Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında ülke genelinde sokağa çıkma yasağı uygulanmamasına ilişkin "Bunun ekonomiye maliyeti çok daha ağır olurdu. Bunun toplumsal hayata, insan psikolojisine de maliyeti farklı şekillerde olurdu. İnsanlar bazen iyi niyetle ama maalesef altında bilimsel veriler olmadan bu tür önerilerde bulunabiliyorlar" dedi.
NTV canlı yayınında soruları yanıtlayan Kalın, Türkiye'nin Koronavirüs'le mücadelesine ilişkin konuştu. Kalın, Bilim Kurulu'nun bazı tavsiyelerine uyulmadığı iddialarına dair "Bazen kurulun çalışmalarıyla siyasi irade arasında görüş ayrılığı oluyor veya kurulun tavsiyelerin yerine getirilmediği gibi spekülatif haberlerin çıktığını görüyoruz. Böyle bir şey söz konusu değil" derken, "Bilim Kurulu işin tamamen tıbbi, bilimsel tarafına bakarak tavsiyelerde bulunur. Ekonomi paketi le ilgili görüş beyan etmesi zaten beklenemez. Kendi alanıyla ilgili yaptığı tavsiyeler bugüne kadar kural haline gelmiştir, uygulama haline gelmiştir" ifadesini kullandı.
Yeni infaz düzenlemesine ilişkin de görüşlerini aktaran Kalın, talebin toplumun her kesiminden geldiğini söylerken "Af yasası değil, bir infaz düzenlemesi yapıldı. Bu talepler toplumun her kesiminden geliyor. CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürme hakkı var" şeklinde konuştu.
Ücretsiz maske dağıtımında sorunlar yaşandığını kabul eden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, "Bunu düzeltmek lazım. Yaşanan sorunları çözmek için çalışmalarımız sürüyor. Vatandaşlarımız müsterih olsunlar, kolay değil 82 milyon vatandaşımıza bu maskeleri ulaştırmak" dedi.
TIKLAYIN - Tablo ve grafiklerle Türkiye'nin tüm Koronavirüs verileri
Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Biz de herkes gibi öncelikle Sağlık Bakanlığımızın açıkladığı kurallara titizlikle uyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da tedbirlere titizlikle uyuyor, hatta bize örnek oluyor.
Sayın Cumhurbaşkanı bir devletin başkanı nasıl korunması gerekiyorsa öyle korunuyor. Vatandaşımız da Cumhurbaşkanımızı özlüyor, onun için de kolay değil.
Üç haftadır biz buradayız, dışarı çıkmıyoruz. Dışarıdan konuk almıyoruz. Programları buradan yürütüyoruz. Ama tabii kural herkes için geçerli. Devlet başkanından memuruna, polisinden evinde oturan insanına.
Biz hepimiz kurallara istisnasız şekilde uyuyoruz. Bir ayrım yok, herkes bu kurallara uymak zorunda.
Diğer ülkelerdeki duruma göz attığınızda, bu krizin merkezi Çin'di daha sonra İran'a kaydı. Dünya Sağlık Örgütü de İran'dan diğer ülkelere yayılırken bunun pandemi olduğunu ilan etti. Son bir bir buçuk aydır salgının merkezi Avrupa'ya kaydı. Buna bir üçüncü ayak daha eklendi; ABD.
Türkiye bu krize en erken cevap veren, tedbir alan ülkelerden birisi olduğu için göreceli olarak avantajlı bir konumdayız.
Doğru, vaka sayımızda artışlar var. Bugün 70 bini aştık ama günlük test sayımız da 40 bini aştı. Bu Türkiye açısından iyi bir sayı. Diğer ülkelerin bu konuda sergilediği performansa, virüsün yayılma hızına baktığınızda hamdolsun biz daha iyi bir durumdayız.
Aynı şekilde can kaybı oranlarında da yüzde 2'lerin altındayız, bu da sevindirici bir şey. Tabii her can kaybı bizim için çok büyük acıdır ama Allah korusun bu sayılar çok daha yükseklerde olabilirdi. Bir diğer önemli konu da 15-16 yıldır sağlık altyapısına yapılan yatırımların ne kadar doğru yatırımlar olduğunu gördük.
Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle sağlıkla ilgili yaptığı yatırımlar adeta yıllardır bizi bu salgına karşı hazırlıyormuş.
Şu anda bir şey söylemek için erken. Biz de tabii ki bunu Bilim Kurulu'na Sağlık Bakanlığı'na bilim insanlarına soruyoruz. Erken ya da eksik bilgilerle birtakım tarihler telaffuz etmek büyük hata olur Şu anda bunu söyleyebilecek durumda değiliz. Ne zaman biteceği tamamen mücadelenin başarısına, seyrin nasıl devam edeceğine bağlı. Dolayısıyla size, bana, herkese bağlı. Bu ancak ve ancak kontrol altına alınıp insanlar dünya çapında bağışıklık kazandığı ve aşı bulunduğunda tam anlamıyla kontrol altına alınmıştır denebilecek.
Her bir ülke kendi özgün şartlarında bu kararları almak durumunda. Türkiye için de salgının seyrine, alınan tedbirlerin başarısına bağlı olarak bir öngörüde bulunmak mümkün. Bunun dışında tüm tarihler spekülasyon olmanın ötesine geçmez.
