Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 19 günü geride bıraktığı Adalet Yürüyüşü'yle ilgili "15 Temmuz'dan sonra yurt dışına çıkmış, sözde sanatçılar bütün örgütleri bu yürüyüşe davet ediyorlar. Bu dahi CHP'nin uyanık olmasını gerektiren bir durumdur." dedi.
Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun "İstanbul'a yaklaştıkça bazı provokasyonlar olacak diye duyumlar alıyoruz. O yüzden bize katılan herkese söylüyoruz; nasıl bir provokasyon olursa olsun sadece alkışlayın" sözlerine de "Provokasyona zemin oluşturmasınlar" yorumunda bulundu.
9 Arap ülkesinin Katar'a yönelik yaptırımlarıyla ilgili Kurtulmuş, "Katar'a yönelik yaptırımlar hiçbir bağımsız devletin kabul edemeyeceği türden" değerlendirmesini yaptı.
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra konuşan Kurtulmuş'un açıklamaları şöyle:
"Terör örgütünün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun imarına karşı olduklarını, bölge insanının insanlık onuru ile yaşayabilecek bir ortamın oluşturulmasına da karşı olduklarını gösteren bir saldırıdır. Terör örgütleri başından itibaren, korku ile oy almanın peşinde olmuştur. Bu hain saldırı da meşru siyasetin zeminini yok etmek için yapılmış saldırlardır. Bölgede insan onuruna, Türkiye'nin istiklal ve istikbaline karşı yapılmış açık bir saldırı olarak görüyoruz. Bu saldırıyı gerçekleştirenleri, arkasındaki güçleri açıkça lanetliyoruz. Kazanan milletimiz olacaktır.
Türkiye'ye, aziz millete diz çöktürürüz zannedebilirler. Asla Türkiye diz çökmeyecek. Terör örgütleri diz çökecektir. Bir kere daha hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Bakanlar Kurulu'nda çeşitli konular ele alındı. Biri de Kıbrıs müzakereleri. Biz, adil, kalıcı çözümden yanayız. Adil olmayan, kapsamlı bir şekilde ada halkını içermeyen barışın kurulamayacağını ifade ettik. İsviçre'de görüşmeler zaman zaman tıkanıyor, ancak müzakereler olumlu bir şekilde cereyan ediyor. Biz bu konuda güvenlik ve garantiler meselesinde diğer meseleler çözülmeden, Türkiye güvenlik ve garantiler konusunda geri adım atmayacaktır. Harita ve toprak meselesi ise, bu yaklaşım çerçevesinde ele alınabilir. Zaman zaman Rum tarafının yaymak istediği dolaşım özgürlükleri konusunda da Türkiye'nin olumlu yaklaşım içinde olduğunu gündeme getirdiğini anlatmak isterim. Türkiye, masada olumlu şekilde yaklaşımını sürdürüyor. Ümit ederiz de sonuç alınabilir.
Hükümetimizin 180 günlük eylem planı ile ilgili, bakanlıkların planlarınının genel çerçevesi ifade etmiştir. Bakanlar, 180 günlük eylem planını verdiler, hükümetin toplam bir eylem planı ortaya çıkacaktır. Bu 180 günlük planın önemli olduğunu, hayati olduğunuz biliyoruz.
Almanya ile gerilimler esas itibariyle Almanya'daki siyasi takvim ile ilgilidir. Alman siyasetçiler kendi iç politikalarının amacı olarak Türkiye ve Erdoğan karşıtlığını kullanmaktadırlar. Üretilen gerilimler, Almanya'daki bazı siyasetçiler tarafından üretilmiştir. Biz kendi programımız yaparız, Cumhurbaşkanımız kendi programını yapar. Biz kendi programımız ile ilgiliyiz. Sadece kendi iç siyasetlerini ilgilendiren çıkışlar yapmış olabilirler.
CHP'nin yürüyüşü tam da 15 Temmuz ertesine denk gelmiştir. Gönlümüz arzulardı ki bu yürüyüş FETÖ'nün darbe teşebbüsüne karşı yapılmış olsaydı. 15 Temmuz'da yine milyonlaca insanla beraber terör örgütlerine karşı hep beraber yürüyebilsedik. 15 Temmuz öncesine gelmesi manidardır. İstanbul'a yaklaştıkça bir takım terör örgütlerinin provoke etmesine müsaade etmesinler. Marjinal örgütlerinin kendi siyasetlerini gerçekleştirmesine sebep olmasınlar.
