İBB İyi Parti Meclis Üyesi Ali Kıdık, Devlet Hava Meydanları ile İBB arasındaki protokolde muğlak maddelerin arkasında ‘paralel bir DHMİ’ yaratma niyetinin olduğunu söylerken, "Türkiye’deki havalimanları, İstanbul Havalimanı’nı işletenlere bağlanmak isteniyor. Devlet Hava Meydanları üzerinde baskı var. Paralel DHMİ yapılmak isteniyor” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İyi Parti Meclis Üyesi Ali Kıdık, İBB ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) arasındaki protokolde olan muğlak maddelerin sebebini RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
Kıdık, Sabiha Gökçen Havalimanı ile ilgili İBB’ye gelen protokolde sorunlu gördüğü maddeleri açıkladı:
“Protokolün içinde manya dediğimiz uçakların iniş kalkışını sağlayıcı bir madde var. Maddenin içinde Devlet Hava Meydanları ile İBB’nin protokolü var. Bu protokolün altıncı ve yedinci maddelerinde sıkıntı olduğunu söyledim. Burada ‘DHMİ tarafından tabela, levha, yol çizgileri gibi yönlendirme görsellerinin peyzaj alanlarının uygulanması yaptırılacaktır’ deniyor. Oysa DHMİ bir Karayolları değil. Bu maddenin Karayolları Genel Müdürlüğü’nün trafik yönetmeliğine uygun yapılması gerekirdi.
Ben hiçbir protokolün süresiz olduğunu görmedim. Protokol bir anlaşma demektir, süreleri vardır. Bu protokolün 7. maddesinin 1. bendinde ‘Bu protokol taraflarca imzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe girecektir. Proje kapsamında işlerin süresi İBB Fen İşleri Daire Başkanlığı’na DHMİ tarafından sunulacak iş programına göre belirlenecektir’ diyor. Bakın bu bile belli değil, iş programı sunulmamış. Burada ‘şu tarihte başlayacak şu iş programına göre şu zaman bitecektir’ şeklinde yazmalı.”
Kıdık, bu maddeler üzerinden edindiği çıkarımları “İstanbul Havalimanı yapıldı. Aynı tarihlerde de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nın ikinci pistinin ihalesi yapıldı. İstanbul Havalimanı devasa bir yapı, buranın kazısı süresince İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nın pistinin yapılması gerekiyordu. Mesele aslında İstanbul Havalimanı’nın verilen taahhütlerinin yerine getirilebilmesi için diğer bütün havalimanlarının çalışmaması lazım. Sabiha Gökçen Havalimanı’na inecek uçağın İstanbul Havalimanı’na inmesi lazım. Niye? Orada bir yolcu ve uçak garantisi var. Yapılan yatırımların finansmanının çıkması lazım çünkü kredilerle alınmış” diye aktardı.
Sabiha Gökçen pist ihalesinin önce Makyol’a verildiğini söyleyen Kıdık, daha sonradan ihaleye başka müteahhitlerin dahil edildiğini “İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na yapılan ikinci pistin ihalesi bu konularda uzman Makyol firmasına verilmiştir. Bu şirket gerçekten havalimanı pistleri ve havalimanı terminalleri yapmakta ehildir. Tereddütsüz söyleyebilirim. Eğer Makyol’a kalmış olsaydı burası şu ana kadar beş defa açılmıştı. Fakat İstanbul Havalimanı yapıldıktan sonra işleticisi beş müteahhit, Makyol’un aldığı ihalenin içine sonradan dahil edildi ve bunlarla yapacaksın denildi. Bunlar kim? Cengiz, Kolin ve Kalyon var. Bu ne demektir? ‘Biz burayı istediğimiz zaman açarız’ demektir” ifadesini kullandı.
DHMİ’nin baskı altında olduğunu belirten Kıdık, İstanbul Havalimanı’nı işletenlere bağlı paralel bir DHMİ yapılmak istendiğini ifade ederek “Bu protokolün muğlak olması kesin ifadelerle yazılmış olmamasını ben şuna bağlıyorum. Kanımca süre ucu açık olduğu için DHMİ’de bunun içinde diyorum. Zira DHMİ’ye de baskı var. Malum güçlü iş adamlarımız ve müteahhitlerimiz tarafından yoğun bir baskı olduğunu biliyorum. Aslında mesele şu, Türkiye’deki bütün havalimanları İstanbul Havalimanı’nı işletenlere bağlanmak isteniyor. Şu anda Devlet Hava Meydanları üzerinde yoğun bir baskı var. Sabiha Gökçen’i siz devralın oradan ihale yapın biz devralalım. Sonra Antalya, Bodrum, İzmir, Ankara gelecek. Böyle bir çalışma var. Yeni bir Devlet Hava Meydanları yaratılmak isteniyor. Paralel DHMİ yapılmak isteniyor” görüşünü savundu.