Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1'inci Daire Başkanı İbrahim Okur, HSYK seçimleri öncesi maaş zammı açıklamasının manidar olduğunu söyledi.
Bursa Barosu’nun düzenlediği ‘Nasıl Bir HSYK’ konulu paneline HSYK 1’inci Daire Başkanı İbrahim Okur, YARSAV Başkan Yardımcısı Bülent Yücetürk, Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu konuşmacı olarak katıldı. DHA'nın haberine göre, gazetecilerin sorularını yanıtlayan İbrahim Okur, HSYK seçimlerinin Türkiye için çok önemli olduğunu, fakat eşit şartlarda yarış yapılmadığını söyledi. Kamuoyunun bunun da farkında olduğunu kaydeden Okur, şöyle konuştu: "Bir yandan Adalet Bakanlığı’nın imkanlarıyla Yargıda Birlik Platformu, bir yandan dernekler, bir yandan da benim de içinde olduğum bağımsız adaylar yarışıyoruz. Meslektaşlarımın inandıkları, güvendikleri isimlerle kendi listelerini yapacaklarına inanıyorum. Yargıda Birlik Platformu’nun imzaladıkları etik sözleşme resmi posta ile adliyelere gönderilmiş. Etik sözleşme 13 Ekim’den sonra yürürlüğe girecek. Henüz etik sözleşmenin zamanı gelmedi. Ama resmi posta ile gönderiliyor. Bunlar doğru değil, şık değil."
Seçimler öncesi hakim ve savcı maaşlarına zam yapılacağının açıklandığının hatırlatılması üzerine İbrahim Okur, bunun güzel bir karar olduğunu, hakim ve savcıların özlük haklarının da düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Okur, yasa çıkarılmasının HSYK seçimden sonraya bırakılmasının manidar olduğunu ifade ederken, "Umarım seçimin sonucu ne olursa olsun, zam yapılır" diye konuştu.
HSYK 1’inci Daire Başkanı İbrahim Okur, HSYK tarafından Bolu Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e soruşturmaya izin vermesine de değinirken şunları söyledi: "Dünkü toplantıda 4 arkadaşımızın ’soruşturmaya izin verilsin’ oyu ile soruşturma izni verildi. Elbette insanların ifade özgürlüğü var. İfade özgürlüğüne saygı duyarız herkes tweet atabilir, ifadelerini söyleyebilir ama bunun hakaret ve tehdite varmaması gerekir. Zekeriya Öz’ün tweetleri’nde biraz dilinin ağır olduğu düşüncesiyle arkadaşlarımız böyle bir sonuca vardı. Soruşturmanın sonucunda bunun suç olup olmadığı değerlendirilerek ve bir karar verilecektir."
Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, HSYK seçimleri ile ilgili değerlendirmede bulunarak, seçim takvimi içerisinde ziyaret ettikleri adliyelerde, Adalet Bakanlığı bürokratları ile karşılaştıklarını söyledi. Hükümetin her türlü kamu kaynaklarını, seçimlere giren belli adaylara açtığını ve kullandırttığını gördüklerini söyleyen Eminağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Serbest ve eşit olmayan şartlarda yürütülen bir seçim ortamı var. Avrupa Yargıçlar Birliği de geldiğinde aynı söylemleri ifade etti. Şunu net olarak söylememizde bir sakınca yok. HSYK Türkiye’de kurulduktan sonra, yapısı hep baskıcı yönetimler geri götürüldü.
Ve en son hiç bir dönemde, 3’üncü dünya ülkesinde bile karşılaşılmayan 2014’teki bir yasa değişimi, tekme tokatla, uçan tekme ile burun kırarak, yasa değişikliği ile hükümet HSYK’nın önemli görevlerini kendisinde topladı. Bunlar Anayasa Mahkemesi ile iptal edilince, şimdi kaybettiği o görevleri bu seçim ortamını etkileyerek, bu seçimlerden kendi etkisi altında kalacak adayları HSYK’ya taşıyarak, o yapıyı bu HSYK’da sürdürme amacını taşıyor. Biz HSYK’nın yargıya güvence olmasını istiyoruz. Bütün siyasi iktidarlar, Türkiye’de aynı tabloyu yaşatıyor. Yargıya güvence olan değil, yargıyı yöneten bir HSYK isteniyor. Yargıyı yöneterek de yargı üzerinden demokrasiyi, sosyal yaşamı biçimlendiren bir HSYK’yı yaratma amacı güdüyorlar. Biz gerçekten adaleti yaşatan bir HSYK istiyoruz. HSYK yargıyı yöneten bir organ olmasın. Tam bağımsız olsun, yargıya güvence olsun. Hiçbir siyasi iktidarın etkisi altında kalmasın. Bunun içinde bu mücadeleyi veriyoruz."
Eminağaoğlu, Torba Yasa’nın, yargı bağımsızlığı için var olan bir HSYK’yı olabildiğince yürütmenin vesayeti altına çektiğini, "Kuvvetler ayrılığının söz konusu olduğu bir demokraside 3’ncü kuvvet siyasi iradeyi denetleyen yargıyı, yaptırımsız ve etkisiz kılıyorsunuz. Yargıyı etkisiz bir kuvvet haline getirdiğinizde, yürütmeyi tek güç haline sokuyorsunuz. Yürütmeyi tek güç haline getirdiğiniz zaman bunun adı çağdaş bir demokrasi olamaz" diye konuştu.