Hürriyet: Geçmişte mafya ağırlıklı gruplar böyle saldırıları gerçekleştirirdi, şimdi ise bir siyasi partinin...

Hürriyet: Geçmişte mafya ağırlıklı gruplar böyle saldırıları gerçekleştirirdi, şimdi ise bir siyasi partinin...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atv–A Haber ortak yayınında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu değerlendirirken dile getirdiği “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasa'yı inşa edecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok farklı olurdu” sözlerinin yanlış yansıtıldığı iddiasının ardından aralarında AKP İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın'ın da bulunduğu 150 kişilik grubun saldırısına uğrayan Hürriyet gazetesi, "Bize yapılan saldırı, özünde Türkiye’de demokrasiye, basın özgürlüğüne, toplumun haber alma hakkına yapılmış bir tecavüz olarak herkesi yakından ilgilendiriyor" açıklaması yaptı. Açıklamada, "Geçmişte bu tür saldırılar daha çok mafya ağırlıklı gruplar tarafından gerçekleştirilirdi. Önceki akşam ise bir siyasi partinin tüzel kimliğini temsil eden kişiler dikkat çekmiştir" denildi.

Hürriyet'ten yapılan açıklama şöyle:

Dağlıca'da meydana gelen menfur terör saldırısı nedeniyle ulusça yas tuttuğumuz acı günlerden geçiyoruz. Kahraman askerlerimizin vatani görevleri başında şehit edilmeleri hepimizin yüreklerini dağlıyor. PKK terörünü bir kez daha lanetliyoruz. Böylesine üzüntülü bir dönemde gazetemizin hedef olduğu bir saldırıyı bu köşede gündeme getiriyor olduğumuz için okurlarımızın hoşgörüsüne sığınıyoruz. Ancak bu saldırıyı yalnızca kendimizle sınırlı bir mesele olarak görmüyoruz. Hürriyet’e yapılan saldırı, özünde Türkiye’de demokrasiye, basın özgürlüğüne, toplumun haber alma hakkına yapılmış bir tecavüz olarak herkesi yakından ilgilendiriyor.

Hürriyet’in bahçesinden içeri girerek taş ve sopalarla gazete binasına saldıran, kapıyı parçalayan bu saldırganlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam yaptığı bir açıklamanın gazetenin web sitesinde veriliş şeklini protesto etmekteydiler.

Söz konusu haberle ilgili olarak kendi iç incelememizi yürütüyoruz. Bunun sonucuna göre Hürriyet kendi özeleştirisini yapmaktan kaçınmayacaktır. Ancak hiçbir hata, hiçbir gerekçe bir gazete binasına taşlı, sopalı bir saldırı düzenlenmesini haklı gösteremez. Önceki akşamki hadise, şiddet içermesi yönüyle Hürriyet’i hedef alan ilk saldırı değildir. Ancak eskiyle arada bir fark var. Geçmişte bu tür saldırılar daha çok mafya ağırlıklı gruplar tarafından gerçekleştirilirdi. Önceki akşam ise bir siyasi partinin tüzel kimliğini temsil eden kişiler dikkat çekmiştir. 

Meselenin düşündürücü yönü burada karşımıza çıkıyor. Çünkü demokrasiler zorbalığa, kabadayılığa yer vermeyen, yöntem olarak şiddeti dışlayan rejimler. Demokrasilerde sopa ve taş kullananların topluma korku salabilmelerine izin verilmiyor, aksine buna yeltenen zorbalar yaptırım görüyor.

Demokratik rejimin en temel kurumları olan siyasi partilerin bu çerçevede şiddetle aralarına mesafe koyması, kalın bir duvar örmesi demokrasinin işleyebilmesinin olmazsa olmaz bir kuralı. Partilerin yöntem olarak şiddete yönelmesi demokrasinin, hukuk devletinin özünü sakatlayan bir fiildir. Şiddet ancak korku rejimlerinin aracıdır.

Önceki akşam gazetemizi hedef alan eylem sırasında iktidar partisinden bir milletvekilinin oynadığı rol, olay sırasında atılan sloganlar, işlenen temalar bu yönüyle fazlasıyla rahatsız edicidir; çünkü kaçınılmaz olarak iktidar partisini bu saldırı ile açıkça ilişkilendirmektedir.  Ayrıca, bu saldırı çok uzun bir zamandır Doğan Grubu’na ve Hürriyet’e karşı hem iktidar yanlısı medyada hem de sosyal medya mecralarında sistematik bir şekilde yürütülen ve teröre destek çıkmakla itham eden iftira kampanyasının bir sonucu olarak da görülebilir.

Hürriyet, Türkiye’nin en büyük ve en etkili gazetesi olarak ülkemizde bağımsız gazeteciliğin en önemli güvencelerinden biridir. Gazetemizin önceki akşam şiddet içeren bir saldırıya maruz kalması, demokrasimizi ve basın özgürlüğünü gölgeleyen kara bir sayfa olarak tarihe geçecektir. Bu gibi baskılar, yöntemler geçen hafta 67’nci yıldönümünü kutlayan gazetemizi doğru bildiği yolda yürümekten alıkoyamayacaktır.