büyük Türkiye ekonomisini tedirgin edecek bir çıkışın olmadığını tahmin ediyoruz, rakamlar çok küçük. Moody's'in bu kararında dahi, yapılan başka analizlerde de "Türkiye birtakım riskler taşımakla birlikte İran gibi Brezilya gibi ülkelerle karşılaştırıldığında çok küçük bir risk olduğunu görüyoruz" Ben bu kararın 15 Temmuz'un artçısı olduğunu düşünüyorum, bu söylediğimin de apolitik olduğunun farkındayım. Çıkışın çok olmayacağını düşünüyorum.

Askeri birlikler taşınmaya başlandı, savaş uçaklarının Ankara dışına çıkarıldığı yönünde haberler çıktı. Bu askeri savaş uçaklarının şehir dışına taşınması güvenlik zafiyeti oluşturur mu, bu alanlar nasıl değerlendirilecek? Doğalgazda indirim olacak mı?

Darbe girişimi madem önlendi durum analiz edildi ve bu karar alındı, güvenlik riski oluşturmayacak. Bu askeri arazilerin alanı kamusal ihtiyaçların karşılanması için kullanılacak. Normal bir süreçtir. Bu normal süreçte ortaya çıkan durum güvenlik bakımından Türkiye'yi etkilemeyecek. Doğalgaz ile ilgili ise Rusya ve İran'la görüşmelerimiz sürüyor. Ümit ediyoruz.

Anıtkabir'de çocuk parkı olmalı mı olmamalı mı diye tartışılıyor. CHP'liler gitti salıncakları söktü...

Türkiye'nin bu kadar önemli meseleleri arasında bu kadar gereksiz bir konunun tartışılmasının zaman kaybı olduğu kanaatindeyim. Görülen lüzum üzerine Genelkurmay Başkanlığı bu parkı kaldırmıştır. 15 Temmuz ruhu ve özellikle 7 Ağustos ruhunu korumak için her türlü gayreti ortaya koymamız lazım. Ortak değerlerimiz üzerinden yürütülen tartışmalarla Yenikapı ruhunu sürdüremeyiz. İyileştirmeye gerek duyuluyorsa söylenir. Bunları bir siyasi mesele gibi gündeme getirilmesini doğru bulmuyorum.

 

"Halkı endişeye sürüklemenin anlamı yok"

 

Darbe girişimi sonrasında ikinci kalkışmanın devam edebileceği yönünde açıklama gelmişti, birkaç gün içinde de Kasım ayı içinde yeni bir kalkışma gerçekleşeceği iddia edildi. Gelen bir rapor var mı, bir kalkışma söz konusu olabilir mi?

Bu yönde rapor yok, bu tür raporlarla halkı telaşa sürüklemenin de anlamı yok. 15 Temmuz darbe teşebbüsüne kalkanlar "yenildik" diye kenara çekilecek değiller. Arkalarındaki iradelerin Türkiye'nin önünü kesmek için birçok gayrete gireceklerinden şüphemiz yok. Panik yaratacak sözlerden de kaçınarak önlemlerimizi alıyoruz. Hep beraber uyanık olacağız. Bunun birinci yolu da Yenikapı ruhunu korumaya devam etmektir. Bizim üzerimize düşen sorumluluk da en ufak detayı ihmal etmeden yolumuza devam etmektir.

FETO soruşturmasında dikkat çektiğiniz en önemli delil ByLock, AKP'li bazı vekillerde de olduğunu öne sürüldü, neler yapılacak. Dershane krizinden sonra Pensilvanya'ya giden vekiller Söylentilerle hareket edilemez. 'ByLock' ile ilgili soruşturmanın kapsamı bellidir. Bu soruşturma çerçevesinde de bu tür söylentilerin ortalıkta dolaşmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Doğru olan bilgiler varsa gerekli adımlar atılır. Ortada hiçbir şey yokken AKP'yi, AKP'li siyasetçilerin töhmet altında bırakılacak iddiaların gündeme getirilmesini doğru bulmuyorum. 

Sayın Cumhurbaşkanı'nın Zarrab ile ilgili "Suçlu değil" yönünde bir açıklama yaptı. Türkiye Cumhuriyeti resmi olarak bir girişiminde bulunacak mı?

Erdoğan'ın yolda söylediği sözler kamuoyununda da paylaştığı yönündedir. Böyle bir konu gündeme gelmedi. Gerekli çalışmalar Adalet Bakanlığı tarafından yürütülür. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleriyle Adalet Bakanlığı adım atacaksa alt yapısı hazırlanır.

EKK toplantısı kararı alındı mı?

Hayır alınmadı bu zaten Bakanlar Kurulu kararıyla olacak iş değil. Başbakanımız istediği zaman toplar. Biz ne yaptığımızı biliyoruz, işimizi biliyoruz. Türkiye'yi yönetenler olarak üzerimize düşenleri yerine getirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken kamuoyundaki algılarla uğraşıyoruz. Türkiye birkaç kişinin algı operasyonuyla yıkılmayacak kadar sağlam bir ekonomiye sahiptir.