İçişleri Bakanı Efkan Ala son yargı paketiyle dinleme faaliyetlerinin kapsamının genişlemesinden kaygı duyulmamasını istedi. Ala “Bundan sonra herhangi bir vatandaş suç işlemediği, suç işlemeye girişmediği sürece devlet kesinlikle dinlemez. Devlet dışındaki gayrikanuni olanları söylemiyorum ama devlet içinde artık böyle bir şey olamaz” dedi.
Önceki gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından onaylanarak yürürlüğe giren yargı paketinde dinleme faaliyetlerinin kapsamı genişletildi. Artık ‘anayasal’ ve ‘devlete karşı’ suçlar da dinleme kapsamında. Son yıllardaki suiistimaller ve son yasayla gelen yetki genişlemesi, kamuoyunda ‘telekulak’ kaygısını artırırken, Hürriyet gazetesinden Deniz Zeyrek, bu kaygıları İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya sordu.
Ala “Bugünlerde sürekli geçmişteki usulsüz dinlemeler ortaya çıkıyor. Yeni yasal düzenlemeler yapıyorsunuz. Telekulak sorununu, ortadan kaldırabilecek misiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“O işler (Usulsüz dinlemeler) ortaya çıktıktan sonra yaptığımız düzenleme ile TBMM’de bir komisyon kurduk. O komisyonda bu dinlemeler ele alınıyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu’na da yetki verdik. Sadece kendi teftişimize bırakmadık. Başka bir mekanizma da denetlesin istedik. Bütün o dinlemelerin hesabı, senelik envanteri, TBMM’de iktidarın ve muhalefetin birlikte bulunduğu o komisyona çıkarılacak ve hesap sorulacak. Bundan sonra herhangi bir vatandaş suç işlemediği, suç işlemeye girişmediği sürece devlet kesinlikle dinlemez. Devlet dışındaki gayri kanuni olanları söylemiyorum ama devlet içinde artık böyle bir şey olamaz. Zamanında olmuş, ancak bundan sonra devlet içinde böyle bir şey olamaz.
Yasaları keyfi yorumlayarak, kötüye kullanarak hiçbir iş bundan böyle yapılmayacak. Yapanların hepsi görülüyor, soruşturuluyor. Devlet ve biz vatandaşın özel hayatını, iletişim mahremiyetini korumak için varız. Onu deşifre etmek, dinlemek, yasaları keyfi yorumlayarak o hakkını kullanmasını engellemek için burada değiliz. Garantiyi sağlamak için görevdeyiz. Bu anlayışın devletin bütün kılcal damarlarına işlemesi için gerekli çabayı fazlasıyla gösterdiğimiz kanaatindeyim.”
Bakan Ala, TBMM’de ocak ayında görüşülmesi beklenen Güvenlik Paketi’nin ‘Gerçek anlamda bir demokratik reform adımı’ olarak görülmesi gerektiğini savundu. Paketin bazı konulardaki boşlukları doldurmak ve mevzuattaki gri alanları gidermek için hazırlandığını söyleyen Ala, paketin en önemli detaylarını şöyle sıraladı:
- Molotofkokteyli konusunda yargının ‘silahtır’ kararı var. Serbest mi bırakacağız. Molotof elbette bir silah kadar, hatta daha da fazla etki yapan bir madde ve bu hiçbir şekilde ele alınmamalı. Kanun dışı gösterilerde, bilye, sapan, yakıcı madde atanlara karşı bir düzenleme.
- Uyuşturucu mesela. Bakın, narkotimleri harekete geçirdik. Ankara’da 500 kg uyuşturucu ele geçirildi. Paketle okulların, ibadethanelerin, kışlaların etrafı daha iyi düzenleniyor. Uyuşturucuya, narkotiğe karşı çok daha etkin olacağız.
