İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bu ülkede 5 bin 558 çocuğu annelerinden, babalarından koparıp istismar ederek dağa çıkarıyorlardı. Bugün sayı 57'ye düştü. Oradan gelenlerin sayısı da onun neredeyse üç katı kadar. Biz, terör örgütlerinin oluşturmuş olduğu o iklimi dağıttık, parçaladık, yaktık ve yok ettik. Terör, kırmızı çizgimizdir. Annelerin ortaya koymuş olduğu bu iradenin sonuna kadar arkasındayız" dedi.
Soylu, Nevşehir'de düzenlenen, "1'inci Uluslararası Evlat Nöbeti Aileleri Kongresi"ne katıldı. Soylu, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Her birimize dokundular, dokunulmadık tarafımız kalmadı"
"Tarih, bize çok şey öğretiyor. Öğretmeye de devam edecek. Bunu hep beraber görüyoruz ve yaşıyoruz. Aslında çok zor bir dönemden, çok zor bir boğazdan geçtik. Geçen gün Şırnak'ın terörle maruf olan çok sıkıntılı olarak yıllarca ülkemize meydan okuyan bir vadisindeydim. Cudi Dağı'nın Tuşimiya Vadisi'nde. Hayatımda gördüğüm en ürkütücü yerlerden bir tanesiydi. Terör örgütünün kahraman evlatlarımız tarafından temizlendiği en son yer olarak nitelendirebilirim. Elimizi attığımız zaman hemen yerin üstünden 6 bin 500- 7 bin kalori kömürün çok rahatlıkla alınabileceği bir yerdeydim. Bazen bin- bin 500 yüz metrelik bir yerler vadiyi girintili ve çıkıntılı bir hale getirmiş. Yüzlerce mağara, istediği gibi herkesin saklanabileceği bir alan tesis etmiş. Tam da Türkiye'yi yıllardır o Tuşimiya Vadisi gibi bir koridora sokmak istediler. Her birimize dokundular. Dokunulmadık tarafımız kalmadı. 'Ben inançlıyım, ben dindarım' diyen insanlara dokundular. Geleneğini, göreneğini, anneannesini, kimliğini annesinin ve babasının öğretisini, yaşamaya ve geleceğe aktarmaya çalışan masumiyetiyle ayakta durmaya çalışan bu milletin her bir birimine dokundular. Pergeli Anadolu coğrafyasının sabit ayağını ortasına koyup etrafımızdaki coğrafyayı Anadolu'nun özünü çekip istedikleri gibi diğer ayağıyla 360 derecelik bir eksen çizip istedikleri gibi o coğrafyaları teslim alabilmek için belkemiğimizi almak istediler ve yıllardan beri bu operasyonu sürdürüyorlar. Yıllardan beri bu operasyonu laik-dindar, Türk-Kürt, Sünni-Alevi, köylü-şehirli bütün bunların üzerinden taşımaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Aynen Tuşimiya Vadisi gibi."
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yapılan yatırımlara değinen Soylu, "Bingöl'de fabrika kuruldu. 5 milyar liralık bir yatırım. İlk etapta ekonomik olarak dokunduğu kişi sayısı 10 bin ama o coğrafyadaki 100 binlerce aileyle ticari olarak ilişki içerisinde. Şimdi Bingöl'de yaklaşık 600 milyon dolarlık Erdemir tarafından bir tesis kuruluyor. Bir perde fabrikası 2 bin kişi çalıştırmak için inşaatının kabasını bitirmiş, bütün iç hazırlıklarını yapmış ve oranın ekonomisine katkı koyabilmek için gün sayıyor. Tam 450 bin metrekare Diyarbakır'ın merkezinde Orta Doğu'nun en büyük lojistik merkezini kurduk. Gabar'da kalitesi çok yüksek olan Şırnak'a bir petrol şehri haline getirmiş bulunan petrol bulunduktan ve Şırnaklı hemşehrilerimizin yüzü güldükten sonra bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız. Daha bu başlangıç. İkinci alandaki arama çalışmaları inşallah mart ayı sonunda bize başka bir müjdeyi verecek diye ümit ediyoruz ve bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Terörün ülkeye verdiği zararı anlatan Soylu, şöyle devam etti:
