HSYK teklifi kabul edildiği takdirde görevleri bitecek olan Türkiye Adalet Akademisi’nin (TAA) Başkanı Hüseyin Yıldırım, 'Gülen cemaatinin yargıdaki imamı' olduğuna dair iddiaların, TBMM’deki teklife zemin hazırlamak için ortaya atıldığını öne sürdü.
Hürriyet'ten Deniz Zeyrek'e konuşan Yıldırım, teklifin TBMM’de kabul edilmesiyle, 1. ve 2. dairelere yerleştirilecek 3’er kişiyle 13 bin 500 yargı mensubunun kontrolünün tamamen Adalet Bakanlığı’na geçeceğini iddia etti.
Yıldırım özetle şunları söyledi:
“Adalet Bakanlığı’nda önemli görevler yaptım. Stratejik Planı’nı hazırladım. Sayın Mehmet Ali Şahin, Bakanlığı döneminde bu çalışmamıza büyük destek verdi. Çalışmalarımızı bilirler. Müsteşar Yardımcılığı dönemimde Avrupa Birliği Müzakereleri’nde 23. başlığın ön şartı olan Yargı Reformu Stratejisi’ni hazırlama görevi bize verildi. 2010’un başında HSYK tarafından Yargıtay üyesi seçildim. 6 ay sonra da dönemin bakanı Sadullah Ergin tarafından TAA Başkanlığı’na atandım. 3 yıldır buradayım. 20 yıldır hukuk ve adalet alanından Türk toplumunun bu kadar önünde, bu kadar şeffaf, herşeyi ile net olan birisi olarak böyle bir gazeteye manşet olmaktan üzüldüm. Hiçbir kimseyle, hiçbir grupla bir bağlantım yok. Benim referansım çok bellidir: Özgürlükçü demokrasi, temel insan hak ve özgürlükleri, kuvvetler ayrılığı, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı... Onun dışında hiç kimseden talimat almam, hiç kimsenin emrini yerine getirmem.
Bu olanlar, acaba konjonktürel olarak Akademi ile ilgili Meclis’te görüşülen yasaya zemin hazırlama çabası mıdır diyorum. 31 üyesi olan TAA Genel Kurulu’nda şu anda Adalet Bakanı’nın belirlediği üye sayısı 8. Şimdi 22 üyesini Adalet Bakanı’na seçtirmek istiyorlar. Yani değişikliğin altında yatan neden, TAA’dan HSYK’ya gönderilecek 1 üye ile hâkim ve savcı mülakatlarına katılmak üzere Komisyon’a gönderilecek 2 üyeyi Bakanlık kontenjanından gelen üyelerin arasından belirlemek. Başka da neden akli ve mantıki gelmiyor.
Hükümet nihai olarak HSYK’da yürütmenin varlığını artırmak ve daha etkili olmak istiyor. Hükümet HSYK’ya tamamen kendi kontrolünde, talimatlarını yerine getirecek adamlarını yerleştirmek istiyor. TBMM’deki teklif burayı bakanlığa bağlı bir genel müdürlük haline getirecek bir düzenleme. TAA’nın bağımsızlığı, mali, idari ve akademik özerkliği kaldırılıyor. Şu andaki konjonktür de bu amaçla yaratıldı. Yasa geçerse, TAA ve HSYK değişikliği yapılırsa facia olur. Yargı tamamen hükümetin kontrolüne geçer. Kesinlikle, çok net.