Bilim Kurulu bu süreçte ihdas edilmiş en önemli kurumlardan bir tanesi. Bu kurul çok zamanlı bir şekilde kuruldu. Gayet de iyi çalışmaya devam ediyor. Onların tavsiyeleri doğrultusunda bu tedbirler alınıyor, uygulanıyor.
Bu manada kurulun tüm üyelerinin üzerinde büyük bir sorumluluk var, yük var. Ama mesele sadece onların tavsiyeleriyle kalmıyor. Cumhurbaşkanımız bu tavsiyeleri bütün bunları bilimsel verilerin ışığında olması gereken neyse yapılması şeklinde talimatlandırıyor. Bugüne kadar hamdolsun gayet uyumlu bir çalışma yapıldı.
Bazen kurulun çalışmalarıyla siyasi irade arasında görüş ayrılığı oluyor veya kurulun tavsiyelerin yerine getirilmediği gibi spekülatif haberlerin çıktığını görüyoruz. Böyle bir şey söz konusu değil.
Bu dönemde, bu tür doğal afetlerle, musibetlerle mücadelenin en önemli ayaklarından birisi uyum içerisinde, eşgüdüm içerisinde aynı zamanda birlik beraberlik içerisinde hareket etmektir.
Bugüne kadar gelen bütün tavsiyeler değerlendirildi ve hayat geçirildi. Bilim Kurulu işin tamamen tıbbi, bilimsel tarafına bakarak tavsiyelerde bulunur. Ekonomi paketi le ilgili görüş beyan etmesi zaten beklenemez. Kendi alanıyla ilgili yaptığı tavsiyeler bugüne kadar kural haline gelmiştir, uygulama haline gelmiştir. Bu anlamda son derece uyumlu bir çalışmanın olduğunu ifade etmeliyim.
Her bir ülkenin farklı uygulamaları var. Bazen şehirler arasında bile farklılık olabiliyor. Biz de bunu yaptık. Bu tamamen süreçle ilgili, vaka sayısıyla, yayılmanın dozuyla ilgili olarak değerlendirmeniz gereken konular.
Bir sorunu çözeyim derken başka bir sorunu büyütme riskiniz de vardır. Dolayısıyla hiç kimsenin mağdur olmayacağı bire optimal yöntem bulunmak suretiyle bu süreç yönetiliyor
Sürecin tamamına baktığınız zaman, vatandaşlarımızın da bu tedbirleri sahiplenmesi suretiyle şu ana kadar iyi bir süreç yönettiğimizi söyleyebiliriz. Bu başarı hepimizin.
(Ülke genelinde sokağa çıkma yasağı) Bunun ekonomiye maliyeti çok daha ağır olurdu. Bunun toplumsal hayata, insan psikolojisine de maliyeti farklı şekillerde olurdu. İnsanlar bazen iyi niyetle ama maalesef altında bilimsel veriler olmadan bu tür önerilerde bulunabiliyorlar.
Bunlar gerçekten bir devlet aklıyla, ciddiyetle ele alınması gereken konular. O yüzden Bilim Kurulu var. Herkes gibi bizim de önceliğimiz salgının önlenmesi, can kaybının minimize edilmesi. Bunları birinci gündem maddesi yaptığımız bir dönemde ekonomi konuşmak bazılarına yanlış, ilgisiz ya da biraz gayri insani gelebilir. Ama gerçek şu ki bu hayatın da bir şekilde devam etmesi lazım.
2020 tam bir daralma yılı olacak, 2021 içinde belki bir normalleşme göreceğiz. Bu ekosistemin dönmesi, ekonomik verilerin normale dönmesi zaman alacak. Bunu da dikkate almak durumundayız.
Birçok şey değişmek zorunda. Tarihin hızı artacak bu süreçte. Şu anda bile iki iki buçuk ay içinde, belki 20, 40, 50 yıl içinde yaşayacağımız değişimleri yaşadık.
Öngörülemezliğin giderek hakim olduğu bir dünya var karşımızda. Aşırı üretip aşırı tükettiğimiz bir çağda bazı şeyleri gözden geçirmek zorunda kalacağız.
Uluslararası, çok taraflı, çok milletli kurum ve kuruluşlar bu tür kriz anlarında çözüm üretemiyorlarsa ne için varlar? Dolayısıyla burada siyasi meşruiyet sorunu da ortaya çıkıyor. Bunlar sorgulanacak ve şu anda zaten başladı.
Bir ay iki ay sonra bu kurum ve kuruluşlar salgın karşısında büyük oranda başarısızlığa uğradığı neticesine varacak insanlar ve daha çok şey talep edecekler bu kurumlardan. Cumhurbaşkanımız boşuna demiyor "Dünya 5'ten büyüktür" diye.
AB'nin gerçek bir birlik olup olmadığı tartışmaya açılacak. Yepyeni bir düşüncenin ortaya çıkması gerekecek.
Dağıtımda bazı aksaklıkların olduğu doğru, bunu düzeltmek lazım. Yaşanan sorunları çözmek için çalışmalarımız sürüyor. Vatandaşlarımız müsterih olsunlar, kolay değil 82 milyon vatandaşımıza bu maskeleri ulaştırmak. Üretim konusunda bir sıkıntımız yok.
Af yasası değil, bir infaz düzenlemesi yapıldı. Bu talepler toplumun her kesiminden geliyor. CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürme hakkı var."