Darbesever görüşler de zemin bulmasın. Dikkatli bir şekilde davranmalarını istirham ediyoruz. Bu zemini hazırlamasınlar. 15 Temmuz'dan sonra yurt dışına çıkmış, sözde sanatçılar bütün örgütleri bu yürüyüşe davet ediyorlar. Bu dahi CHP'nin uyanık olmasını gerektiren bir durumdur. Biz başından itibaren yürüyüşte provokasyon olmaması için gayret sarfediyoruz.
Fikri ve siyasi zemini hazırlama sorumluluğu CHP'dedir. Bu kortejin içine FETÖ'nün kriptolarının sızmamasını sağlamak CHP'nin işidir. Biz, güvenlik kısmında üzerimize düşen her şeyi yaparız. CHP'den de bunu rica ederiz.
Suriye'deki tablonun ne kadar karışık ve ne kadar iç karartıcı olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Dünyanın neredeyse bütün orduları ve örgütler de orada. Silah destekleri ile de bu gruplar Türkiye için tehdit oluşturuyor. Türkiye, burnunun dibinde olan olaylara seyirci kalamaz. Sınırlarımızın öte tarafında ister Kobani'de, ister Afrin'de, Türkiye'ye karşı yönelmesine muhtemel olan hangi terör grubunun hareketlenmesi varsa yakinen takip eder, misliyle karşılık veririz. Düşmanca her tavır, Türkiye'nin cevabını bulur.
15 Temmuz yaklaştıkça da içimiz yeniden burkuluyor. Yeniden o hain teşebbüsü bir kere daha hatırlıyoruz, arkasında olan herkesi lanetliyoruz, herkesten de hesap soruyoruz, sormaya da devam edeceğiz. Bu toprakların son asırlarda yaşadığı en önemli kahramanlık destanının yaşandığı gecelerden bir tanesidir 15 Temmuz.
15 Temmuz yaklaştıkça da içimiz yeniden burkuluyor. Yeniden o hain teşebbüsü bir kere daha hatırlıyoruz, arkasında olan herkesi lanetliyoruz, herkesten de hesap soruyoruz, sormaya da devam edeceğiz. Bu toprakların son asırlarda yaşadığı en önemli kahramanlık destanının yaşandığı gecelerden bir tanesidir 15 Temmuz. 15 Temmuz bizim kinimizin ve nefretimizin, millet düşmanlarına karşı yekvücut olmasını sağlayacak bir dönüm noktasıdır. Aynı zamanda tek yürek olduğumuz bir gündür. Bunun gereği yapılacak. 11-16 Temmuz haftasında Cumhurbaşkanlığı'nın kontrolünde etkinlikler düzenlenecek. İllerde valilikler, yurt dışı temsilcilikleri ile birlikte bu çerçevede anma toplantıları olacak. Meydanlarda demokrasi nöbetlerini tekrarlayacağız. Yeniden onbinlerce insan sokaklarda olacağız. O geceyi hatırlayacağız. 15 Temmuz - 16 Temmuz olacak, Türkiye'nin her yerinde nöbetleri sürdüreceğiz."
"Açıklanan rakamlar, bir günde ortaya çıkmış bir rakam değil. Enflasyon tek haneli rakamlara inecek. Bu rakam ile enflasyonun ilgisi yoktur. Bu bir iyileştirmedir."
Türkiye'nin Suriye sınırında kalan bölgelerle ilgili Türkiye'nin dikkati devam ediyor. Afrin'de terör örgütünün varlığı, Türkiye tarafından bir ulusal güvenlik tehdidi olarak karşılandığını Rus makamları biliyor. Bu hassasiyetlerimiz tekrar kendileri ile paylaşılmıştır. Afrin'le ilgili olarak, siyaseten ne anlama geldiğini, askeri olarak ne anlama geldiğini Rus tarafının gayet iyi anladığını görüyoruz.
Katar'daki Türkiye'nin varlığı 2014 yılında konuşulmuş bir durumdur. Türkiye'nin Katar'daki üssü 2014'teki görüşmelerde gündeme gelmiş bir konudur. Türkiye'nin üssü bölgenin güvenliği ile ilgili bir meseledir. Bölgesel güvenliğin bir parçası olarak Türkiye'nin Katar'daki üssü vardır. Suudi Arabistan-Katar arasındaki krizle ilişkilendirmek yanlış olur. Bu kriz yapay bir krizdir, sunidir. Katar'dan istenen 13 maddelik teklif hiçbir bağımsız devletin kabul edeceği teklif değildir.
Orman Genel Müdürlüğü bu konuda son derece profesyonelleşmiş bir kadroya sahip. Dolayısıyl her bir yangın ile ilgili Orman Bakanlığı'nın raporları var, sabotaj olduğuna dair bir bilgi yok. "