Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Hava Kuvvetleri Komutanlığı personeli hakkında hazırlanan 'Mahrem imamlar' iddianamesinde, Fethullah Gülen cemaatinin Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı yapılanmasını çok ciddiye aldığı öne sürülerek, son yıllarda F-16 pilotu olan subayların neredeyse tamamının cemaat üyesi olduğu iddia edildi.
İddianamede, F-16 pilotluğu eğitimi-kursu için üsse gelen subayların büyük bölümünün Hava Harp Okulundan itibaren titizlikle elemeye tabi tutularak cemaat tarafından belirlendiği, onay vermedikleri kişilerin F-16 pilotu olamadıkları da öne sürüldü.
Vatan'da yer alan haber şöyle:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), Hava Kuvvetleri Komutanlığına ilişkin mahrem yapılanması ve örgüt üyesi Hava Kuvvetleri Komutanlığı personeli hakkında hazırlanan "Mahrem imamlar" iddianamesinde, terör örgütünün, Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı yapılanmasına çok önem verdiği vurgulanarak son yıllarda F-16 pilotu olan subayların neredeyse tamamının örgüt üyesi oldukları belirlendi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tamamlanan iddianamede, örgütün "mahrem hizmetlerden" saydığı askeriye yapılanması irdelendi.
Örgütün, komutanlıkları kendi içerisinde bölgelere ayırdığı, her komutanlığın bir "müdür"ünün bulunduğu, bu müdüre bağlı "müdür yardımcıları", müdür yardımcılarına bağlı "öğretmen" grupları, öğretmenlere bağlı ise "öğrenciler" yani subayların yer aldığı aktarılan iddianamede, müdürlerin tüm sorumluluk bölgesini denetleme ve kontrol etme yetkisi bulunduğu, müdür yardımcılarının haftalık toplantılar düzenlediği, bu toplantılara tüm öğretmenlerin katıldığı, öğretmenlerin öğrenci subaylardan aldığı himmet adı altındaki aidat ve bilgileri müdür yardımcısına bu toplantılarda verdikleri tespit edildi.
İddianamede, toplantıların başka örgüt mensupları adına kiralanmış evlerde yapıldığı, toplantılara cep telefonu ile katılmadıkları, cep telefonlarını açık olarak kendi ikametlerinde bıraktıkları, bir ilden başka bir ile ataması yapılan subayın aynı zamanda örgütsel manada da devrinin yapıldığı, hangi ile gidecekse mevcut ildeki sorumlu abisi tarafından o ile götürülerek yeni abisi ile tanıştırıldığı anlatıldı.
Öğretmenlerde iki telefon bulunduğu, başkaları adına hatlar bulunan bu iki telefondan birisi ile müdür yardımcısı, diğeri ile de kendilerine bağlı öğrenci (subay) ile irtibat kurdukları belirtilen iddianamede, öğrencilerin (subaylar) öğretmenleri yani "sorumlu abi"leri kontörlü telefonlardan arayarak irtibat kurdukları, müdür yardımcısında ise bu telefonlara ilave olarak örgütün sivil, mahrem yapı dışındaki kanadı ile irtibat kurmak için kullandığı bir telefon daha bulunduğu belirtildi. İddianamede, son dönemde müdürlerin iletişimde tabletleri kullanmaya başladıkları, müdürlerin kullandıkları telefon ve tabletlerde "Panik Buton" adında bir uygulama bulunduğu, bu butona basıldığında cihazın tüm hafızasının geri getirilemeyecek şekilde silindiğinin tespit edildiği kaydedildi.
Bu bağlamda yapılan soruşturma sonunda, FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki uzantıları tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişimi sonrası başlatılan operasyonlar sonucunda alınan ifadeler, elde edilen bilgi ve belgeler ışığında yapılan çalışmalarda, örgütün TSK'da sivil yapılanmanın dışında farklı bir yapılanmaya gittiği, tamamen hücre çalışması yapılarak birbirinden habersiz ve bağımsız üniteler oluşturulduğu, bu ünitelerin de sivil abilerin/imamların sorumluluğunda üst düzey kuvvet komutanları (general, albay, yarbay, binbaşı gibi), subaylar (teğmen, üsteğmen, yüzbaşı gibi) ve astsubay gruplarından oluştuğu tespitlerinin yapıldığı aktarıldı.