"Terörü sadece Doğu ve Güneydoğu'nun geri kalması olarak tahlil edersek, tasvir edersek belki bir yanılgıyla karşı karşıya kalırız. Hakkâri'de 2016'da tıp fakültesi kazanan çocuk sayısı 0, 2017'de 0, 2018'de 0, 2019'da 0, 2020'de 4, 2021'de 19 ve 2022'de 26. Size üç tane terör örgütü söyleyeceğim. Bunlardan bir tanesi PKK. Dinsiz bir örgüttür. Amacı tektir. Diğerlerinin hepsini bir tarafa bırak. Bu ülkenin inanç değerleri ve bu ülkenin birliği üzerine tahribat oluşturmaktır. Ve bunda geçtiğimiz dönem içerisinde kısmen başarılı olmuştur. Amacı, bizim en büyük birlik senedimiz olan İslam'ı bölgeden, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan tasfiye etmektir. Bunun akıl sahibi Amerika'dır. Bunun akıl sahibi batıdır ve Avrupa'dır. 2- FETÖ terör örgütü. Derdi İslam'ı başkalaştırmaktır, farklılaştırmaktır. Başka dinlere evirmeye çalışmaktır ama farkında değildir ki dinin sahibi Allah'tır. 3- DEAŞ terör örgütü. O da bütün dünyaya İslamiyet'i, Müslümanlığı tam da bizim karşımızda olanların isteyebileceği bütün malzemeleri verebilmek ve meseleyi odağından tamamen ayırıp nefretleştirmek, düşmanlaştırmak ve dini mümini İslam'ı başkalaştırmak için kurulmuş bir organizasyonun kendisidir. Bugün FETÖ'nün barındığı yer Amerika'dır. DEAŞ'ın eşit ettiği El Kaide'yi dünyanın başına bela eden de Amerika'dır. Bu kadar açık ve nettir."
Konuşmasında HDP'yi eleştiren Soylu, "200'ün üzerinde dağdan gelenlerle, teslim olanlarla ve iknayla gelenlerle yaptığımız çalışmalar çerçevesinde yüzde 35'i HDP'den gittiğini, kendi ifadelerinde ortaya koymuşlardır. 'Bizi HDP binasından getirdiler. Bizi festivallerden getirdiler. Bizi dağa partinin örgüt yapısı içerisinden getirdiler' diyerek, aslında HDP'nin bir siyasi parti olmadığını, HDP'nin tamamen PKK terör örgütünün siyasal kolu olduğunu, siyaset meşruiyet alanını istismar ettiğini ortaya koymaktadır. Şimdi Anayasa Mahkemesi HDP'nin parasına blokaj koydu. İfadelerden birinde diyor ki; 'Murat Karayılan'ın belirlemediği hiç kimse HDP'nin genel saymanı olamaz'. Biz, bu ülkede vergi vereceğiz. Bu insanlar emek verecek. Burada tarım üretecek, insanlar gece sabahlara kadar kamyonları, TIR’ları sürecekler. Bir yerden bir yere taşıyacaklar. Sonra onların verdiği vergilerle birlikte bu ülkenin meşru bir siyasi partisinin muhasibini, genel saymanını Murat Karayılan belirleyecek, sonra 'buna niçin siz yasak koydunuz?' diyecekler. Yani Türkiye'nin hazinesinden, maliyesinden bir siyasi partiye aktarılan parayı Murat Karayılan belirleyecek. Dağıtımını o sağlayacak. Nereye gideceğine, naylon faturalarla o karar verecek. Ardından, 'siz bunu niçin gerçekleştirdiniz?' diye gerçekleştirenlere kabahat olunacak" dedi.
Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi 9-10 yaşındaki çocukları dağa çıkaracaklar. Yine meşru sistem içerisinde belediyelerden dağlara erzak götürülecek. Mühimmat götürülecek, silah taşınacak. Bu memlekete yapacağımız en büyük hizmet çalışmaktır ama bu milletin huzurunda doğruları söylemek zorundayız. Kim ne derse desin. Bu ülkede 5 bin 558 çocuğu annelerinden, babalarından koparıp istismar ederek dağa çıkarıyorlardı. Bugün sayı 57'ye düştü. Bu kadar basit. Oradan gelenlerin sayısı da onun neredeyse üç katı kadar. Biz terör örgütlerinin oluşturmuş olduğu o iklimi dağıttık, parçaladık, yaktık ve yok ettik. Şimdi çocuklarımız mühendis oluyorlar, doktor oluyorlar, öğretmen oluyorlar ve hemşire oluyorlar. Terör, kırmızı çizgimizdir. Buna asla müsaade etmeyiz. Annelerin ortaya koymuş olduğu bu iradenin sonuna kadar arkasındayız." (DHA)