'Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılamak' ve 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' iddiasıyla tutuklanan gazeteci Hüsnü Mahalli, hakkındaki suçlamaları reddederken, mahkemenin Mahalli hakkında verdiği tutuklama gerekçeleri arasında dikkat çeken ifadeler yer aldı. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesine dayanak yapılan tutuklama kararında, soruşturmanın halen devam ettiğine vurgu yapılırken, Mahalli hakkındaki suçlama delillerinin "henüz tam olarak toplanamadığı" belirtildi. Kararda, Mahalli'nin serbest bırakılmamasına ilişkin olarak, "Şüheliye atıl suç için kanunda öngörülen cezanın miktarı, şüphelinin soruşturma tutanaklarına yansıyan, sorguda da gözlemlenen savunma ve davranışları ile tutumu hâkimliğimizde serbest kalması halinde kaçacağı yolunda kuvvetli şüphe uyandırmıştır" dendi.
Hüsnü Mahalli, ifadesinde "Ben 2011 yılının ortalarında ve 'Arap Baharı' olarak tabir edilen döneme kadar mevcut hükumet politikalarını desteklemekteydim. Bu dönemden sonra hükümetin politikalarını eleştirmeye başladım" dedi. "Ben Ortadoğu'da tanınan bir gazeteciyim" diyen Mahalli, "Türkiye Cumhuriyeti adına danışmanlık yaptığım için Arap medyasında benim için Türk ajanı söyleminde bulunulmuştur. 2011 yılı Şubat ayında da, dönemin başbakanının (Erdoğan) tavsiyesiyle Türk vatandaşı oldum" diye konuştu.
Arap Baharı sürecinde Mısır, Libya ve Tunus'ta Müslüman Kardeşler'in iktidara gelmesinden sonra Türkiye'nin Esad'a bakış açısının değiştiğini öne süren Mahalli, "Müslüman Kardeşler, Türkiye'ye gelerek Erdoğan'a 'Sen bizim liderimizsin' diyerek Esad'dan uzaklaşmasını istediler" ifadesini kullandı. Mahalli, Türkiye, "Orta Doğu'ya müdahil olmasaydı, Erdoğan Orto Doğu'da herhangi bir ülkede yapılacak her seçimde yüzde 100 tek başına iktidara gelen isim olacaktı" görüşünü savundu.
2002-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti adına danışmanlık yaptığını söyleyen Mahalli, o dönemde Arap medyası tarafından 'Türk ajanı' olarak ilan edildiğini belirtti.
"Nörolojik MS hastası olduğunu" belirten Mahalli, "Bacaklarımdaki aparat olmadan yürüyemem ve bunu tek başıma takamıyorum" dedi. Mahalli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gözaltındayken rahatsızlanmam sonucu doktorların tedavi görmem yönündeki ısrarlarına rağmen ifade vermek amacıyla adliyeye geldim. Yeniden hastanede tedavi olmam gerekmektedir. Sağlık sorunlarımı devlet büyüklerimiz de bilmektedir."
Ancak mahkeme, Mahalli'nin hastalığıyla ilgili beyanlarına ilişkin olarak, gözaltı sürecinde hastaneye kaldırılarak tedavisinin gerçekleştirildiğini hatırlattı. Tutuklama kararında, benzer bir rahatsızlık cezaevinde söz konusu olduğunda da gerekli tedbirlerin alınarak hastaneye sevkinin sağlanacağı belirtildi.
Tutuklama nedenleri
Madde 100 - (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (Madde 76, 77, 78),
2. Kasten öldürme (Madde 81, 82, 83),
3. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
4. İşkence (Madde 94, 95)
5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, Madde 102),
6. Çocukların cinsel istismarı (Madde 103),
7. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı Madde imal ve ticareti (Madde 188),
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, Madde 220),
10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (Madde 302, 303, 304, 307, 308),
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (Madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (Madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci Maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü Maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu Maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./11.mad) Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı bir yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
8 sayfalık mahkeme tutanaklarının tam metni şöyle: