Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) adına İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün katılarak proje ile ilgili olumsuz rapor sundu.
"Sazlıdere ve Terkos yok olacak"
İBB'nin İDK toplantısında sunduğu olumsuz kurum görüşünde çarpıcı detaylar yer aldı. İBB tarafından verilen raporda Kanal İstanbul Projesi'nin, Sazlıdere ve Terkos havzalarının içinden geçtiği için ekolojik kaynakları olumsuz etkileyeceği, proje alanı içinde kalan mutlak tarım arazilerinin proje sonrasında tarım amaçlı kullanılamayacağı vurgulandı. Sazlıbosna ve Terkos havzalarının yok olacağı, yer altı sularının ve Terkos Gölü'nün tuzlanması riski taşıdığı belirtilerek bu yönüyle de bölgenin su varlığı için tehdit oluşturacağına dikkat çekildi.
Projede kanal kazısı sonucu ortaya çıkacak hafriyatın, Karadeniz kıyılarında oluşturulacak dolgu alanları ile bertaraf edilmesinin planlandığı aktarılarak bu durumun coğrafyada geri dönülemez değişikliklere neden olacağı vurgulandı.
Kanal İstanbul Proje güzergahı ve etrafı boyunca; Sazlıbosna Gölü havzasının kuzeyindeki İstanbul'un kırılgan coğrafyasında yaşamsal destek sistemlerini oluşturan su havzaları, tarım alanları, orman gibi doğal kaynakların ekolojik sürdürülebilirliğini sağlamakta yetersiz kalacağına dikkat çekildi.
Kanal İstanbul Projesi ve çevresinde oluşacak yapılaşma alanlarının çok kısa zamanda sıcaklık, nemlilik, buharlaşma ve rüzgar rejimlerini değiştirerek birer kentsel ısı adasına dönüşeceğinin altı çizilerek “Bu alanlar iklim değişikliği açısından olumsuz sonuçlar üretecektir” denildi.
İstanbul'un bu bölgede sahip olduğu ormanların, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının, çayır ve meraların, kıyı kumullarının, endemik türlerin projenin inşaatı sırasında ve sonrasında mevcut imar planlarına aykırı yeni oluşacak gelişme alanlarından dolayı yok olma aşamasına geleceğine dikkat çekildi.
Kanal İstanbul projesinin her ölçekteki mevcut imar planlarına aykırı olduğu, herhangi bilimsel analiz çalışmaları sonucu üretilmediği vurgulanarak “Kanal İstanbul projesine yönelik ekolojik sürdürülebilirlik, şehircilik ilke ve esasları ile kamu yararı açısından herhangi bir şekilde olumlu bir husustan bahsetmek mümkün görülmemektedir” denildi.
Ankara'daki İDK toplantısına TEMA Vakfı da katılarak itirazını dile getirdi. TEMA Vakfı'ndan yapılan açıklamada Kanal İstanbul Projesi ile 8 milyon nüfuslu, 97 bin 600 hektarlık bir ada oluşturulmasının planlandığı vurgulayarak “Böylesine yoğun nüfuslu ve deprem bölgesinde olan bir alanda yapılması planlanan kanalın olası bir depremde nasıl bir tepki vereceği ÇED raporunda öngörülmüyor” denildi.
Projenin ÇED raporuna göre İstanbul'un temel su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajının da kullanım dışı kalacağı hatırlatılarak İstanbul'un önemli bir su kaynağını kaybedeceği belirtildi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, tamamen karşı olduklarını açıkladığı ve referandum önerisinde bulunduğu Kanal İstanbul projesi için İDK toplantısında Devlet Su İşleri'nin (DSİ) de olumsuz rapor sunduğunu açıklamıştı.
İmamoğlu, özellikte inşaat sırasında çıkacak yaklaşık 1.5 milyar metreküplük hafriyata dikkat çekerek “1.5 milyar metreküp hafriyat ne demek? Esenler, Bağcılar, Güngören'in 30-35 metre yukarıya doğru havalanması demek. Bu şehre ihanet ettirmeyeceğiz” demişti.
2011 yılından beri gündemde olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “çılgın projesi” Kanal İstanbul, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından projelendirildi.
Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek yaklaşık 45 km uzunluğunda ve 20.75 metre derinliğinde olan Kanal İstanbul projesinin maliyeti 75 milyar TL olarak hesaplandı.
Kanalın yapımı ile birlikte Küçükçekmece Gölü'nü Marmara Denizi'nden ayıran köprü durumundaki kara parçası yaklaşık bir kilometre açılacak. 7 yılda tamamlanması planlanan kanal için 4 yıl boyunca kazı yapılacak ve 1 milyar 155 milyon 668 bin metreküp hafriyat çıkacak.