İç güvenlik yasa tasarısında polise öldürme yetkisi veriliyor

İç güvenlik yasa tasarısında polise öldürme yetkisi veriliyor

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, iktidarın TBMM'den geçirmek istediği İç İşyeri Alt Komisyonu'ndan geçen 'iç güvenlik' yasa tasarına muhalefet şerhi koydu. Yasa ile polisin yetkilerinin artırılması ile ters orantılı olarak vatandaşın düşünce ve düşünceyi ifade hürriyetini kullanma hakkının sınırlandırılmasının amaçlandığını söyleyen Tan, "Tasarı; polise öldürme yetkisini vermektedir. Tasarı, polisin attığı her kurşunu baştan itibaren cezasız bırakacak hükümler içermekte bu yönüyle de polis cinayetlerinin yasal hale getirmenin alt yapısını oluşturmaktadır" dedi. HDP'nin, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, kamuoyunda bilinen adı ile “İç Güvenlik Yasası” olarak bilinen düzenmeye koyduğu şerh şöyle: 

 

'Polisin attığı her kurşun cezasız bırakılacak'

 

"Sadece son dönem Ethem Sarısülük’ün katiline sembolik bir ceza verilerek toplumsal muhalefet bir parça olsun susturulmaya çalışılmıştır. Kaldı ki Ethem Sarısülük’in yargılaması sırasında yaşanan hukuksuzlukları, Ethem’in katili yerine aileye ceza vermek niyetiyle hareket eden yargıyı tekrar hatırlamakta da fayda var. Tasarı, polisin attığı her kurşunu baştan itibaren cezasız bırakacak hükümler içermekte bu yönüyle de polis cinayetlerinin yasal hale getirmenin alt yapısını oluşturmaktadır. 

 

Savcılık ve mahkeme şartı olmadan arama

 

Tasarı, polise kişilerin üstleri ve araçların aranmasında daha geniş yetkiler tanımaktadır. Polis bundan böyle kaymakam/vali tarafından görevlendirilecek kolluk amirinin yazılı, acele hallerde ise sözlü emri ile kişinin el ile kontrol haricinde de üstünü ve aracını detaylı bir şekilde arayabilecek. Yani mevcut düzenlemede yer alan “kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez” ibaresi genişletilmekte ve polise bu konuda geniş yetki tanınmaktadır. Polisin arama yetkisini kullanırken var olan savcılık ve mahkeme izin şartı da kaldırılarak yetkileri baypas ediliyor.

 

'Savcı ve hakimlerin yetkileri polise devrediliyor'

 

Tasarı; polise savcının veya mahkemelerin yetkisini kullanacak şekilde müşteki, mağdur veya tanık ifadelerini kişilerin ikamet ettiği yerde alma yetkisi vermektedir. Kolluk güçlerinin temel görevi, sadece tehlikeyi önlemektir. Suç işlendikten sonraki görevler adli niteliktedir ve ceza yargılaması alanına girer. Ancak tasarının yasalaşması halinde polis bir suç işlendikten sonra suçtan zarar görenleri, tanıkları veya mağdurları gidip işyerlerinde veya evlerinde dinleyebilecektir. Bu düzenleme ile açıkça savcı ve hâkimlerin yetkileri polise devredilmektedir. Bu hüküm, yaygın ve önemli eleştiri konularından biri olan polisin suç ve delil yaratma/uydurma yakınmalarını daha artıracak bir düzenlemedir. Hukuk Devleti yerine Polis Devleti’nin inşası niteliğindeki düzenlemelerden birisi de budur. 

 

'Polise öldürme yetkisi veriliyor'

 

Tasarı; polise öldürme yetkisini vermektedir. Polise; Molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı vb. silahlarla açık veya kapalı alanlara yapılan saldırı veya saldırı teşebbüsünde bulunanlara karşı polisin saldırıyı etkisiz kılmak amacı ile ve etkisiz kılacak ölçüde silah kullanma yetkisi tanınmaktadır. Madde yazılış tarzı itibariyle çok esnek olup, polis öldürdüğü kişilerin silah kullanmaya teşebbüs ettiğini ya da kaçmaya çalıştığını kendisi iddia edecek (polis arkadaşları bu yönde tutanaklar tutacak) ve kendisini o doğrultuda savunacaktır. Madde, AİHM içtihatları ve konu ile ilgili uluslararası belgelerde öngörülen “ ölümcül gücün, ancak yaşamı korumak için son çare olarak kullanılabileceği” kriteri, uluslararası ilgili kurumların tüm uyarılarına rağmen, bu düzenlemede de görmezlikten gelinmiştir.

 

48 saate kadar önleyici gözaltı

 

Tasarı valiye yargının görevi olan gözaltına alma yetkisini vermektedir. TCK’nin “GÖZALTI”nı düzenleyen 91 inci maddesine eklenen fıkralar ve İl İdaresi Kanunu’nun 11 inci ve 66’ıncı maddesinde yapılan değişikliklerle; mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirlerine, 24 saate kadar, toplumsal olaylarda ise 48 saate kadar gözaltı yetkisi verilmektedir. Önleyici gözaltı düzenlemesi vatandaşların bizzat idari bir birim olan kolluk tarafından suçlu kabul edilerek getirilmiş bir düzenlemedir. Bu durum hukuk devleti ilkesine, masumiyet karinesine açıkça aykırıdır.

 

Vali ve kaymakamlara yargı yetkisi

 

Bu öneriyle Hükümet tarafından atanan Vali ve Kaymakamlara doğrudan yargı yetkisi verilmektedir. Tasarıya göre Vali; gerekli gördüğü hallerde kolluk amirine ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acil tedbirleri alınması için doğrudan emir verebilecek. Valilik kolluk amirine gözaltına alma yetkisi verecek, kolluk amiri de savcılığa veya hâkimliğe bildirmeden 48 saate kadar gözaltı işlemi yapabilecek. Doğrudan siyasi iktidara yargı yetkisi verilerek yargıya yapılan müdahalenin yasal zemini de oluşturulmaktadır.

 

Düşünce ve ifade özgürlüğü kullananlara tutuklama

 

Tasarı düşünce ve ifade özgürlüğünü kullananların otomatik olarak tutuklanacağını düzenlemektedir. Tasarı ile toplantı ve gösteri hakkının kullanımı ve propaganda fiilleri otomatik tutuklama olarak bilinen katalog suç maddesine alınmaktadır. Düşünce ve ifade özgürlüğü tutuklama sebebi sayılmaktadır. Bu durumda herhangi bir konuşma yapan mitinge katılan ya da herhangi bir konuda düşüncelerini kaleme alanlar, hakkında açılan soruşturma neticesinde tutuklanabileceklerdir. En asgari demokrasi kuralları ile bağdaşmayan bu durum sonucu büyük hak ihlallerinin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Demokratik siyaset kanallarının açılması, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması milyonlarca vatandaşın talebi iken, tam aksine, oldukça sınırlı olan hak ve özgürlükler de budanmaktadır."