İçişleri Bakanı Soylu Amerika'yı suçladı: FETÖ, PKK ve DEAŞ'in kaynağı bu topraklar değil, Avrupa'nın üzerinden Türkiye'ye göndermekte

İçişleri Bakanı Soylu Amerika'yı suçladı: FETÖ, PKK ve DEAŞ'in kaynağı bu topraklar değil, Avrupa'nın üzerinden Türkiye'ye göndermekte

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘FETÖ’, PKK ve terör örgütü IŞİD’e ilişkin, "Üçünün kaynağı da mahreci de desteği de bu topraklar değildir. Amerika pişirmektedir. Avrupa'nın üzerinden de Türkiye'ye bunu göndermektedir. Bu kadar açık ve net. DEAŞ da aynıdır, FETÖ de aynıdır, PKK da aynıdır." dedi.

İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul Esenyurt'ta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Dernekleri ile Buluşma Programı'na katıldı. Bakan Soylu burada yaptığı konuşmada,  21. yüzyılın ilk 10 yılında Türkiye'de her alanda büyük adımlar atıldığını söyledi.  Soylu, eskiden doğu ve güneydoğuda hüzün yaşandığını, üretim yapılmadığını anlattı. Soylu, bölgede işletilmeyen kömür ocakları ve maden yataklarının yeniden işletmeye açıldığını, Yüksekova'ya yakın zamanda büyük bir organize sanayi sitesi kuracaklarını söyledi.

Bakan Soylu, bölgenin her tarafında sanayiden ticarete, tarımdan turizme kadar büyük bir canlılık yaşandığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğiyle doğu ile batı arasındaki farkın kalktığını, doğunun makus talihini yendiğini dile getirdi.

Doğu ve güneydoğunun büyük bir medeniyet ve Müslümanlığın otağı olduğunu ifade eden Soylu, şöyle konuştu:

"Ama öyle bir dönem içerisine girildi ki 2-3 tane işle karşı karşıya kaldık. Bunlardan bir tanesi FETÖ'dür. Müslümanlığı istismar etmek ve başkalaştırmak için bir hedef ortaya koymuştur. İkincisi PKK'dır, sadece terör değildir, aynı zamanda inancımıza ve kültürümüze yönelik işlenmiş bir terördür. Bizi kendi değerlerimizden, inancımızdan, birikimimizden ayırmak için ortaya konulmuştur. Üçüncüsü de DEAŞ'tır. Üçünün kaynağı da mahreci de desteği de bu topraklar değildir. Amerika pişirmektedir. Avrupa'nın üzerinden de Türkiye'ye bunu göndermektedir. Bu kadar açık ve net. DEAŞ da aynıdır, FETÖ de aynıdır, PKK da aynıdır. Medeniyet birikimimize saldırı gerçekleştirmek için FETÖ'yü de PKK'yı da DEAŞ'ı da aynı şekilde bizim birliğimizin üzerine salmaya çalıştılar."

"Bütün saldırılar, bizim daha hızlı yükselmememizi temin etmek içindir"

