Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bursa’da Ulu Cami’nin yakınında gerçekleşen canlı bomba eylemine ilişkin “Esas itibariyle İslam’ın adını kullanarak bu insanlar ve gruplar ortaya çıkıyorlarsa, sorumluluğun büyük kısmı Müslüman dünyasının kendisine düşmektedir" dedi. Kurtulmuş sözlerine “Giderek artan bir İslamofobi, İslam karşıtlığı ve bu İslamofobi'yi de son derece iyi bir şekilde yöneten birtakım karanlık odakların, tabiri caizse ‘hazır fırsatı bulduk, fırsat bu fırsattır’ diyerek İslam karşıtlığını bütün dünyada son derece organize, yeni bir siyasal akım haline getirdiğini” belirterek devam etti.
Kurtulmuş, konuşmasında yeni anayasaya ilişkin “Siyasetteki en zor şey, devlete zihniyet değiştirmek. Devletin zihniyetini değiştirmek, Türkçe'de amiyane bir tabir vardır, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Alışkanlıklar vardır, teamüller vardır. Anayasal kodları değiştirmek, çok ciddi siyasi bir mücadele gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Beyoğlu Belediyesi tarafından Pera Palas Oteli’nde düzenlenen “Beyoğlu Sohbetleri”ne katılan Kurtulmuş, konuşmasının başında, Bursa’daki saldırıya dair “bugün İslam adına ortaya çıkıp çok açık bir şekilde İslam’ı son derece kötü temsil eden, insanları öldüren, canlı bombalar kullanan, şehirleri işgal eden, insanlara hayatı dar eden ve bütün bunları yaparken de İslam’ın yüce adını kullanarak haksız bir şekilde bütün İslam dünyasını, 1,5 milyar Müslüman’ı ilzam eden bir anlayışın olduğunu” söyledi.
Bu anlayışın elinde silahları, bombaları, hain tuzakları olduğunu dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlardan birini bugün maalesef Bursa’da yaşadık. Çok şükür vatandaşlarımız hafif yaralarla bu meseleyi atlattılar. Ama şu ortaya çıkıyor. Daha evvelki İstanbul, Ankara saldırılarıyla gördük ki çok rahatlıkla Allah’ın yüce adını kullanarak, İslam’ın barışçıl değerlerini ayaklar altına alan birtakım organizasyonlar var. Bu organizasyonları ortaya çıkaran siyasi sebepleri tartışabiliriz. Esas itibariyle İslam’ın adını kullanarak bu insanlar ve gruplar ortaya çıkıyorlarsa, sorumluluğun büyük kısmı Müslüman dünyasının kendisine düşmektedir."
“Giderek artan bir İslamofobi, İslam karşıtlığı ve bu İslamofobi'yi de son derece iyi bir şekilde yöneten birtakım karanlık odakların, tabiri caizse ‘hazır fırsatı bulduk, fırsat bu fırsattır’ diyerek İslam karşıtlığını bütün dünyada son derece organize, yeni bir siyasal akım haline getirdiğini” belirten Kurtulmuş, bundan Müslümanların rahatsız olduğunu söyledi.
Numan Kurtulmuş, “çok dinli, çok farklı kültürlerden insanlarla bir arada yaşama, onları bir arada tutma becerisine ve kadim bir geleneğe sahip Türkiye'nin insanlarına büyük sorumluluklar düştüğünü” vurgulayarak, şunları söyledi:
"Meseleye bu tarafından bakılarak 'Bir paks kurulabilir mi?', 'Bu paksın kurulmasında Müslümanların birikimlerinin, geleneklerinin bir katkısı olabilir mi?'. Evet olabilir. Ancak nereden baktığınıza, hangi paradigmadan baktığınıza, İslami geleneği nasıl yorumladığınıza ve diğer etnik, dini ve kültürel gruplardan insanlara karşı nasıl baktığınıza bağlı olan bir sorudur bu. Esas mesele, geleceğe doğru nasıl bir şeyler üretebiliriz?
“Bugün niye Suriye sorununu, Ukrayna krizini çözemiyoruz? Ukrayna krizini çözme kabiliyetini, dünyadaki herhangi bir küresel krizi çözme kabiliyetini yitirmiş olan bir dünya sistemiyle karşı karşıyayız. Çünkü dünya sisteminin temel paradigması maalesef, 2. Dünya Savaşı sonrasında, galiplerin oluşturduğu bir anlayışla olmuş. NATO gücü olan 5 ülke ne diyorsa ama buna bir tanesi itiraz ediyorsa, o olmuyor. Hadi bakalım Rusya'ya 'Ukrayna'dan çekilin' deyin. Hadi bakalım, Suriye'de 5 yıldır 420 binden fazla insanın ölümüne neden olan ve halkının, şehirlerinin üzerine bombalarla saldıran Suriye rejimini durduracak bir karar alın. Haklının hakkının alınacağı bir sistem değil, güçlünün egemen olduğu bir sistem kurulmuş."
Bir soru üzerine, “hiçbir ülkenin pratiğinin bir başka ülke için model olamayacağını ancak bazı ilhamlar verebileceğini” dile getiren Kurtulmuş, "Türkiye'de ortaya konulacak iyi bir örneğin, yakın coğrafyamızdaki birçok ülke için önemli bir ilham kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Türkiye'nin sadece Müslüman dünyası için değil, doğru birtakım uygulamaları ortaya koyduğu taktirde, medeniyetler ittifakı anlayışı içinde başka ülkelerle de iş birliği yapabileceğine inanıyorum. Bu mümkündür ve doğrusu da budur. Eğer böyle bir kapıyı açabilirsek hem uluslararası terörizmle hem de göçmen sorunundan yoksulluk sorununa kadar birçok küresel sorunla baş etmekle çok büyük merhale kat edeceğimizi düşünüyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin olağanüstü hızlı bir şekilde, zihniyet değişimi içine girdiğini, önemli işlerin yapıldığını ve atılacak adımların olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Siyasetteki en zor şey, devlete zihniyet değiştirmek. Devletin zihniyetini değiştirmek, Türkçe'de amiyane bir tabir vardır, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Alışkanlıklar vardır, teamüller vardır. Aslında anayasalarda yazmayan birtakım engellerle de karşılaşırsınız. Anayasal kodları değiştirmek, çok ciddi siyasi bir mücadele gerektiriyor. Bunların yapılabilmesinin zorunlu olduğu kanaatindeyiz. Demokratik devlete geçme, devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla vatandaşların sahibi olduğu bir mekanizma haline gelmesi, devletin ele geçirilecek bir unsur olmaktan çıkarılarak sadece millete hizmet eden bir aygıt haline dönüştürülmesi işi Türkiye'deki siyasal meselelerin ana sorusudur.”