T24 - İçişleri Bakanlığı'nın sözcülük uygulaması örneğine az rastlanır bir şekilde sona erdi. Atanan sözcü 2.5 yıl tek kelime etmeden görevinden ayrıldı. 2007'deki genel seçimlerin ardından İçişleri Bakanlığı'na kaydırılan Beşir Atalay, 18 Kasım 2007'de İstanbul'da topladığı güvenlik zirvesinde, tıpkı Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nda olduğu gibi, İçişleri'nde de 'sözcülük' uygulaması başlatacağını açıklamıştı. Atalay konuşmasında, 'Ülkemizin hangi köşesinde gelişme olursa olsun zamanında bilgileri doğru şekilde basına ulaştıracağız. Yanlış yorumları ve yanlış haberleri de önlemiş olacağız' demişti. Atalay, bu açıklamasından üç ay sonra 2008 yılının şubat ayında da, Mülkiye Başmüfettişi Abdil Celil Öz'ü İçişleri Bakanlığı Sözcüsü olarak görevlendirmişti.Ne var ki İçişleri'ndeki sözcülük uygulaması, hep 'sözde' kaldı. Abdil Celil Öz, sözcülük koltuğunda oturduğu yaklaşık 2,5 yıl boyunca tek kelime bile etmedi. Ne bir basın toplantısı düzenledi; ne de yazılı bir açıklama yaptı. Sözcü Öz'ün bu sessizliğine, zamanla medya mensupları da alıştı ve telefonunu çaldıran olmadı. Söz gümüşse sükut altınÖz, 2,5 yıl sonunda 7 Haziran günü sözcülük görevinden alındı. Abdil Celil Öz aynı gün terfi ederek İller İdaresi Genel Müdürlüğü'ne atandı. Bakan Atalay, Öz'den boşalan 'sözcülük' koltuğu için herhangi bir görevlendirme yapmadı. Böylece İçişleri'ndeki sözcülük uygulaması, kağıt üstünde 2,5 yıl sürmesine rağmen başlamadan bitmiş oldu.Jandarma kızmıştıİçişleri Bakanlığı bünyesinde ilk sözcülük uygulamasını Emniyet Genel Müdürlüğü başlatmıştı. Emniyet'te yaklaşık dört yıl süren sözcülük uygulaması, Hrant Dink suikastının ardından yaşanan asker-polis çekişmesinin kurbanı olmuştu.Dönemin Emniyet Sözcüsü İsmail Çalışkan, Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'ın Samsun Emniyet Müdürlüğü'nde çekilen poster gibi fotoğrafları konusunda jandarma ve emniyetin yaptığı açıklamalar için “şık olmadı' yorumunu yapınca Jandarma Genel Komutanlığı'nın tepkisini çekmişti. Jandarma Genel Komutanlığı, bu tepkisini dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya iletmiş; Aksu da Emniyet'teki sözcülük uygulamasına son vermişti.Kaymakamlıktan genel müdürlüğeAbdİl Celil Öz 1967 yılında Manavgat'ta doğdu. Dolbazlar İlkokulu, Antalya Faruk Tugayoğlu Ortaokulu ve Antalya Ticaret Lisesini bitirdi.1987 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1990 yılında 79. dönem Antalya kaymakam adayı olarak mülki idare mesleğine girdi. Isparta İli Gelendost ve Atabey ilçelerinde kaymakam vekili olarak çalıştıktan sonra sırayla şu görevlerde bulundu:1994-1995 Afyon Hocalar Kaymakamı,1995-1997 Şırnak Uludere Kaymakamı,1997-2001 Burdur Gölhisar Kaymakamı,2001-2005 Sivas Vali Yardımcısı,2005-2006 Mülkiye Müfettişi,2006-2008 Çukurova Kalkınma Ajansı kurucu genel sekreteri,2008 - 2010 İçişleri Bakanlığı Sözcüsü,7 Haziran 2010 - İller İdaresi Genel Müdürü.2001 yılında İngiltere'de Londra Middlesex Üniversitesinde 'AB Genişleme Sürecinin Yapısal Fonlar Üzerinde Etkileri' konulu tez ile yüksek lisans; 2009 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde 'Kalkınma Ajanslarının Türk Kamu Yönetimi İçindeki Yeri' konulu tez ile doktora eğitimini tamamladı. Evli ve iki çocuk babası. Almanca ve İngilizce biliyor.Türkiye, AB'nin viagrası olabilirAvrupa Birliği (AB) Düşünce Grubu Üyesi Kalypso Nicolaidis, Avrupa Birliği'nin 30 sene içinde 100 milyon kadar göçmene ihtiyacı olduğunu söyledi. Nicolaidis, Dr. Fuat Keyman ve Dr. Nora Fisher tarafından yürütülen 'Küreselleşen Dünyada İstanbul'' projesi etkinlikleri kapsamında Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen 'Avrupa-Türkiye Projesi: 2030 İlişki Üzerine Düşünceler'' panelinde yaptığı konuşmada, dünyada güç dengesinin çok hızlı bir şekilde değiştiğini, bu süreçte Türkiye ve Avrupa'daki durumu herkesin çok iyi bildiğini ifade etti. Bir yıl öncesinde Avrupa'nın, bütün ülkeler için bir güç katlayıcı merkez olduğunu belirten Nicolaidis, sözlerini şöyle sürdürdü:'AB'nin 30 sene içinde 100 milyon kadar göçmene ihtiyacı var. Bu anlamda Türkiye, Avrupa'nın viagrası olabilir. Türkiye'nin böyle güç katlayıcı bir denklemde ne kadar önemli bir rol oynayabileceğini düşünün. Biz küresel arabulucu bir güç olmak istiyoruz. Bu çok iddialı bir istek ve Türkiye'nin bu coğrafyada ne kadar önemli bir arabulucu olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin burada önemli bir rol oynayacağını biliyoruz. Bu raporda yazılmamış birtakım noktalar var. Raporda dedik ki 'AB, yeni potansiyel üyelere açık olmalıdır', bu bizim Sarkozy'ye verdiğimiz cevaptı aslında. Avrupa'nın sınırlarını kapatmak, harika bir vizyon olmayabilir.''İstanbul anlatırDevlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da AB'nin yükünü taşıyan ülkelerin hem ekonomik boyutuna hem siyasi gücüne hem de askeri boyutlarına bakıldığında, Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünde Türkiye'nin bugünden rol oynaması gerektiğini söyledi. Bakan Bağış, İstanbul'un, kendi başına Türkiye'nin neden AB üyesi olması gerektiğini anlatan bir şehir olduğunu, İstanbul'da asırlardır camilerin, kiliselerin, havraların birlikte insanlığa huzur verdiğini ifade etti.