Hükümetten El Bab'taki saldırıya ilişkin açıklama: Rusya, uçakların kendilerine ait olmadığını iletti

Hükümetten El Bab'taki saldırıya ilişkin açıklama: Rusya, uçakların kendilerine ait olmadığını iletti

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında 3 askerin şehit olduğu El Bab'taki saldırıya ilişkin olarak, "Rusya açıkça bu saldırıda bulunan hava araçlarının Rusya'ya ait olmadığını Putin vasıtasıyla iletmiştir" dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri, saldırı sonrası yaptığı açıklamada, Suriye rejimini işaret etmişti. Genelkurmay'ın internet sitesinden yapılan açıklamada, "Saldırının Suriye rejim güçlerince gerçekleştirildiği değerlendiriliyor" denmişti.

Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu'nun "Türkiye ile müzakerelerin dondurulması" yolunda aldığı karara ilişkin olarak, "Bu karar vizyonsuz, çifte standartlı Avrupa siyaseti için alarm verici bir karardır" değerlendirmesi yaptı. Kurtulmuş, "Karar bizim için yok hükmündedir" diye konuştu. "Biz bu ilişkilerin olumsuz bir yere kaymasını istemeyiz" diyen Kurtulmuş, "Ancak kayması durumunda AB'nin Türkiye'den daha zararlı çıkacağını ifade etmek isterim" ifadesini kullandı. 

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Kurtulmuş'un konuşmasından satır başları şöyle:

AP'de büyük bir çoğunluğunun böyle bir kararı alması gerekir. Bir siyasi sonucu yoktur, ancak bu kararın çok iyi değerlendirilmesi ve bundan sonraki AB ilişkileri açısından gözden geçirilmesi gereken bir karardır. Bu tavsiye kararı, Avrupa'da özellikle yükselen aşırı sağın etkilerini göstermesi açısından önemlidir. İslam karşıtı politikaların AP'yi etkilediği aşikardır. Avrupa siyaseti bakımından alarm verici niteliktedir. Bu kararın bizatihi kendisi AB'nin kendi değerleriyle çelişen bir karardır. Bu karar vizyonsuz, çifte standartlıdır. Bu kararı yok hükmünde kabul ediyoruz, bunun hiçbir siyasi sonuç doğurmadığını ifade etmek istiyoruz. Liderler Zirvesi'nde ise daha hassas, daha dengeli, daha vizyoner ve AB'nin geleceğine katkı yapacak yaklaşımların olacağını ümit ediyoruz. Bu AB'nin içine kapanması da sağlayan bir karardır. Ben Liderler Zirvesi'nde bu kararın tersine, Türkiye ile ilgili olumlu yaklaşımların ortaya konmasını önemli ve hayati olduğunu ifade etmek isterim. Bu ilişkilerin gerginleştirilmesinin nedeni Türkiye değildir, AB-Türkiye ilişkilerinin gerginleşmesinin sebebi bazı siyasilerin tarafgir, hatta Türkiye'ye karşı vizyonsuz tavırlarıdır. Biz bu ilişkilerin olumsuz bir yere kaymasını istemeyiz, ancak kayması durumunda AB'nin Türkiye'den daha zararlı çıkacağını ifade etmek isterim. AB'deki siyasilere de tavsiyemiz şudur; Türkiye karşıtı siyasilerin etkisinden çıkarak ilişkileri tavsiye edecek adımlar atması.

"PYD'nin ilerlemesi, Türkiye'nin menfaatlerine karşı"

 

İkinci konu Türkiye'nin Kıbrıs müzakerelerindeki tavrı. Toprak, güvenlik ve garanti konularının altını çiziyoruz ve özellikle TC vatandaşlarının hizmetlerinin, serbest dolaşımlarıyla ilgili konularda da hassasiyetimizi koruyoruz. Kıbrıs'ta çözümden yanayız ancak bazı ilkelerin bizim için vazgeçilmez olduğunu belirtmeliyim. Dönüşümlü başkanlık sistemini önemsiyoruz ayrıca iki taraflı bir anlayışın bu görüşmelerde etkin olmasını benimsiyoruz. Adil yönetim ve paylaşım ilkesinin çözüm için önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'nin garantörlüğünün devam etmesinin de adadaki barışın kalıcı olması bakımından önemli olduğunun altını çiziyoruz. 

Yine Suriye ve Irak'taki gelişmeler... Siyasi müzakerelerin yeniden başlatılması için Türkiye her türlü mücadeleyi vermektedir. Yeni bir barış perspektifinin ortaya konması gibi bir önceliğimiz var. Ayrıca, bu anlamda ilgili bütün taraflarla Suriye'de bir çözüm olması için müzakerelerimizi sürdürüyoruz. Fırat Kalkanı'ndaki önceliklerimiz hala devam etmektedir. Fırat Kalkanı operasyonu ile hedeflediğimiz en önemli husus 5 bin kilometrekarelik alanın DEAŞ'tan temizlenmesidir. O nedenle tüm tarafların Türkiye'ye yardımcı olmalarını tavsiye ediyoruz. Operasyonlar öncesi bütün tarafları bilgilendiriyoruz. Menbiç ve Afrin bölgelerinde de PYD'nin ilerlemesi, Türkiye'nin menfaatlerine karşı olacağını da her seferinde ilgili taraflara iletiyoruz, bu konudaki kararlılığımızı teyit ediyoruz. Özellikle Tel Afer ve Sincar bölgelerinin terör örgütlerinin tasarrufu altına girmesine karşı olduğumuzu her seferinde ifade ediyoruz. Orada sürdürülen operasyonlarda henüz bu şehire girmiş değillerdir ancak kuşatmaya katılmışlardır. Özellikle bu iki şehire yapılacak diğer terör örgütlerinin müdahalesi konusunda hassasiyetimizi paylaşıyoruz.

Turkuaz kart konusundaki görüşlerimizi dile getirdik. Nitelikli iş gücünün, AR-GE alanlarında çalışmalarda bulunacakların, Türkiye'de geçici olarak oturan çalışanlarının, özellikle diğer unsurların nasıl yararlandırılacaklarıyla ilgili çalışmalar sona gelmiştir. Ortaya konacak yönetmeliklerle uygulamaya başlanacaktır. Bir diğer konu ise cazibe merkezleri. Bu bölgelerle ilgili kalkınmadaki öncelikli adımlar, teşvikler, bu gibi konular imzaya açılmıştır.