Milat Gazetesi yazarı Selman Emre, "Yeni Akit gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya'nın yazısını çaldığını" iddia etti. "9 Kasım 2014’te “Amerika ve Esed omuz omuza” başlıklı yazısının 3 gün sonra(12 Kasım 2014) Karakaya'nın köşesinde ufak rötuşlarla aynen yayımladığını" öne süren Emre, "Açık konuşmak gerekirse yaptığı bu hareketi Hasan Karakaya’ya yakıştıramadım" dedi.
Milat yazarı, yazısını çaldığını iddia ettiği Karakaya hakkında 'Şark kurnazlığı yapayım derken sonunda böyle yakayı ele vermek var' ifadelerini kullandı.
Selman Emre'nin "Hasan Karakaya’ya yakışmadı" başlığıyla yayımlanan(18 Kasım 2014) yazısı şöyle:
Tam bir hafta önce, takvimler 9 Kasım 2014’ü gösterirken bu köşede “Amerika ve Esed omuz omuza” başlıklı bir yazı yazdım. Yazıda Amerika’nın artık Beşşar Esed’le Suriyeli muhaliflere karşı ortak hareket ettiğini detaylı bir şekilde anlattım. Söz konusu yazımın gazetede çıkmasından 3 gün sonra ilginç bir mesaj geldi. Mesajı atan kişi yakın bir arkadaşımdı ve Akit Gazetesi’nden Hasan Karakaya’nın benim yazdığım yazıyı ufak rötuşlarla kendi köşesinde aynen yayınladığını söylüyordu. En başta arkadaşın şaka yaptığını düşündüm. Sonuçta Hasan Karakaya yılların gazetecisiydi. Akit’in Genel Yayın Koordinatörü olarak görev yapıyordu. Bunun yanında devlet ona akil adamlık payesi vermişti. Ayrıca Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın özel uçaklarında kendine yer bulabilen sayılı gazetecilerden biriydi. Hemen internetten Karakaya’nın 12 Kasım 2014 tarihli köşesine baktım. Yazısının başlığı “IŞİD gider, Horasan gelir… Amerika’da oyun ve örgüt bitmez” şeklindeydi. Bu başlık, benim yazımın içeriğiyle uyuşuyordu. Sonra her satırını dikkatlice okumaya başladım. Bir de ne göreyim? Arkadaşın söylediği doğruymuş. Hasan Karakaya benim “Amerika ve Esed omuz omuza” başlıklı yazımı, tam sayfa olarak yazdığı köşesinin merkezine yerleştirmiş. Birkaç cümle hariç paragraflarımın sırasını bile bozmadan, bazı yerlerde direk benim ifadelerimi kullanarak, bazı yerlerde ifadelerimdeki birkaç kelimeyi değiştirerek ya da eklemeler yaparak paylaşmış. Paylaşmış dediğime bakmayın tabi. Karakaya yazısının ana omurgasını oluşturan bana ait bölümleri kendi düşünceleriymiş gibi okurlara sunmuş. Yazıdan birkaç örnek vermek istiyorum. Mesela aşağıdaki bölümde birkaç kelime eklemiş ve sadece fiili değiştirmiş: - Selman Emre: IŞİD’i bahane eden Amerika Halep ve İdlib’te Esed’e karşı savaşan muhalif grupları vuruyor. - Hasan Karakaya: IŞİD’i bahane eden Amerika; Halep ve İdlib şehirlerinde “Esad’a karşı savaşan muhalif grupları” bombalamakla meşgul. Şurada ise benim cümlemi tamamen alırken, “bu hafta” dediğim yeri “geçtiğimiz günlerde”şeklinde rötuşlamış: - Selman Emre: Çok fazla geriye gitmeye gerek yok. Sadece bu hafta Amerika’nın Suriye’de yaptığı hava saldırılarına bakmak bile yeterli. - Hasan Karakaya: Çok fazla geriye gitmeye gerek yok. Sadece geçtiğimiz günlerde Amerika’nın Suriye’de yaptığı hava saldırılarına bakmak bile yeterli. Yazının ana kurgusu komple bana aitken Hasan Karakaya ufak kelime oyunları oynamayı da ihmal etmemiş. Örneğin eski bir terörle mücadele uzmanı olan Andrew C. McCarthy’den alıntı yaptığım bölümde şöyle yazmış: - Selman Emre: Horasan’ın hayali bir örgüt olduğunu düşünen çok sayıda kişi var. Bunlardan biri de eski terörle mücadele savcılarından Adrew C. McCarthy. McCarthy geçen ay şunları yazdı… - Hasan Karakaya: Oysa; tıpkı benim gibi, Horasan’ın “hayali bir örgüt” olduğunu düşünen çok sayıda insan var. Bunlardan biri de eski terörle mücadele savcılarından Adrew C. McCarthy. McCarthy geçen ay şunları yazdı… Yukarıda verdiğim 3 parça sadece örnek. Her iki metni baştan sona okursanız durumun vahametini net bir şekilde görebilirsiniz. Unutmadan şunu da söyleyeyim. Yazıyı sadece internette okumadım. O gün gidip bir tane de Akit gazetesi aldım. Hem internet hem de gazeteye basılan yazılarda fark yok. Açık konuşmak gerekirse yaptığı bu hareketi Hasan Karakaya’ya yakıştıramadım. Bir kişinin fikirlerinden etkilenmek kadar doğal bir şey olamaz. Ancak gidip de o kişinin yazısını komple alıp, yazarın ismini vermeden, ufak rötüşlarla sanki kendine aitmiş gibi sunmanın da tasvip edilecek bir yanı yok. Şark kurnazlığı yapayım derken sonunda böyle yakayı ele vermek var. Not: Yazıların tamamına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.