İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 24 Haziran'daki gidilecek erken seçime ilişkin olarak, ABD'deki seçimlere atıf yaparak, "Hepimiz biliyoruz. Amerika bile seçimi eline yüzüne bulaştırmış bir memlekettir. Başkanları sürekli tartışmalıdır. Oysa bizde pazar seçim yapılır, pazartesi herkes seçimin sonucunu kabul eder ve ülke yoluna devam eder" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Samsun’da düzenlenen Seçim Bölge Güvenlik Toplantısı’na katıldı. Soylu, 24 Haziran’da yapılacak seçimler ile ilgili valilere uyarılarda bulundu. Soylu, hali hazırda 264.526 emniyet personeli, 195.695 jandarma, 50.793 güvenlik korucusu ve 19.993 güvenlik görevlisi ile beraber toplam 531.000 personelin seçim günü görev başında olacağını ve enerji altyapısına dair önem arz eden yerlerin de korunacağını söyledi.
24 Haziran seçimlerinin 16 Nisan 2017'de yapılan referandumla kararlaştırılan yeni bir sistemin ilk seçimi olacağını ifade eden Bakan Soylu, "Dolayısıyla mahiyet itibariyle hem hukuki olarak hem de teknik olarak bir takım yenilikler söz konusudur. Dünyanın da yakından takip ettiği bütün süreçlerin ulusal toplum tarafından yakından izlendiği bir seçim tecrübesini hep birlikte yaşayacağız. Seçim vatandaşın, halkın seçimidir. İçişleri Bakanlığı olarak bizim görevimiz vatandaşımızın ferdin, bireyin özgür iradesini sağlıklı bir şekilde herhangi bir aksiliğe veya güvenlik zafiyetine meydan vermeden sandığa yansıtabileceği ortamı temin edebilmektir. Bu itibarla bilgimiz ve seviyemiz ne seviyede olursa olsun tedbiri elden bırakmamak gerekir bu toplantıları da bunun için gerçekleştiriyoruz. Yıllardan beri bu işleri takip ediyoruz" diye konuştu.
Seçimin kritik bir iş olduğunu belirten Bakan Soylu, “Bir hata, Allah muhafaza seçimin başkaları tarafından vatandaşın hür iradesinin özgür iradesinin sandığa yansıtılmasının başkaları tarafından sabote edilmesine meydan vermemek, işin esasıdır. Millet için en önemli gün seçim günüdür. Bir oyu var ve verdiği bir oyu vatandaşlık görevidir aynı zamanda da ona tanınan en önemli haktır. Bizim görevimiz o hür oyun sandığa gidebilmesini temin edebilecek anlayışı ve gerekli hassasiyeti oluşturmaktır" dedi.
Seçim güvenliğini bakanlık olarak 3 başlıkta ele aldıklarını ifade eden Bakan Soylu şunları söyledi:
“Birincisi kampanya ve propaganda döneminin güvenliği, ikinci kısım seçim günü oy verme güvenliği, üçüncüsü de seçim günü akşamı oy sayımının güvenliğidir. Sonuçların, listelerin, söz konusu bütün evrak ve oy pusulalarının ilgili yerlere sağlıklı bir şekilde seçim hukukuna uygun bir şekilde iletilmesidir. Kampanya döneminde özellikle miting alanlarında, toplanma alanlarında, ki bu ramazan ayında olacak. İftar programlarında özel tedbirlerimiz elbette olacaktır ve bu tedbirler alınırken seçimlerdeki propaganda faaliyetlerine engel olmayacak bir yaklaşım göstermeye özel bir dikkat göstermenizi istirham ediyorum. Yani propaganda kurallar içerisinde herkesin kendini ifade edebileceğiz bir ortamda yapabilmesini temin etmekte esas itibariyle bizim görevimizdir. İnsan için en kıymetli meselelerden birisi kendisini seçecek kişiyi, kendi seçecek iradeyi bir şekilde ortaya koyabilmesidir. Hepimiz için bu böyledir. Hayatın genel inşaatını yönetme yetkisini, ne kadar vergi vereceğimizin, nasıl bir kanun anlayışı ile yaşayacağımızı belirleme yetkisini birilerine teslim etmekteyiz. Bu önemli bir karardır. Hayatın olağan akışından her şey bundan sonra gelir. Burada temel mesele özgürlüğü temin etmektir. Güvenlik, özgürlüğü sağlamak, özgürlük ortamını oluşturabilmek için vardır. Zaten bizim yapmamız gereken insanların başkalarının özgürlük alanlarına müdahil olmayacağı, insanların seçimlerine yaşamlarına ilişkin tercihlerini özgürce yapabilecekleri güvenli ortam tesis etmektir."
Seçim günü enerji altyapısına dair önem arz eden yerleri de koruyacaklarını belirten Bakan Soylu, “Valilerimizin devamlı söylediği bir laf var; özellikle bizim alanda çok kullanılır, ‘güvenlik özgürlük dengesi’. Bu oluşturulmuş bir laftır. Gerçekçi bir yaklaşım değildir. Güvenlik, özgürlük bir dengesi olmaz. Esas olan, var olan özgürlüğün kendisidir. Güvenlik, özgürlüğü sağlayabilmektir. Her şey öyle değil midir? Ailenizden düşünün, yani güvenlik, özgürlüğün çok daha iyi bir noktada yaşanabilmesi, en üst seviyede olabilmesi için temin edilmiş bir yaklaşımdır. Onun için bunun yanı sıra seçim gününe ilişkin de ayrı bir tedbirler bütünü üzerine değerlendirmeler olacaktır. Seçim gününde İçişleri Bakanlığı'ndaki kolluk birimlerindekilerin bütün izinleri geçmiş dönemlerde olduğu gibi kaldırılmıştır. Hali hazırda 264 bin 526 emniyet personelimiz, 195 bin 695 jandarmamız, 50 bin 793 güvenlik korucumuz ve 19 bin 993 güvenlik görevlimiz ile beraber toplam 531 bin personelimiz seçim günü görev başında olacaklardır. Gerek enerji altyapısına dair önem arz eden yerlerin korunması, gerek kampanya dönemindeki güvenlik konularında tüm birim ve personelimiz tam kapasite ile görev başında olacaktır. Seçimlerde özellikle oy kullanılan yerlerde görev alacak personele hizmet içi eğitim verilecektir” diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, seçim alışkanlığı ve seçim güvenliği konusunda Türkiye demokrasisinin en başarılı konularından birisi olduğunu söyledi. ABD'nin seçimleri 'eline yüzüne bulaştırdığını' savunan Bakan Soylu, sözlerini şöyle noktaladı:
"Hepimiz biliyoruz. Amerika bile seçimi eline yüzüne bulaştırmış bir memlekettir. Başkanları sürekli tartışmalıdır. Oysa bizde pazar seçim yapılır, pazartesi herkes seçimin sonucunu kabul eder ve ülke yoluna devam eder. Bu iş bugüne kadar hep böyle olmuştur. Bunun iki tartışması vardır. Birisi 1946 sopalı seçimlerden denilen seçimlerdir. İkincisi ise 1982 anayasa referandumudur. 1946 daha yüksek şiddettedir. 1982 gerek oluş itibariyle gerekse de zarfların içinin açık bir şekilde kullandığımız oy tercihlerini göstermesi itibariyle ve oluşturulan iklim hava itibariyle tartışılan bir seçimdir. Türkiye on yıllardır seçim yapmaktadır ve bu konuda en ufak bir zafiyeti söz konusu değildir. Eğer bugün Türk demokrasisi ayaktaysa bunu bu seçim önemi açısından söylüyorum. Eğer Türkiye'de bugün parlamento ayakta ise eğer bugün demokratik sistem ayakta ise bilmenizi isterim, Türkiye'de halkın kullandığı özgür ve hür iradesiyle kullandığı oyların seçim sonuçlarına tam tesir etmesinden ve 'bu ülkeyi ben yönetiyorum' iradesini ortaya koymasındandır. Bu kadar saldırılara karşı etrafımızdaki bu kadar cereyana karşı bu ülkenin ayakta kalabilmesini temin etmek istemeyenlere karşı Türkiye demokrasisiyle oy kullanma hürriyetiyle beraber ayaktadır. Bu konuda gerek vatandaşlarımız gerek ülkemizin seçimle ilgili kurumları bu işle ilgili büyük bir tecrübeye ferasete ve pratiğe sahiptir” dedi.