Hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve tutuklu HDP milletvekilleri hakkında gönderdiği savunmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dokunulmazlıklarının kaldırılması referans gösterildi.
Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine ögre Savunmada kullanılan bazı videolara ilişkin bağlantı adreslerinin FETÖ gerekçesiyle kapatılan TV kanallarının sosyal medya hesaplarına ait olması ve çözüm sürecinin Ceylanpınar saldırısı sonrasında sona erdiğine yer verilmesi dikkat çekti. HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’la birlikte tutuklu olan ve tutuklanıp bırakılan toplam 12 HDP’li vekilin AİHM’ye yaptıkları başvuruyla ilgili hükümetin mahkemeye gönderdiği savunma belli oldu. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan hükümet savunmasında dikkat çeken başlıklar şöyle:
-Kılıçdaroğlu ve Bahçeli savunmada: Hükümet savunmasında CHP ve MHP’nin tutumuna atıf yapılırken, “Dokunulmazlıkları kaldırılanlar arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bulunmaktadır ve haklarında fezleke hazırlanmış olup her iki Genel Başkan da yetkili soruşturmacılara yazılı veya sözlü ifadelerini vermişlerdir” ifadesi yer aldı. Savunmada, “Terör örgütlerinin siyasetçiler tarafından desteklenmesi ve siyasetçilerin dokunulmazlıklarına istinaden terör örgütlerine destek vermesi nedeniyle Hükümet ve muhalefet partileri (CHP ve MHP) ortak hareket edip milletvekillerinin, dokunulmazlıklarına yaslanarak terörü desteklemesini önlemek için dokunulmazlıkları kaldırma kararı almışlardır” görüşü ifade edildi.
-‘Süreç fiilen 22 Temmuz’da bitti’: Hükümetin savunmasında çözüm sürecinin bitmesiyle ilgili kesin bir tarihe yer verilmesi de dikkat çekti. Savunmada, “Suruç ilçesinde sivillere karşı düzenlenen terör saldırıları sırasında 34 kişi hayatını kaybetmiş, 100’den fazla kişi yaralanmıştır. ‘Çözüm Süreci’ bu saldırıdan iki gün sonra, 22 Temmuz 2015’te, iki polis memurunun Ceylanpınar’daki evlerinde terör örgütü PKK/KCK tarafından şehit edilmeleriyle gerçekleştirilen eylemler nedeniyle fiilen sona ermiştir” denildi.
-Demirtaş sorgulamada ifade vermedi: Savunmada, Demirtaş hakkındaki suçlamalar sıralanırken, “Başvurucu olayların gerçekleştiği tarihlerde yasama dokunulmazlığına sahip olduğu için soruşturmalar sürdürülememiştir. Başvurucunun yasama dokunulmazlığının kaldırılması üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayı sürdürmüş ve ilgili soruşturma dosyalarını birleştirmiştir” görüşü belirtildi. Savunmada Demirtaş’ın kendisine yapılan ifade çağrısına uymadığı, 4 Kasım’da yapılan sorgulamada da ifade vermediği ve “suç işlemeye tahrik” ve “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlarından tutuklu yargılanmasına karar verildiği belirtildi.
-DTK toplantılarına katıldı: Savunmada Demirtaş’ın 2011 ile 2014 yılları arasında pek çok kez Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) toplantısına katıldığı; toplantılar sırasında konuşmalar yaptığı belirtildi. DTK, 24. dönemde TBMM’ye çağrılarak yeni anayasa çalışmaları kapsamında görüş vermişti.
-AYM’nin Yıldırım kararı: Savunmada, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Gülser Yıldırım hakkında verdiği karara da yer verilerek, “AYM mevcut şartlar altında, başvurucunun milletvekili dokunulmazlığı gerekçesiyle tutuklu bulundurulamayacağının iddia edilemeyeceğini karara bağlamış, başvurucuya uygulanan tutukluluk tedbirinin yasal bir zemininin olduğu sonucuna varmıştır” görüşüne yer verildi.
-İç hukuk yolları tüketilmedi: Savunmada; AYM ve AİHM’ye başvurudan önce iç hukuk yollarının tüketilmesi gerektiği belirtilerek, “Ulusal mahkemelere ya da Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmadan, Anayasa Mahkemesi’nin kararı beklenmeden doğrudan mahkemeye (AİHM) başvurulması sözleşmenin asli ilkelerinden olan “yerindelik” ilkesine ve sözleşmede belirtilen bireysel koruma sistemine uygun değildir” görüşü ifade edildi.
-Darbe girişimden sonra başvurular arttı: Savunmada AYM’nin henüz tutuklu vekillerin başvurularıyla ilgili karar vermemesiyle ilgili, darbe girişiminden sonra çarpıcı bir biçimde artan başvuru sayısından kaynaklı olan AYM’nin olağandışı iş yükünün yoğunluğu öne sürülerek “AYM’nin şimdiye kadar başvurucuların şikâyetlerini esastan görüşüp karara bağlayamaması makul görülmelidir” görüşü belirtildi.
Savunmada, “HDP’nin Eşbakanı ve milletvekilleri olan başvurucuların toplumun kendi görüşlerini destekleyen belirli bir kısmı üzerinde bir etkiye sahip oldukları kabul edilmelidir. Söz konusu zamanda, başvurucular tutuklanmaya konu ve iddianamede işaret edilen eylemlerini sürdürmüşlerdir. Bu nedenle demokratik bir toplumda başvurucular hakkında soruşturma başlatılması ve tutuklanmaları gerekli ve demokratik toplumun korunması, barış içinde yaşanması, şiddetin önlenmesi ve terör örgütlerine karşı mücadelede başarılı olunması için uygun olmuştur” görüşü yer aldı.
‘Tutukluluk engel değil’ Savunmada, başvuran kişilerin milletvekilliğinin tutuklulukları sırasında devam ettiği belirtilerek, “Hiçbir başvurucunun milletvekilliği tutukluluk nedeniyle sonlandırılmamıştır. Tutukluluğun sonuçları olan fiili şartlar hariç milletvekilliğinden kaynaklı hakları devam etmektedir” denildi. Savunmada, “Başvurucular ya da herhangi bir milletvekili hakkında bir soruşturma başlatılması ya da yargılamalar yapılması parlamento çalışmaları önünde bir engel teşkil etmez. Soruşturma kapsamında verilen tutuklama kararları, bağımsız yargı kararlarıdır. Bu durumda bile, yer, zaman ve maddi şartların aranmadığı yasal durumlarda, yasama ve denetim araçlarıyla milletvekilleri yasama ve denetim faaliyetlerine katılabilirler” görüşü ifade edildi.