Hürriyet yazarı: 15 Temmuz'da Gazi Albay’a gelen mesaj, başka kaç komutana daha gitti, neden harekete geçilmedi?

Hürriyet yazarı: 15 Temmuz'da Gazi Albay’a gelen mesaj, başka kaç komutana daha gitti, neden harekete geçilmedi?

Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin hâlâ net olarak yanıt bulmayan sorulara cevap aradı. Cuntacılar tarafından vurulan ve hastaneye götürüldüğünde ölmüş olduğu zannedilen Gazi Albay Davut Ala’nın dare komisyonunda anlattığı bilgileri hatırrlatan Yılmaz, Gazi Albay’ın cep telefonuna gelen 15–16–17 Temmuz günleri için, İstanbul’un her yerinde eylem yapılacak ikazına ilişkin olarak, "Merak ettiğim konu, Gazi Albay’ın telefonuna gelen mesaj, başka kaç komutana daha gitti? Ve neden hiç kimse bu garipliğin, bir olası kalkışmaya işaret ettiğini değerlendirmedi?" sorusunu yöneltti. "Neden bütün bu olanlardan 1. Ordu Komutanı’nın, onun üzerinden Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay’ın bilgilendirilmediğini merak etmiyor musunuz?" diye soran Yılmaz, "Ben ediyorum. Benim ettiğim gibi Genelkurmay da, TBMM Komisyonu da, savcılar da merak ediyor olmalı" ifadesini kullandı.

Yılmaz'ın Hürriyet'te "15 Temmuz günü çok belirtiler çıkmıştı" başlığıyla yayımlanan (26 Kasım 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:

15 Temmuz günü darbe girişimine kalkışılacağına ilişkin çok emareler belirdiğini artık biliyoruz.

Binbaşı H.A.’nın MİT’e gidip darbe girişimini haber vermesinin dışında, saat o sırada 14.45 idi, başka emareler de vardı.

Dün yazmıştım, darbeciler tarafından vurulan ve hastaneye götürüldüğünde ölmüş olduğu zannedilen Gazi Albay Davut Ala’nın telefonuna darbe girişimi günü gelen ve Albay’ın “tuhaf” bulduğu mesajdan başka belirtiler de var. Albay Davut Ala, TBMM Komisyonu’nda soruları yanıtlarken bunları bir bir sıralıyor.

Gazi Albay, darbe girişimi öncesinde 66. Mekanize Piyade Tugayı’nda Disiplin Kurulu Başkanı ve Emniyet–Kaza Önleme Subayı olarak görev yapıyordu.

Şu anda kaçak durumda olan tugay komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Gazi Albay’ı çağırıyor ve “Kışlada disiplinsizlik var, git ve düzelt” diyerek Kartaltepe Kışlası’na komutan olarak gönderiyor.

Gazi Albay, o sırada söz konusu kışlada bir tümgeneral bulunduğunu, tabur komutanının da altı aydır karargâhta görev yaptığını söyleyerek emrin tuhaflığına dikkat çekiyor.

Sonrası “Emir demiri keser” kuralı işliyor, Gazi Albay Kartaltepe’ye, kışla komutanı olarak gidiyor.

15 Temmuz günü tuhaf durumlar yaşanıyor. Gazi Albay’ın ifadesiyle: “O gün çok değişik olaylar tezahür etti.”

1– Tugaydan “Telsiz çevrimi yapılacak” emri geliyor. Bu eylem, normal olarak birliğin komutanı olmadan yapılabilecek bir iş değil. Gazi Albay, bunu soruşturuyor, kimseye ulaşamıyor.

Her düzeydeki birlik komutanının arazide haberleşmesi telsiz ile yapılıyor. Birlikler harekete geçmeden önce de “telsiz çevrimi” yapılarak bir tür tatbikat yapılıyor.

O gün durduk yerde “Telsiz çevrimi yapılacak” emrinin verilmesi ve komutan olmadan bunun yapılması birinci gariplik.

2– 15 Temmuz günü kışlaya atış yapılacağı emri geliyor. Cuma günleri, Türk ordusunda bakım günü ve o gün diğer faaliyetler minimum seviyeye indiriliyor. Böyle bir günde atış yapılacağı emrinin verilmesi ikinci gariplik.

Gazi Albay, kışlaya tayin edildiğinde yazılı ve sözlü olarak “Benim emrim olmadan bir tek mermi bile silahlıktan çıkmayacak” emri de vermiş.

Topçu taburuna vekâlet eden yüzbaşı “Atış yapacağız” deyince darbe girişimine katılan tugay komutan yardımcısının bu emri verdiği ortaya çıkıyor.

Gazi Albay, emre itiraz ediyor. Kışlada eğitimdeki astsubay öğrencilerinin olduğunu, tehlikeli olduğunu söylüyor ama tugay komutan yardımcısının emri uygulanıyor, depolardan ve silahlıklardan silah ve cephane çıkarılıp dağıtılıyor.

3– Dün de yazdığım gibi Gazi Albay’ın cep telefonuna “eylem” ikazı ulaşıyor. 15–16–17 Temmuz günleri için, İstanbul’un neredeyse her yerinde yapılacak eylemler!

4– 15 Temmuz günü saat 15.00 sularında “Silah kayboldu” ihbarı yapılıyor. Böyle bir durumda, kışladaki tüm personelin görevli olduğu yerde kalması ve kışladan dışarıya çıkmaması gerekiyor. Belli ki darbeciler, tugaydaki adamlarını görev başında tutabilmek için bunu uyduruyorlar.

Sonra “Silah bulundu” bilgisi veriliyor ve karargâh personeli servislere binerek kışladan çıkıyor.

Bundan sonrası artık darbe girişimi başlamış, bazı birlikler köprüye vs çıkmışlar.

Gazi Albay, lojmanına dönmüşken çıkıp kışlaya gidiyor, polisler ile birlikte darbe girişimini bastırmaya çalışırken vuruluyor, ölümden dönüyor.

Tutanakları okurken şunu düşündüm:

Ya emir–komuta zinciri içindeki prosedürlerde büyük boşluklar var ve darbeciler bunları bilerek kullandılar.

Ya da aksi doğruysa, bu tür boşluklar yoksa, üst kademe komutanlar büyük bir vurdumduymazlık içinde, bu belirtilerin darbe girişimine işaret ettiğini kavrayamamışlar.

Merak ettiğim konu, Gazi Albay’ın telefonuna gelen mesaj, başka kaç komutana daha gitti? Ve neden hiç kimse bu garipliğin, bir olası kalkışmaya işaret ettiğini değerlendirmedi?

O gün 66. Mekanize Tugay Komutanlığı kışlalarında yaşananlar, başka kışlalarda da tekrarlanmış olmalı. Telsiz çevrimi yapılması, atış için depo ve silahhanelerden silah ve cephane çıkarılması gibi.

Neden bütün bu olanlardan 1. Ordu Komutanı’nın, onun üzerinden Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay’ın bilgilendirilmediğini merak etmiyor musunuz?

Ben ediyorum. Benim ettiğim gibi Genelkurmay da, TBMM Komisyonu da, savcılar da merak ediyor olmalı.

Buna yönelik bir soruşturma başlatıldı da ben mi duymadım acaba?

Yazının tamamı için tıklayın