İçkide IV. Murad devri mi?

İçkide IV. Murad devri mi?
Tütün Alkol Kurumu’nun yeni yönetmeliği içki dünyasını boğacak kaskatı yasaklarla dolu. Markette peynir rafına şarap koymak da yasak, gazetelerin arka sayfasında içki reklamı yapmak da...Tütün Alkol Kurumu’nun yeni yönetmeliği içki dünyasını boğacak kaskatı yasaklarla dolu. Markette peynir rafına şarap koymak da yasak, gazetelerin arka sayfasında içki reklamı yapmak da...   Rafları birbirinden albenili şişelerle dolu Tekel bayiine girdiğimde yıllardır görmediğim bir şişeyle karşılaşmak eski bir arkadaşa rast gelmek gibi keyifliydi. Fransa’nın en prestijli konyaklarından Courvoisier’nin ortalama 20 yıllık konyaklardan harmanladığı XO’su, bir konyak damlasını andıran zarif şişesinden kızıl ışıltılar saçıyor,  altın rengi kapsülü de kızıl rengiyle zarif bir uyum sergiliyordu. Fakat şişenin estetiğini bozan bir tuhaflık da vardı. Şişeyi elime alınca üzerindeki XO (Extra Old) ibaresinin altına sonradan bir bant yapıştırıldığını fark ettim. Tırnağımın ucuyla hafifçe kazıyınca altından “Imperial” yazısı çıkıverdi.Mesele yarım saat sonra ithalatçısına telefon edince anlaşıldı: Tarım Bakanlığı’ndaki aklıevvel bir bürokrat, gıda ve içkilerle ilgili etiket yönetmeliğindeki lastikli bir maddeyi dar anlamda yorumlayarak “Ne demek emperyal? Seninki imparator konyağı da rakibininki amele konyağı mı?” demeye getirmiş ve etiketi veto etmişti. Zira etiket tebliğinde “Gıda maddesinin etiketi özellikleri açısından benzer gıdalara üstün olduğunu beyan edecek biçimde olmamalı” hükmü vardı ve imparator konyağı diğerinden üstün bir hava sergilemişti...Gümrükte bekleyen binlerce şişe de geri gönderilip etiketleri sökülemeyeceği için de, medeni dünyada eşine rastlanmayan bir sansür uygulanıp bir zamanların seks dergilerinde meme uçlarına konan bantlar gibi konyağın etiketine bant çekilmişti. İmparator Napolyon’un en sevdiği konyak olduğu için adını “XO Imperial” olarak tescil eden, 100’ü aşkın ülkede de bu sıfatla satılan konyak Türkiye’de başka hiçbir gıda ürününde olmadığı şekilde sansürlenmişti. Tarım Bakanlığı “Teremyağ” adıyla margarin satılmasına, Denizli’de “Şampanya Nicolas Feuillate” adıyla suni köpüklü şarap yapılmasına bile ses çıkarmazken, dünyanın en iyi konyaklarından birinin bütün karizmasını bir çırpıda zedeleyivermişti. Hatıra şişeye cezaYukarıdaki olay Tarım Bakanlığı ile Tütün Alkol Kurumu’nun Padişah IV. Murad’ın yasakçılığını andıran uygulamalarından sadece biri. Şarap üreticilerini mahzeninde yıllandırdığı ve beş sene sonra satacağı şaraplara bandrol koymadığı için savcılığa sevketmek ve mahkemelerde yargılatmak da Tütün Alkol Kurumu’nun uygulamalarından. Kurum bu konuda o kadar katı ki, geçenlerde köklü şarap üreticilerinden birinin ofisindeki 50 yıllık içilemeyecek hatıra şarap şişelerine bile “Bunlarda niye bandrol yok?” diye tutanak tutup ceza vermeye kalktı.Yasakçı uygulamaların son halkası ise geçen temmuzda yürürlüğe giren ve Danıştay tarafından yürütmesi durdurulan içkilerin reklam yönetmeliğinin yeniden yürürlüğe konmaya çalışılması. Kurum, yürütmesi durdurulan yönetmeliği yeni bir başka yönetmelikte tekrarlayarak kanunun “arkasından dolanmaya” çalışıyor. Bu yeni yönetmelik de içki sektörünün boğazını sıkacak tuzaklı, yasakçı maddelerle dolu. Eğitim kurumlarına içki satılamayacağı maddesi, bir üniversitedeki öğretim üyeleri lokalini de kapsayabilecek lastikli bir madde mesela. Keza internetten içki satılan sitelere, başka bir web sitesinden link verilmesi de -nedense?- yasaklanıyor yeni yönetmelikle. İçki satılacak internet sitelerinin web sayfalarında ürünün adı ve fiyatı gibi bilgiler haricinde şeyler, mesela “Yaz geldi, roze şarap zamanı” gibi ifadeler koymak da yasak... İçki dağıtan arabaların üzerine marka ve logo koymak, marketlerde birden fazla alanda içki köşesi yapmak (mesela peynir reyonunun yanına uygun şarapları koymak), dergi ve gazetelerin ön ve arka kapaklarında içki reklamı yayımlamak, rakı ve balığı aynı ilanda bir araya getirmek gibi onlarca şey de yasaklar arasında...Hiçbir AB ülkesinde olmayan bu yasaklarla dolu yönetmelik önümüzdeki günlerde bu şekliyle çıkarsa, içki firmalarının sponsorlukları da ortadan kalkacak ve Efes Pilsen Basketbol Kulübü, Tuborg ve Miller’ın müzik festivalleri gibi etkinlikler tarih olacak.İşin trajikomik tarafı, bu yasakların arkasındaki içki sektörünü yok etme amacının ulvi kılıflarla gizlenmeye çalışılması, amacın “Toplumu ve gençliği alkolün zararlı etkilerinden korumak” olarak sunulması. Türkiye gibi Avrupa’nın en az içki tüketilen ülkesinde böyle bir gerekçeye sığınmak kamuoyunu aptal yerine koymak değilse ne, Allah aşkına?Mehmet Yalçın, Milliyet