Hükümet Sözcüsü: Musul operasyonunu yerel güçler yapsın, biz havadan destek verelim

Hükümet Sözcüsü: Musul operasyonunu yerel güçler yapsın, biz havadan destek verelim

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bağdat’ın Irak’taki Türk askerinin çekilmesi taleplerine sert tepki göstererek “Biz DAİŞ ile mücadele için oradayız” dedi. Kurtulmuş, Musul operasyonunun yerel güçlerle yapılması gerektiğini belirterek, “Biz de ABD ile birlikte hava desteği verebiliriz” diye konuştu.

K24’ten Ercan Dağ’a konuşan Kurtulmuş’un açıklamalarından bir kısım şöyle:

Musul operasyonunun yaklaştığı bir dönemde Başika krizi doğdu? Bağdat, Türkiye’den buradaki askerini geri çekmesini istedi. Türkiye, askerini çekecek mi? Bağdat’tan gelen bu açıklamalara ne diyorsunuz?

Şimdi önce şunu ifade etmek lazım; Türkiye orada orada işgalci bir güç olarak bulunmuyor. Türk askeri unsurlarının Başika’daki varlığı aslında DAEŞ’in varlığını sonlandırmak içindir. Bugün Başika’da niye Türk askeri var diye soranlara şu soruyu sormak lazım. Bir gün içerisinde bir tek kurşun sıkmadan Musul’u DAEŞ’e teslim ettiğiniz zaman, Rakka’yı teslim ederken neredeydiniz?

Şimdi uluslararası camia uzunca bir süredir Suriye ve Irak’taki DAEŞ varlığını nasıl sona erdirileceğini konuşuyor ama sadece konuşuyor. Uluslararası camia DAEŞ ile mücadele ediyoruz dedikçe DAEŞ daha fazla güçleniyor. Birileri için DAEŞ uzaktaki bir tehdit olabilir. Ama Türkiye için sınırlarındaki bir tehdittir, kendi şehirlerini tehdit eden bir unsurdur, terör örgütüdür. İşte en son biliyorsunuz Gaziantep’ te 54 vatandaşımızı bir kına gecesinde şehit edecek kadar da zalim, gaddar bir örgüttür. Dolayısıyla Türkiye’nin Musul’daki bulunuş sebebi uluslararası camianın terörist olarak kabul ettiği örgütün Musul’daki ve o çevredeki varlığına karşı mücadele etmek içindir.

Bir yıl önce de benzer bir kriz doğmuştu. Türkiye o zaman askerlerinin, eski Musul valisinin davetiyle Başika’da olduğunu açıklamıştı? Bugün için oradaki Türk askeri varlığını uluslararası hukuk açısından nasıl açıklıyorsunuz?

Sizin de söylediğiniz gibi Musul valisinin daveti, merkezi hükümetin bilgisi ve aynı zamanda da Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin bilgisi çerçevesinde Türk askeri oradadır. Türk askerinin varlık nedeni de Musul’un yerel unsurlarından sivil halkı, Arapları, Türkleri, Kürtleri, oradaki yerel unsurları eğiterek DAEŞ’e karşı hazır hale getirmektir. Dolayısıyla bizim varlığımız herhangi bir yeri işgal etmek için değil, işgal edilmiş terör örgütleri tarafından kuşatılmış olan bir şehri, maalesef perişan edilmiş bir bölgeyi kurtarmaktır. Burada yerel unsurlara yardımcı olmaktır, destek olmaktır.

İkinci olarak şunu ifade etmek isterim. Şimdi kimse de şu tutarsızlığı sergilememelidir. DAEŞ ile mücadele ediyor musunuz etmiyor musunuz? Ediyorsanız bunun pratik unsurları nerede? Yerel unsurlar bu mücadeleyi yapsın. Aynı Cerablus’ta olduğu gibi. Orada Özgür Suriye Ordusu, yerel halk geldi, bu mücadeleyi DAEŞ’e karşı verdi. Türkiye de toplarıyla, füzeleriyle destek verdi. DAEŞ’e karşı mücadele etti ve o alanı temizleyerek. Şimdi Cerablus halkı, 40 bin kişi kendi şehrine geri döndü. Biz aynı şeyin Musul’da olmasını istiyoruz. Bunu yaparken de Musul hem Türkmenlerindir hem Araplarındır hem Kürtlerindir. Hiçbir unsurun tek başına bölgedeki etnik yapıyı değiştirmesine müsaade edilmemeli.

Gelişmeler Musul operasyonun yaklaştığını gösteriyor ancak operasyonda rol alacak güçler, operasyonun şekli ve operasyondan sonrasına dair derin görüş ayrılıkları söz konusu. Türkiye’nin bu konulardaki pozisyonu nedir?

Şimdi bizim oradaki tezimiz şu; yerel unsurlar Musul, oradaki demografik yapı değiştirilmeden, Musul’da şimdiye kadar kimler yaşıyorsa o Musulluların eğitilerek, çok sayıda insan, 3 binin üzerinde insanı Türkiye eğitti şimdiye kadar. Eğitilerek bu unsurların ana gövdesini oluşturduğu, diğer unsurların da buna katıldığı bir kara operasyonu. Ama bu kara operasyonunu yapıp DAEŞ’i oradan temizlemeden evvel de ABD uluslararası camianın, Türkiye de bunun içerisinde yer alabilir, orada hava unsurlarıyla DAEŞ’i süpürmesi. Oradan DAEŞ’i temizlemesi.

Eğer böyle olmazsa başka unsurlarla, diyelim ki bölge dışından etnik kökeni farklı, mezhebi kökeni farklı unsurlarla orada yeni birtakım milis güçler oluşturulur. Ve bunlar üzerinde orada bir operasyon yapılırsa bu bölgedeki dengeleri daha fazla değiştirir, maalesef paramparça hale getiririz. Bizim endişemiz budur.

Yani biz şunu söylüyoruz; biz, bizim o bölgede yaşayan Kürtler de Araplar da Türkmenler de hepsi dostumuzdur kardeşimizdir. Oraya yeni gelmedi bu insanlar. Musul’un ahalisi, çevre Telafer ahalisi, Rakka ahalisi oraya yeni gelmediler. Bunlar asırlardır orada yaşıyorlar. Hiç kimsenin bir diğer unsuru yok ederek bölgeden çıkarmaya hakkı yoktur, hiçbir unsurun bölgedeki bu bölgedeki dengeleri daha dengesiz hale getirmeye hakkı yoktur.

Kim girmiş buraya bu dengeleri bozan kim? DAEŞ. DAEŞ’in bu dengeleri bozmasını engellerken başka, orada Kürtler var, Araplar var, Türkmenler var. Bunlar bu bölgenin insanlarıdır. Bunlar tekrar kendi şehirlerine kavuşmalı tekrar özgürlük içerisinde kendi kendilerini nasıl yönetecekler bunun kararını vermelidir. Uluslararası camianın yardım edeceği tek nokta burası olmalıdır. Ama yoksa o ben buraya hakim olayım, öteki ben buraya hakim olayım derse şuanda fiilen 3’ e bölünmüş olan Irak Allah muhafaza 33’ e bölünür. Bunu önlemenin yolu, gerçekten yerel halkın önünü açmaktır.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın.