Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından 3 ay süreyle ilan edilen olağanüstü hâl uygulamasının "Toplumdaki farklı hayat tarzları, siyasi kanaatler, düşüncelere sahip hiçbir vatandaşımızın rahatsız olmayacağı bir uygulamayı ortaya koymaya çalışacağız. İnşallah 40-45 günde bu uygulamanın sona erdirilmesini ümit ediyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, üç ay süreyle ilan edilen olağanüstü hâl uygulamasının üç ay daha uzatılabileceğini söylemişti.
Kurtulmuş, Çankaya Köşkü’nde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek OHAL uygulaması ve gündeme ilişkin bilgilendirmede bulundu.
Kurtulmuş’un açıklamalarından satır başları şöyle:
(OHAL) Amacımız olağanüstü hali mümkün olduğu kadar kısa tutmak. İnşallah 3 aya dahi gerek kalmadan, 1-1,5 ay içerisinde işimizi bitirip bu süreci tamamlarız. Türkiye, PKK ve DAEŞ’in yoğun saldırısı altında. Şimdi böyle bir örgütle de eş zamanlı mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Onun için OHAL kararı alındı. Bugüne kadar birçok kez OHAL ilan edildi ama bu, devletin içerisinde örgütlenmiş bir çeteye karşı yapılmış OHAL’dir. Milletimiz şundan emin olsun, asla ve asla günlük hayatını etkileyecek hiçbir uygulama olmayacak.
Toplumdaki farklı hayat tarzları, siyasi kanaatler, düşüncelere sahip hiçbir vatandaşımızın rahatsız olmayacağı bir uygulamayı ortaya koymaya çalışacağız. İnşallah 40-45 günde bu uygulamanın sona erdirilmesini ümit ediyoruz.
OHAL sonrasında Fransa, AİHS’in 15. maddesine (Bu madde üye ülkelerdeki olağanüstü bir durum ya da savaş nedeniyle sözleşmenin askıya alınmasını düzenliyor) dayanarak AİHM sözleşmesini askıya almıştı. AİHS’in 15. maddesi, olağanüstü hallerde yükümlülüklerin askıya alınmasını düzenliyor. OHAL, AİHS’e aykırı değildir. Aynen Fransa’nın uyguladığı gibi Türkiye de buradaki yükümlülüklerinin diğer uluslararası yükümlülüklerle çelişmemesi kaydıyla bu AİHS’i askıya alacaktır. Bunu da deklare edeceğiz.
FETÖ’ye mensup olan hiç kimsenin masumiyetinden söz edilemez. Ama yaşla kuruyu da ayırt etmek durumundayız. Bu örgütle bir türlü intisabı, irtibatı olanlar bunun hesabını verecekler. Masum hiç kimsenin zarar görmeyecek.
Bu, bir sıkıyönetim değil, OHAL ilanı. Millete değil, devlete OHAL. Devletin daha etkin çalışması, KHK’larla çok hızlı adım atılması için alınmış bir karar. Asla toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklanması, vatandaşların gece sokağa çıkmasının yasaklanması gibi işler olmayacak.
Şu anda aksi kararlaştırılmış değildir. Şuranın vaktinde yapılması öngörülüyor. Ama olağandışı bir dönemle karşı karşıyayız. Bu şartlar neyi gerektirir, öne alınır, sona alınır onu bilmem ama bazı işler belki YAŞ’a bile gerek kalmadan rahatlıkla halledilebilir. Olağanüstü hal de böyle bir imkan sağlıyor.
Bunu sivil darbe olarak adlandırmak Türkiye’ye hakarettir, milletin aklıyla dalga geçmektir. Ölümden kıl payı kurtulmuş bir cumhurbaşkanı var.
Yoldan geçerken aracı kurşunlanmış bir başbakan, derdest edilmiş, içeriye alınmış genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları var. Bunlar mıydı sivil darbe?
Maalesef ciddi eksikliklerin olduğu aşikâr. Bunun bir kısmı zafiyetten; bir kısmı da devletin yapısından, işleyişinden kaynaklanıyor olabilir.
İlk andan itibaren bir şüphenin olduğu o zaman da paylaşıldı. ‘Rus uçağı’ dediğimiz olay 17 saniyedir. O zaman hepimizde tereddütler vardı. Ama şimdi biraz aydınlanmaya başlıyor.