İçişleri Bakanlığının İstanbul Büyükşehir Belediyesi personeline başlattığı özel teftişin yankıları sürerken kamuoyunda “Amaç İBB’ye kayyum atamak mı?”, “Neden bugünlerde yapıldı?”, “Ekrem İmamoğlu zarar görür mü?” gibi sorular soruluyor. Gazeteci ve akademisyenler bu konular ile ilgili görüşlerini DW Türkçe ile paylaştı.
Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan böyle bir teftişin arkasında kayyum hedefinin olduğunu düşünmediğini söyledi. Ocaktan, “Bu olay ortaya çıktığı zaman iktidara destek veren gazetelerde ‘terör’ manşetleri atılırken bugünkü gazetelere baktığınızda küçücük haberler görüyorsunuz” tespitini paylaşarak iktidarın bu konuda geri adım attığını savundu.
Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi de bugünkü köşesinde, “Ankara’da yaptığım temaslarda bu operasyonun hedefinin Ekrem İmamoğlu’nu görevden almak ya da yerine kayyum atamak gibi bir hedef olduğuna dair bir sonuca ulaşmadım” ifadelerini kullandı.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve soL gazetesi yazarı Fatih Yaşlı, yaşananların arkasında kayyum ya da başka bir ajandanın olduğunu söylemek için henüz erken olduğunu söyledi. Ancak yaşanan bu gelişmenin zamanlamasının önemli olduğunu savundu:
“Erdoğan 20 Aralık’ta yaptığı konuşma ve ona paralel döviz kurlarının aşağı çekilmesiyle birlikte kendisine 3-5 aylık yeni bir hamle alanı açtı. Görece olarak kendisini rahatlattı. Ekonomiyi yeniden düzeltebileceğine dair sinyaller verdi. Psikolojik üstünlüğü kısmen de olsa yeniden ele geçirdi. Dolayısıyla tüm bu mesele AKP’nin yeni döneme dair, seçim konjonktürüne dair topyekûn bir saldırı stratejisinin parçası olabilir”
TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve daktilo1984 yazarı Burak Bilgehan Özpek de Fatih Yaşlı ile benzer görüşte. Özpek, doların lira karşısında değer kaybetmesinin arka planının "128 milyar doları yakmaktan farksız olduğunu" savunsa da, halkın neticeyi olumlu karşıladığını kaydetti. Özpek, “En moralli oldukları zamanda, önlerinde kimsenin duramayacağını düşündükleri zamanda Ekrem İmamoğlu’nu hedef almaları şaşırtıcı değil” diye konuştu.
Peki bu gelişmeler Ekrem İmamoğlu’nu nasıl etkiler? Fatih Yaşlı mevcut tabloda İmamoğlu’nun popülaritesinin arttığını öne sürdü ancak bir şerh de düştü:
“İktidar yeniden seçilmek adına bu hamleleri yaptıysa meselenin burada kalmaması beklenir. Önümüzdeki süreçte genel bir stratejinin parçası olarak daha büyük baskı politikalarıyla karşı karşıya kalabiliriz. Örneğin bir sabah uyandığımızda yüzlerce İBB çalışanına yönelik bir terör operasyonuyla karşı karşıya kalabiliriz.”
Burak Bilgehan Özpek ise bu teftişle İmamoğlu’nun farklı bir pozisyona çekilebileceğini savundu:
“Buradaki amaç Ekrem İmamoğlu’nu istifa ederek cumhurbaşkanlığı adaylığına zorlamak, dolayısıyla İBB’nin AK Parti’ye geçmesi olabilir. Ve aday olan Ekrem İmamoğlu’nun da Tayyip Erdoğan tarafından mağlup edileceğine olan inanç olabilir”
İktidarın bu tarz kutuplaşma politikalarıyla daha önce İBB seçimlerini iki kez kaybettiğini ifade eden Mehmet Ocaktan ise bu adımların İmamoğlu’ndan ziyade AKP’ye zarar vereceğini öne sürdü.
İçişleri Bakanlığı 26 Aralık’ta İBB’de çalışan 557 kişinin terör örgütleriyle irtibatlı/iltisaklı olduğuna yönelik ihbar, şikayet ve tespitlerin olduğunu duyurmuştu. Bakan Süleyman Soylu ertesi gün, “Bizim kimsenin belediyesiyle işimiz yok, bizim terörle mücadeleyle işimiz var” demişti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Bakanlığa usul ve içerik yönünden sert eleştirilerde bulunmuştu.
Batu Bozkürk
© Deutsche Welle Türkçe