Türkiye'nin 2010 yılından itibaren Gezi olayları, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesi, 6-7 Ekim olayları, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi ile ekonomik saldırılar yaşadığını ancak hepsinin altından kalktığını belirten Soylu, "Hemen altımızda 2 ülke var. Biri Suriye, biri Irak. En son Irak parlamentosunda olanları hep beraber yaşıyor ve görüyoruz. Nasıl Amerikan parlamentosu işgal edilmişse aynı şekilde Irak'ta da bu iç istikrarın olmaması teminine yönelik Batı tarafından ciddi bir vuruş vardır. Oysa Bağdat biziz, biz Bağdat'ız. Şam biziz, biz Şam'ız. Bunların hiçbirisinden herhangi bir farkımız yoktur. Biz tarif edilirken büyük bir coğrafya olarak tarif edeceğiz. Sadece 780 bin kilometrekarenin içerisindeki bir ülke olarak tarif edilmeyiz, edilemeyiz." ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye'de ve etrafındaki coğrafyada terörle mücadelede güzel sonuçlar alındığını, alınmaya da devam edildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Çünkü Irak'ın, Bağdat'ın, Suriye'nin, Şam'ın huzuru olmadan, Yemen'in, Lübnan'ın, Libya'nın, Orta Doğu'nun, Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın bu yeknesaklığını tamamlamadan elbette ki dünyaya söyleyeceğimiz sözleri söyleyebilme kabiliyetinde olmayabiliriz. 2010 yılından itibaren biraz önce bahsettiğim bütün saldırılar, bizim daha hızlı yükselmememizi temin etmek içindir. Biz Batı'yı ilk kez böyle yakaladık. İngiltere'yi görüyorsunuz, istikrarsızlık devam ediyor. Göreceksiniz, Almanya'dan Amerika'ya kadar Avrupa'da ve Batı'da yönlerini tayin edemeyen bir durum söz konusu. Aramızda ciddi bir makas vardı, makasımızı kapatıyoruz. Zorluklarımız yok mu? Bu kadar başından sıkıntı geçen, geçirilmesi için yedi düvelin ayağa kalktığı bir ülkenin sıkıntısı olmaz mı? Elbette olur. Ama altyapımızı tamamladık. Hem de güçlü bir şekilde tamamladık. Şehir hastanelerimizden yollara, havalimanlarımızdan üniversitelerimize kadar... Bunların önemli bir bölümü de son 10 yılda, saldırı anında kaldığımız zaman dilimi içerisinde gerçekleştirildi."

 "Avrupa ve Amerika ihtiyacı olduğu için Türkiye'nin kapısını çaldı"

Türkiye'nin sadece kendisine değil, dünyaya da faydası olduğunu belirten Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın girişimiyle açılan tahıl koridoruna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Biz ayakta kaldığımız için, dünyadaki gıda sıkıntısını çözebilecek tek ülke olarak Türkiye'yi gördükleri için Recep Tayyip Erdoğan'a müracaat ettiler. Eğer biz ayakta kalmasaydık üzerimizden ezer geçerlerdi. Dünya eğer ihtiyacı olmasaydı, Amerika ve Avrupa eğer ihtiyacı olmasaydı Tayyip Erdoğan'ın ve Türkiye'nin kapısını çalmazdı. İhtiyacı olduğu için çaldı. Biz dik durursak, ayakta durursak, kuvvetli olursak başarırız. Bir geçmişiz var, bize büyük bir emanet bıraktı. Bir geleceğimiz var, bizleri çok şey bekliyor. Bir de bugün var, bizim iki şey yapmamızı bekliyor. Kendimizden öncekilerden de sonrakilerden çok çalışmalıyız. Kendimizden öncekilerden ve sonrakilerden çok daha birlik içinde olmalıyız. Böyle bir dönem içerisindeyiz. Bu fırsatı değerlendirebiliriz. Bu, günlük siyasi rekabetlerin içerisinde olduğu bir fırsat değildir. Bu Türkiye'nin fırsatıdır."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dünyanın üretim silsilesini değiştiren bir salgın döneminden geçildiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Çin sarsıldı. Avrupa'nın şimdi enerji krizi var. 'Biz ne yapacağız?' derdi içerisinde bütün Avrupa. Yani koskoca medeniyettiniz, niye tedbirinizi almadınız? Baktığınız zaman yukarıdan aşağıya bize kuleden cüce gibi bakmaya çalışıyorsunuz. Hani tedbirlerinizi alsaydınız ya. Çok büyük bir krizin tam anlamıyla eşiğindeler. Aştılar, aştılar, aşamadılar bütün dünyayı etki alanı altında bırakabilecek bir krize doğru götürecekler. Nefislerinden, vesveselerinden, Doğu'ya, bize olan düşmanlıklarından feragat edebilirlerse bunu aşabilirler. Bütün problemlerini, sorunlarını bize yükleyerek, kendi halklarının refahlarını düşünenler bugün kendileri büyük bir sıkıntı içerisindeler. Ve şu anda karşı karşıya kaldığı durumdan da kurtulabilmek için Cumhurbaşkanımızın, Türkiye'nin kapısını çalmak zorunda kaldılar." (AA)