- Jandarma ve sahil güvenlik İçişleri Bakanlığı’na bağlanıyor. Millete karşı sorumlu olanların millete hizmet sunarken kolluk üzerindeki denetimi ve gözetimi yetkisi tanımlanıyor ve artırılıyor. Bundan daha iyi ne olabilir.
- Vatandaşın evinde gidip rızasıyla bilgisine başvurmak var mesela. Karakola çağırıyorsunuz, insanlar şaşırıyor. Halbuki sadece şahitliğine başvurulacak. Sanık da değil. Neden karakola çağırsınlar. Şimdi vatandaş arzu ederse evine gidilecek.
- Nüfusta, geçmişte yanlışlar yapılmış, garip garip soyadları yazılmış. Soy isimlerin değiştirilmesi için mahkemeye gidip karar aldırıyorsunuz. Şimdi bunun için de imkan getiriyoruz. Başvuru ile değiştirilebilecek.
- Pasaport ve ehliyeti neden polis yapsın? Polislik yapsın diye eğitiyoruz, ihtiyacımız da var ama pasaport ve ehliyet için 5 bin polis çalışıyor. Bunları sivil nüfus müdürlüklerine devredeceğiz, 5 bin polis de sahada olup asayişle uğraşacak.
- Makul şüphe kavramı yargı paketindeydi. Bu paketle ilgisi yok.
- Arama konusunda bir araç durduruldu ve arandıysa, bir şey bulundu mu bulunmadı mı, vatandaşı bilgilendirmek bakımından vatandaşa tutanağı verilecek. Yönetmelikle yapılacak bir değişiklikti, yasa olmasına karar verdik.
- Üst araması konusunda gri alanlar var. ‘Yoklama’ dedikleri şey aslında üst aramasıdır. Şimdi netleştiriliyor. Polis ya da jandarma, bir ihbar varsa, zan varsa arayamaması olmaz zaten. Bazı faaliyetler yapılırken hukuki itilaflar çıkıyor, onları berraklaştırıyoruz.
- Bunları keyfiliği önleyecek mekanizmaları kurarak yapıyoruz. Kişilerle ilgili gözaltı, gasp, çocuk tacizi, silah kullanma, hırsızlık, uyuşturucu gibi ağır şiddet içeren belli suçlarda zanlıyı durdurmak olarak düzenleniyor. Yani öncelikle bir ‘suçüstü’ durumu olacak. İkincisi, belli suçlarda olacak ve gözaltı yetkisi her poliste, jandarmada bulunmayacak. Ayrıca her polis ya da jandarma ‘Alın bunu’ diyemeyecek. Yetki, her karakolda belli sayıda seçilmiş yöneticiye verilecek ve onlar bilinecek ki, batıda olduğu gibi, bir yanlış olduğunda onlar sorumlu tutulacak ve onlardan hesap sorulacak. Sokaktaki polis, yetkisi olandan izin alacak, sonra gözaltına alacak.
- Paketle, jandarma ve Emniyete sivil denetim geliyor. Kamu çalışanı olmayanların da katılabileceği sivil bir komisyon kuruluyor. Sivil idareye bağlılık ve sivil idarenin denetim yetkisi önemli. Sivil denetimin yeniden gündeme geldiği bir düzenleme. Kolluk kuvvetinin orantısız güç kullanmak gibi hataları olursa, vatandaş bizim yaptığımız denetimi yetersiz gördüyse bu sivil denetim komisyonuna başvuracak. Komisyonun yaptırım gücü olacak. Cezası verilecek. Polis polisi korumasın, kapalı kalmasın, kimsenin devlet yetkisini kötü kullanma hakkı yok. Kimsenin de demokratik hakkı yakıp yıkmak için kullanmaya hakkı yok. Bu dengeyi kurmak zor değil.
- Pakette önleyici gözaltı şeklinde bir düzenleme yok. Suç oluşmadan gözaltı olmayacak. Kesinlikle öyle bir düzenleme yok.