İktidarın seçime giderken çıkardığı ve “imar barışı” olarak duyurduğu düzenlemeyle Türkiye genelinde kaçak, kural dışı yapılar kayıt altına alınacak ve iskân verilecek. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, bu düzenlemenin “imar değil rant barışı” olduğunu söylüyor.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, AKP iktidarının seçim öncesi “imar barışı” olarak duyurduğu düzenleme Türkiye genelinde mülkiyet ve imar sorunu olan, ruhsatsız binaların yanı sıra ruhsatlı fakat imar mevzuatına aykırı olarak eklentiler yapılmış yapıları da kapsıyor. Başbakan Binali Yıldırım bu düzenlemenin “imar affı” değil “imar barışı” olduğunu savunsa da mimarlar bunun üstü kapalı bir “imar affı” olduğu görüşünde. Mimarlar Odası Başkanı Muhcu’ya çıkarılması planlanan yeni düzenlemeyi konuştuk. Muhcu, düzenlemeyi Türkiye genelinde düşünmek gerektiğini belirterek “Reza Zarrab’ın kaçak yalısından Kapadokya’daki otellere kadar birçok kaçak bina yasallaşır” diyor.
Muhcu’nun tartışma yaratan düzenlemeye ilişkin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
- Bu düzenleme yurttaşı nasıl etkiler?
1984 yılında Turgut Özal zamanında imar affı gündeme getirilmişti. İmar affının kente, çevreye ve yaşam değerlerine yaptığı olumsuz etkilerin sonuçları görüldü. Bundan dolayı kamuoyunda imar aflarına karşı bir tavır oluştu. Vaat edilenlerin hiçbiri olmadı. Örneğin imar affı çıkarılırken bundan sonra kaçak yapılaşmaya asla izin verilmeyeceği söylendi. Her seferinde imar afları sonrasında kaçak yapılar oldu. Bu süreç daha da hızlandı. Vatandaşlar arasında eşitsizlik ve adaletsizlik oluştu. Yasaya saygılı vatandaşlar cezalandırıldı, yasaları çiğneyen kesim ödüllendirildi. İmar afları bir sonraki imar affının nedeni oldu. Kaçak yapılaşma hiçbir zaman önlenemedi. Bütün kentler, yaşam değerleri, akarsular ve kıyı alanları, mutlak yapı yasağının olduğu bölgeler kaçak yapılarla doldu ve yaşanmaz hale geldi.
- Bu düzenlemeyle gelen kaynağın deprem dönüşümüne kullanılacağı söyleniyor. İstanbul’daki kentsel dönüşümü bu düzenleme nasıl etkiler?
Bu açık bir imar affıdır. Üstü kapalı bir şekilde imar barışı adı altında gündeme getirilmektedir. Deprem de bir bahane olarak öne sürülmektedir. Sağlam yapıların oluşturulması söz konusu değildir. Söz konusu imar affıyla birlikte kaçak, kural dışı yapılan ve kamu denetim olmadan üretilen yapılar sanki sağlammış gibi kayıt altına alınacak ve iskân verilecek. Son dönemde yapılan yüksek yapılar ve TOKİ’nin aracılık ettiği pek çok yapı kamu denetimi olmadan gerçekleştiriliyor. Bu yapılarla ilgili kural dışı eklemeler ve ilave katlar söz konusu. Bunların deprem açısından güvenli olduğunu iddia etmek mümkün değil. Yurttaşların mağduriyetinin giderileceği de doğru değil. Çünkü söz konusu işlemin kamu yararıyla bir ilgisi yok. Söz konusu imar affıyla kamu arazilerinin işgalinin yoğunlaşması, yeni ilave ve kaçak yapılaşmaların yapılması söz konusu. Seçim sürecinde kaçak uygulamaların hızlanacağını tahmin ediyoruz. Asıl amaç seçim sürecinde vatandaşların oylarını toplamak. Ekonomik krizi bir ölçüde rahatlatmak için vatandaşlardan para toplamayı hedefliyorlar. Son 16 yıldır iktidar tarafından korunan kimi inşaat firmaları ve kimi sermaye grupları aracılığıyla kural dışı ve yasalara aykırı yapılaşma gerçekleştirilmiştir. Bütün bu yapıların yasalaştırılması esas ve gizlenen amaçlardan biridir. Bir diğer amaç ise TOKİ’nin aracılık ettiği, koruduğu iktidar yanlısı büyük inşaat firmalarına yeni inşaat alanlarının oluşturulması için altyapı oluşturmaktır.
