İddianamede yer alan Türk hükümetinin soruşturmaya baskı yaptığına ilişkin ifadenin doğru olmadığı ileri sürülüyor. Vatan gazetesi, ısrarla bu ifadenin savcıya değil, bir tanığa ait olduğunu ileri sürüyor. Bu doğru olabilir mi? Ayrıca, savcı neden iddianamedeki ifadeye rağmen “bize baskı yok” dedi. İddianamenin yeminli çevirmen tarafından yapılan Türkçe çevirisinin 42. sayfasında çok açık bir ifadeyle, "soruşturma davası süresince, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır" deniliyor. Eğer bir çeviri hatası yok ise bu ifade savcılık makamı tarafından yazılmış. Metinde bir sanığın ifadesi olarak geçmiyor. Bu, mantıksal olarak sanığın ağzından çıkabilecek türde bir ifade de değil. Tutuklu olan sanığın Türk makamlarının kendisi için bu girişimleri yaptığını bilebilmesi mümkün değil. 1- Bu ifade, muhtemelen soruşturmanın doğrudan polis tarafından yürütülen aşaması sırasında, Deniz Feneri e.V. sanıklarını tutuklayan Alman polis makamlarının karşılaştıkları bir durumu yansıtıyor olabilir. Dolayısıyla savcının daha sonra Vatan gazetesine “bize baskı olmadı” şeklinde açıklama yapmış olması, bu olasılığı ortadan kaldırmıyor. Son tahlilde, Türkçe çeviride böyle bir ifadenin yer aldığı somut bir olgu. .
Başbakan'ı kızdıran makbuz 2- Başbakan'ın tepki göstermesine yol açan Deniz Feneri Derneği’nin Başbakan'a yardım parası gönderdiği iddiası iddianamede ve eklerinde nasıl yer alıyor? İddianameye ek deliller dosyasında yer alan belgeler arasında bir makbuz dikkat çekiyor. Bu makbuz sanıklardan Deniz Feneri e.V ’nin Mali Müdürü Firdevsi Ermiş ile sanık Mehmet Gürhan arasındaki bir para teslimini gösteriyor. Makbuza göre, parayı “teslim eden” Ermiş , “teslim alan” ise Gürhan. İlginçtir ki, makbuz Türkçe ve Almanca olmak üzere iki dilde düzenlenmiş. Türkçe yazılan paragrafta paranın adresi olarak (yer veya kişi) "Başbakanlık" yazıyor. Almanca paragrafta ise "Başbakan" yazıyor. Keza, savcının hazırladığı iddianamenin yeminli Türkçe çevirisinde ise paranın ulaştığı yerin karşılığında, "Başbakan" yazıyor. Bu bölüm aynen şöyle: "02.02.05 tarihli Empfangsbestitigung 2 olarak nitelendirilen alındı belgesinde (Empfangsbescheinigung) herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş’ten parayı, Türkiye Başbakanı’na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya’daki tsunamiden zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtılması için, vermek üzere aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş'in 7. kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir. ”
AKP'yi kapatma nedeni olurParaları zimmete geçirmişlerAkman'ın akıbeti karara bağlı 3- RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın adı iddianamede pek çok yerde geçiyor. İddianamede Akman’ın kuryelik yaptığı birçok kez belirtiliyor. Ama Akman sanık değil. Bu durum neden kaynaklanıyor? İddianameye göre, Zahid Akman, davanın sanıklarından Mehmet Gürhan ile pek çok ortak işler yapmış, Kanal 7. Int ’in genel müdürlüğünü sanık M.Gürhan’dan devralmış. Akman, dava dosyasında adı geçenlerle birlikte 7 şirkete ortak.İddianamede, Akman hakkında soruşturma yapıldığı bilgisi de yer alıyor. Akman ’ın adı iddianamede tam 34 kez geçiyor. Ancak savcılar kendisini sanık olarak suçlamadılar. Savcının, Deniz Feneri davası kapandıktan sonra Zahid Akman hakkında ayrıca dava açma yoluna gidebileceği yorumları sıkça yapılıyor. Ancak, bu sorunun yanıtı büyük ölçüde davanın ne şekilde sonuçlanacağı ile ilgili.
Almanya suç duyurusu yapabilir 4- Davada yargılanan sanıkların üçü de Almanya'da yaşayan Türk vatandaşları. Türkiye'de yaşayan bir Türk vatandaşı da Almanya'daki davada sanık olabilir mi? Alman Mahkemesi, sonuçta Türk makamlarına suç duyurusunda bulunabilirler mi? Hukukçulara göre, bir TC vatandaşı Almanya ’da suç işlediği takdirde pekâlâ Almanya'da sanık olarak yargılanabilir. Alman mahkemesi, Zahid Akman hakkında Türkiye'ye suç duyurusunda da bulunabilir ve Almanya'ya iadesini de isteyebilir. Ancak Türkiye yasalar gereği hiç bir vatandaşını iade etmediği için, bu durumda Türkiye ’de yargılanması gündeme gelebilir. Bunun için Alman mahkemesinin Akman hakkında hazırladığı dosyayı Türkiye'ye göndermesi, Türkiye’deki adli makamların da dava açılabilmesi için gerekli süreci başlatmaları gerekiyor.