22 kişilik HSYK’nın yapımında 6 üye bulduğunuzda bütün HSYK’yı kontrol edebiliyorsunuz. O nedenle TBMM’deki teklif çok hassas, güzel çalışılmış. Kimin hangi dairede olacağına Bakan karar verecek. 1. Daire 5, 2. Daire 5 kişiden oluşuyor. 1. Daire atama dairesi ve 3 kişi ile karar verebilecek. 3 kişi 1., 3 kişi 2. Daire’ye yerleştirildi mi, bitti. 1. Daire’nin itirazına 2. Daire bakıyor. Kesinleşiyor Genel Kurul’a gitmiyor. 11 kişinin vereceği kararı da 1. Daire’deki 3 kişi onaylıyor. Bakan 6 kişi bulabilir mi? Çok rahatlıkla bulabilir. 4’ünü Cumhurbaşkanı seçiyor. 1 tanesi müsteşar 5, 1 tanesi de TAA’dan geldi mi 6. O yüzden TAA’nın kontrol edilmesi önemli. 1. Daire’ye 3, 2. Daire’ye 3 kişi yerleştir, bütün yargıyı kontrol altına alırsın. 13 bin 500 yargı mensubunun kaderini bir gecede değiştirmek, o 6 kişinin elinde olur. Bu kabul edilebilir değil. Brüksel de bunu kabul edilebilir bulmuyor. 12 Eylül 2010 öncesinde de juristokrasi ve kast sistemi vardı ama bu getirilecek yeni yapı ondan daha kötü.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in “Yargıtay’ın imamı” iddiasının ardından ismi gazete haberlerine yansıyan Yıldırım, o konuya ilişkin olarak da şu açıklamaları yaptı: “Fethullah Gülen’le hayatımda hiç görüşmedim. Amerikaya 2008’de ve 2009’da 2 sefer gittim. İlki terörle ilgili bir toplantıydı. İkincisi merhum Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ile birlikteydi. En ufak bir ilişkim ya da görüşmem olmadı. TAA’nın Gülen Cemaati’nin kontrolünde olduğu iddiaları da boş iddialar; kanunun hazırlanmasına gerekçe olarak görüyorum. Bütün personelimiz kürsüde hâkimlik savcılık yapan performansı yüksek arkadaşlar. Buraya alınan arkadaşlar tamamen benim tasarrufum değil. Bizim teklifimiz üzerine Adalet Bakanı’nın onayı ile atama yapılıyor. Sadullah Ergin Bey buraya sık sık geliyordu. Tatil bitince burada 1500 kişi olacak. Burada gizli saklı bir şeyi isteseniz de yapamazsınız. Hâkim ve savcı adayları çocuk değil. Ne konuşuluyor, ne yapılıyor herşey görülüyor.
Hâkim ve savcıların cemaatçiler arasından seçildiği doğru değil. Tamamen bakanlığın kontrolünde. HSYK’nın Cemaat’in kontrolünde olduğu iddiası da doğru olsa, bakan değişikliğinden sonra yaşanan değişiklikler olmazdı. Yargıtay’da Cemaatçi bir bloklaşma olduğunu da sanmıyorum. Yargıtay’daki dosyaların Pennsylvania’ya ya da başka bir yere sorulması makul, mantıklı ve etik değil. Hatta iğrenç bir şey. Bir yargıcın bunu yapması hukukun temeline dinamit koymaktır, kendisini inkâr etmektir. Yargıtay’da bunu yapacak kimse olduğunu sanmıyorum.”
Yıldırım, Yönetim Kurulu olarak HSYK konusunda görüşmek üzere Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan randevu talep ettiklerini belirterek “Önce verildi ama son anda iptal edildi. Bakan Bey yoğun, gündem aktif, hareketli olunca o gündemden dolayı verememiş olabilir” dedi.
Yıldırım ayrıca soru üzerine “TAA ile ilgili kanun çıkana kadar, son dakikaya kadar çalışır, çıkınca da ceketimizi alır çıkarız. Benim sürem zaten doluyor. 10 yıldaki 5. başkanım, en uzun süre başkanlık yapan da benim” diye konuştu.
YILDIRIM, dün makamında Hürriyet Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’in sorularını yanıtladı. Yıldırım, TAA’nın 57 ülke ile işbirliği yaptığını, yılda 1600’den fazla yabancı hâkim ve savcıyı ağırladığını; Afganistan, Kazakistan, krizden önce Mısır, Arnavutluk, Kosova, Endonezya, Azerbaycan’ın hâkim ve savcı adaylarının TAA’da eğitildiğini anlattı. Bu ülkelerden gelen hediyeleri gösteren Yıldırım, çok seçkin konuklarla yargı mensubu adaylarını buluşturduklarını, yayınlarının da dünya çapında tanındığını söyledi.