Hürriyet yazarı Verda Özer G20 zirvesinin Paris gölgesinde geçtiğini söyleyerek, "Saldırganlardan birinin mülteci çıkması, bir anda Batı'daki mülteci karşıtı görüşleri iyice tetikledi” dedi.
“Avrupa'da hali hazırda örülü olan duvarların daha da yükselebileceğini” söyleyen Özer yazısında, "ABD-Rusya arasındaki işbirliği artacak. Bu da, ABD ile aynı hatta yer alan Türkiye'nin de Rusya ile Suriye politikasının yakınlaşması demek" dedi.
Verda Özer’in Hürriyet’te “G20'nin Hareketli Kulisleri” başlığıyla yayımlanan (17 Kasım 2015) yazısı şöyle:
Cumartesi sabaha karşı Antalya'daki G20 zirvesine katılmak üzere yola çıkarken aldım Paris haberini.
Zirveye katılacak herkes gibi. Aklıma ilk gelen şu oldu ister istemez: Zirve bu toz duman arasında gerçekleşebilecek mi? Gerçekleşti gerçekleşmesine. Ama tamamen Paris'in gölgesinde.
Antalya'ya iner inmez soluğu yapılan ilk zirve toplantısında aldım. Yani dünyanın en gelişmiş 20 ülkesinin iş dünyasını bir araya getiren B20 zirvesinde. Türkiye'de "iş adamı, iş kadını" deyince aklınıza kim gelirse, hepsi oradaydı.
Toplantıya bu yıl B20'nin başkanlığını yürüten TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun Paris saldırılarını anarak başlamasından, B20'nin bile gündemine terörün vuracağı belliydi.
Bu ekonomi zirvesinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan da Paris'le başlayıp, ekonomi üzerinden teröre uzandı. "Fakirliği bitirirsek, finans çevreleri elini açarsa terörün belini kırarız" diyerek terörün ekonomik sebebini vurguladı. Çare aradı.
Oradan çıkıp W20'ye, yani 20 ülkenin kadın örgütlerinin bir araya geldiği zirveye yetiştim. W20, ilk kez bu yıl Türkiye'nin başkanlığında kurulan bir çalışma grubu. TİKAD (Türkiye İş Kadınları Derneği) Başkanı Nilüfer Bulut ve W20 Türkiye Başkanı Gülten Türktan öncülüğünde.
G20'de hep erkek liderler konuşuyor, görünüyor. Peki kadınlar ne diyor? Kadın liderler hangi çözümleri öneriyor? Aklımda bu soruyla dinledim, açılış konuşmasını yapan Emine Erdoğan'ı.
Erdoğan'ın sözleri de Paris'in, Suriye'nin ve mülteci sorununun gölgesindeydi. "Uluslararası toplumu acilen seferberliğe çağırıyorum; Akdeniz'i bir ölüm denizi olmaktan bir an evvel çıkaralım" mesajı, zirveyi izleyen 3500'ü aşkın yabancı gazeteci aracılığıyla tüm dünyaya doğrudan ulaştı.
Mültecilerin çoğunun kadın olduğunu söyledikten sonra, "En çok kadınların etkilendiği bu sorunda yine kadınlar en etkili olabilir" dedi. Ve eşinin, yani Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında olduğu erkek liderlere seslendi: "Kadın sorunlarını gündeminize almanızı istiyorum!"
Kısacası Paris katliamı bırakın G20'yi, ekonomi, kadın sorunları gibi konuların ele alınacağı toplantılara bile damgasını vurdu.
W20'nin bitmesiyle ise devler zirvesi, yani G20 başladı.
Bir diğer deyişle Pazar sabahı Obama, Putin ve Merkel gibi dünya liderleri sahaya indiler. Obama'nın Antalya'ya indiği anı ise hepimiz iliklerimize kadar hissettik! Zira zaten yoğun olan güvenlik önlemleri bir anda tavan yaptı. Sizi her köşede durduran polislere akreditasyon kartını göstermek bir refleks halini aldı.
Zirvenin gündemini ve istikametini ise Paris tamamen değiştirdi. Bunu Pazar ve Pazartesi günleri üstüste gelen sürprizler gösterdi.
Pazar öğle saatlerinde Erdoğan-Obama görüştükten sonra, liderlerin verdiği "aile fotoğrafını" izliyordum ki.... Birden bire o haber bomba gibi düştü: Salondan çıkan Obama ve Putin, beklenmedik bir şekilde bir köşede görüşüyorlardı.
Ben tam bu gelişmeyi takip ederken, koridorlarda yakaladığımız Başbakanlık'tan önemli bir yetkili 2.bombayı patlattı: "Çin'le sürdürdüğümüz füze sistemi ihalesi iptal."
Tam Erdoğan'ın basın toplantısına koşarken, bu sefer Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu acilen birkaç gazeteciyi çağırdı ve bize Suriye görüşmelerinin perde arkasını anlattı. Son olarak, katıldığım Obama'nın basın toplantısında söyledikleriyle "Paris sonrası Suriye stratejisi" tamamen berraklaştı.
1. Türkiye ve ABD arasında işbirliği hızla artacak. Yakında ortak hava operasyonlarının artması kuvvetle muhtemel.
2. Obama Amerikan askerini Suriye'ye göndermeye kesinlikle karşı. Dahası uçuşa yasaklı bölge ve güvenli bölge seçeneklerini şu anda anlamlı bulmadığını açıkça söyledi.
3. ABD-Rusya arasındaki işbirliği artacak. Bu da, ABD ile aynı hatta yer alan Türkiye'nin de Rusya ile Suriye politikasının yakınlaşması demek.
4. Obama her ne kadar Esad konusunda Erdoğan ile nerdeyse aynı cümleyi sarfetse de, bu konu IŞİD tehlikesinin tavan yaptığı bu günlerde belli ki ötelenecek. ABD ve Rusya'nın aralarındaki sorunlu konuları ertelemek istemeleri de bunda etkili.
5. Obama "yerel Kürt savaşçıları" güçlendireceklerini de söyledi. PYD konusu Türkiye ile pürüz oluşturmaya devam edecek belli ki.
6. Başta Fransa olmak üzere Avrupa da Suriye'ye daha fazla müdahil olacak gibi görünüyor. Hakeza Fransa Pazar gecesi Suriye'de bugüne kadarki en yoğun hava operasyonunu yaptı bile.
*
Gelelim mülteci meselesine. Zirveden önce Avrupa ve Türkiye'nin bu konuda somut bir netice elde etmesi bekleniyordu. Ama Paris saldırganlarından birinin mülteci çıkması, bir anda Batı'daki mülteci karşıtı görüşleri iyice tetikledi. Bu nedenle istikamet bir anda tersine çevrildi.
Dahası Avrupa'da hali hazırda örülü olan duvarların daha da yükselmesini, hatta Schengen'in bir süreliğine askıya alınmasını bile bekleyebiliriz.
Son olarak: Paris sonrasında bir anda yükselen İslam karşıtlığına karşı Türkiye'ye çok büyük bir rol düşüyor. İki "tarafı" da anlayan ve birbirine bağlayan aktör olarak. Obama da bunun çözümünün "İslam dünyasının içinden" gelmesi gerektiğini söyleyerek, bu role işaret etti.