'İç Güvenlik Paketi onaylanırsa, toplantı ve gösteri yürüyüşü tedavülden kalkacak'

'İç Güvenlik Paketi onaylanırsa, toplantı ve gösteri yürüyüşü tedavülden kalkacak'

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, İç Güvenlik Paketi’nin yasalaşması halinde toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılamayacağını dile getirdi. 

Altıparmak, Bianet’te yayımladığı yazı ile bu yasanın nasıl bir buhrana yol açacağının altını çizdi, neden böyle olacağını da dipnotlarda açıkladı.

'İktidar, muhalefetin örgütlenebildiği iki alana müdahale ediyor'

 

T24’e konuşan Altıparmak, “Türkiye’de toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı bu yasa çıktıktan sonra tamamen tedavülden kalkıyor,” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: 

“Muhalefetin örgütlenebildiği, kontrol edilemediği iki alan var. Biri toplantı ve gösteri yürüyüşleri, ikincisi de İnternet. Dikkat ederseniz takıntılı bir şekilde oraya müdahale ediyor hükümet bir zamandır. Bir düzenleme, bir düzenleme, bir düzenleme daha. 

Yrd. Doç. Dr. Kerem AltıparmakBu iki alanı boğuncaya kadar devam edecek gibi bu müdahale dizisi. Hükümetin ısrarlı Cemaat, paralel yapı mücadelesini bir yana bırakırsanız, Gezi’den beri kamu düzenine ilişkin en büyük derdinin bu iki alanda olduğunu görebilirsiniz. Devamlı İnternet ve toplanmayı kontrol altına almaya çalışan bir eğilim var.”

 

'2014-2015 insan hakları ve demokraside büyük kırılma olarak hatırlanacak'

 

Altıparmak’ın konu üzerine diğer saptaması da şu oldu:  “AİHM,Türkiye hakkında ilk kararı yirmi yıl önce verdi. 1995-2015 arasında verilen çok sayıda karar, yavaş ve kademeli olarak bir sürü hakta iyileşme sağladı. Bu tasarı bu 20 yıllık dönemdeki kazanımların bir çoğunu ortadan kaldıran dev bir adım. Yargı bağımsızlığına, ifade özgürlüğüne ilişkin düzenlemeler, MİT’e getirilen dokunulmazlık gibi cezasızlık düzenlemeleri ile birlikte düşündüğümüzde 2014-2015 insan hakları ve demokraside büyük kırılma dönemi olarak hatırlanacak.

Bu durumun en güçlü sembolü de muhtemelen bu yasa olacak. Dikkat edilirse, biraz önce söylediğimle bunun da bağlantısı var. Türkiye’nin AİHM önünde sorunlu mahkumiyetlerini üç gruba ayırmak mümkün; birinci grup yaşam hakkı-vücut bütünlüğüne müdahale, ikinci grup düşünce ve ifade özgürlüğüne müdahale ve üçüncüsü toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne müdahale. Son dönem yapılan düzenlemeler de en çok bu alanları hedef alıyor. Son tasarı ise birinci ve üçüncü grupta çok büyük bir kırılmayı ifade ediyor. ”

Son olarak, “Bu süreç, şüphesiz düz bir süreç olarak görülemez. Biraz mehter misali. Ama ben son bir yılda yapılanları artık mehter yürüyüşünün geriye olan tek adımı olarak görmüyorum, burada artık koşarak bir geri gidiş var, demokratik hukuk devletini terk söz konusu” diyen Altıparmak, durumun yeterli düzeyde fark edilmemesinin, tasarının vehametinin yeterince vurgulanmamasının üzücü olduğunu ifade etti.