- Nedir bunlar?
Doğal ve arkeolojik sit alanları üzerinde oteller, AVM’ler, rezidanslar ve birtakım ticari tesisler yapıldı. Bodrum yarımadası üzerindeki 5 yıldızlı ve 7 yıldızlı oteller dikkat çekmektedir. Bu otellerin birçoğu hükümet ve bakanlık tarafından korunarak, bütün hukuk kuralları yok sayılarak gerçekleştirildi. Kıyı bölgelerindeki turizm tesislerinin çoğu aynı nitelikte. 1. Grup Arkeolojik Sit alanı olan Kapadokya’daki lüks oteller ve ticari yapıları yine aynı anlayış çevçevesinde gerçekleştirildi. Doğu Karadeniz’in eşsiz güzelliğe sahip yaylaları, Uzungöl ve Ayder gibi aynı şekilde betonlaştırıldı. Mağdur, yoksul, dar gelirli yurttaşların sorunlarının gidereceği söylemiyle manipüle edilen bu yasayla asıl olarak iktidarın yarattığı sermaye grupları ve müteahhit firmalarının çıkarları korunacak. Bedelini de doğa, tarih ve kültür değerleri ödeyecek.
- İstanbul Boğazı’nın tarihi siluetini olumsuz etkileyen yapılar bu düzenlemeden nasıl etkilenir?
SİT alanları, arkeolojik alanlar, kıyılar, boğazlar, tarım arazileri gibi kısmen ya da tamamen yapı yasağı olan yerlerde, ya kaçak ya da ayrıcalıklı yapı haklarıyla yapılar türedi. Bu alanlara yapılan AVM, rezidans, otel, ticaret komplekslerinin ciddi sorunları var. Söz konusu yapılara karşı davalar açıldı, planları iptal edildi ve yapılar tamamen kaçak hale geldi. Meslek örgütlerinin yatırım kararlarına karşı açtığı davalara planları iptal edilen ve kaçak haline gelmiş yapılar bundan yararlanacak. Hukuk davalarının kadük hale gelmesi ve yargı devre dışı bırakılmış olmasına neden olacak. Bu kapsamında 1453 Konutları’nın planları 8 kere odanın açtığı dava sonucu iptal edildi. Çıkarılacak imar affından bunların da yararlanması söz konusu. Boğaziçi’ndeki başta Sarraf’ın kaçak katlı yalısı gibi birçok yapının yasallaştırılması söz konusu. Mehmet Cengiz’in Boğaz’a bakan ve şüpheli bir yangınla kül olan tarihi köşkünün de bu affın içine eklenmesi amaçlanıyor olabilir. Akatöy sahilindeki yüksek yoğunluklu yapılaşmaların, İstanbul’un tarihi siluetini bozan 16.9 ve benzeri gökdelenlerin de bu süreçten yararlandırılnması amaçlanmaktadır.
- Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İmar affına başvuru süresi yıl sonuna kadar devam edecek. 24 Haziran ve 2019’da yapılması öngörülen yerel seçimler sürecinde Türkiye’nin kaçak yapılarla doldurulacağı anlaşılmakta. 31 Aralık 2018 tarihine kadar başvuru süresi konmuş. Bu başvuru süresinde kaçak yapıların artacağı ortada. Kamu yönetimlerinin önlem alması ve yurttaşların duyarlılıklarının göstermesine ihtiyaç var. İmar affıyla vatandaşlar mağduriyetlerinin giderileceği iddiası yanlıştır. Kayıt altına alınan kaçak yapılara her ne kadar elektrik su ve benzeri kamu hizmetlerinin verilmesi söz konusu olsa da nihai olarak hukuka aykırı olan bu yapıların yasallaştırılması söz konusu değildir. Hiçbir yasa diğer imarla ilgili yurttaş, çevre haklarıyla ilgili diğer yasaları geçersiz kılmaz. Çıkarılacak imar affıyla birlikte koruma yasası, orman ve tarımla ilgili yasalar ve kıyı kanunu ve benzeri yasal Eyüp Muhcu düzenlemelerin geçersiz olması mümkün değildir.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, erken seçim öncesi açıklanan ekonomi paketi içinde yer alan ve ‘imar barışı’ şeklinde nitelendirilen imar affı düzenlemesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. “Vatandaş devletle helalleşiyor” diye savunduğu düzenlemeden 150 milyar lira gelir beklediklerini açıklayan Özhaseki, bu paranın kentsel dönüşümde kullanılmayı planladıklarını söyledi.
Bakanlık binasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Özhaseki, “imar barışı” düzenlemesiyle ruhsatsız ve kaçak yapıların kayıt altına alınacağını söyledi. Özhaseki, şöyle konuştu:
“Belediye başkanlarının kanuna karşı yapmış oldukları ihale listeleri bitmiş oluyor. Sosyal faydası bunlar; vatandaş, devletle helalleşiyor. Ekonomik faydası; hazine arazisi, vatandaşa en uygun modelle hazine kazanmış oluyor. Vatandaşın evi ve iş yeri yasallaşıyor. Ekonomik olarak da kullanabiliyor. Bunun karşılığında kredi alıyor. İkinci fayda; konut üzerinden, iş yeri üzerinden vergiler alınabilecek. Toplamda bir gelir elde edeceğiz. Bu bedel, kentsel dönüşüm için kullanılacak. Buradan elde ettiğimiz geliri belediyelere 3 yıl ödemesiz, sıfır faizle kredi kullandıracağız.”
Bir gazetecinin, “İstanbul’da Avcılar’da 5 kat olan yerde 8 kat çıkılmış, 3 kat ilave çıkılmış, dubleks veya fazladan katlar yapmış. Bunlarla yüzde 3 bedelle barışmış mı olunacak? Boğaziçi’ndeki durumda yasaya tabi olacak mı” sorusu üzerine Özhaseki, “Zaten devletin takdir ettiği bir ceza var, yüzde 3 diyoruz. Bağışlamıyoruz. Cezanın miktarı, az ya da çok dersiniz bir şey diyemem.” dedi. Burada sıkıntıda olan vatandaşın devletle ihtilaflı olanlar olduğuna dikkati çeken Özhaseki, bu kişilerin zaten yıkım ve para cezalarıyla karşı karşıya olduğunu, şimdi bu miktarı ödeyerek orada rahatça oturabilir hale geleceğini anlattı.
Bu işin bir istisnası olup olmayacağına ilişkin de Özhaseki, “Şu anda bir istisna maddesi koymadık. Bir çok şey var burada. Plan Bütçe Komisyonunda bunlar tartışılırken bir istisna maddesi, konur mu konmaz mı onu da kestiremiyorum” dedi. Boğaziçi’ndeki mevzuata aykırı yapıların hatırlatılması üzerine Özhaseki, burada ortaya çıkacak imara ve iskâna aykırılık sayısının bu çalışmanın 10 binde biri olacağını ifade etti. Özhaseki, “10 bin birinin işini çözerken, bir birimden dolayı bir şeyin feda edilmesi de asla doğru değildir. Orada da zaten değerinin çok üzerinde bir bedel alınarak verilecektir” diye konuştu.