İddianamede, örgütün "Hava Kuvvetleri Komutanlığının Ankara Bölgesi Yapılanması"nı ikiye ayırdığı, "Ankara 1. Bölge" ve "Ankara 2. Bölge" olarak bir düzenleme yaptığı anlatıldı.
Ankara 1. bölgede, "Merzifon 5. Ana Jet Üs Komutanlığı, Ankara Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı, Ankara Hava Lojistik Komutanlığı, Ankara 11. Üs Komutanlığı/Etimesgut Hava Hastanesi, Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı"nın bulunduğu belirlendi.
İddianamede, bazı şüphelilerin ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığına sızmış, Akıncı 4. Ana Jet Üssü Komutanlığında pilot olarak görev yapan örgüt üyelerinin başarısız darbe girişimi öncesi Ankara'da olmaları yönünde verilen talimatlar da dikkate alındığında, örgütün Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı yapılanmasını çok ciddiye aldığına işaret edildi.
Bu üs komutanlığında jet pilotları içerisinde en üst nokta olduğu kabul edilen F16 pilotu yetiştirilen tek eğitim filosu olan "Öncel Filo" denilen 143. Filo'nun bulunduğu, yine üste görev yapan F-16 pilotlarının olduğu, bu nedenle örgütün bu üs komutanlığına çok önem verdiği, yapılanmanın bu üs komutanlığında büyük bir gizlilik içerisinde yürütüldüğü anlatılan iddianamede, örgüt adına faaliyet yürüten sivil abiler yani imamlar ile kendi ders ve sohbet grupları içerisinde bulunan subayların gerçek isimlerini değil, kesinlikle kod isim kullandıkları, daha çok farklı bir örgüt mensubunun kiraladığı evlerde örgütsel toplantıların yapıldığı, toplantılarda cep telefonlarının kullanılmadığı ya da şahıslar tarafından kendi ikametlerine açık bir şekilde bırakıldığı tespitleri de yer aldı.
Son yıllarda örgütün jet uçağı pilotu olacak subayların belirlenmesinde etkisinin üst seviyelerde olduğu, Hava Harp Okulundan mezun olan subayların İzmir Çiğli'de bulunan uçuş okulunda eğitimleri sırasında sırasıyla "başlangıç uçuş" eğitimlerinin yapıldığı 123. Filo, "temel uçuş" eğitimlerinin yapıldığı 122. Filo ve 121. Filo'da eğitim aldıkları, bu aşamada örgüt üyesi olmayan subayların yıldırma, eğiticiler tarafından düşük not verilme ve benzeri yöntemlerle jet pilotu olmalarının engellendiği belirtildi.
Bu aşamalardan başarıyla geçen personelden alınan tercih formları ve başarı sıralamalarının jet pilotu olmak için baz alındığı, örgüt tarafından örgüt üyesi subaylardan jet pilotu olmak istemeyenlerin bu tercihlerinin kabul edilmediği, tercihlerini jet pilotu olmak şeklinde yapmalarının istendiği aktarılan iddianamede, F-16 pilotluğu eğitimi-kursu için bu üsse gelen subayların büyük bir bölümünün Hava Harp Okulundan itibaren titizlikle elemeye tabi tutularak örgüt tarafından belirlendiği kaydedildi.
İddianamede, örgütün onay vermediği kişilerin F-16 pilotu olamadıkları, son yıllarda F-16 pilotu olan subayların büyük çoğunluğunun FETÖ üyesi oldukları, istisnai olarak örgüt üyesi olmamasına rağmen F-16 pilotluğuna yükselen subayların ise örgütün kendi kadrolarının yetersiz olması ya da kişisel başarı ve ilişkileri nedeniyle örgüt tarafından konulan engelleri aştığı belirlendi.
Başsavcılığın iddianamesinde, "2013-2014-2015-2016 yıllarında Akıncı 4. Ana Jet Üs'süne F-16 pilotluğu eğitimi için gelen tüm kursiyer sayısı ve örgüte bağlı kursiyer sayıları karşılaştırıldığında, son yıllardaki kursiyerlerin neredeyse tamamının örgüt üyesi olduğu, bu bağlamda son yıllarda F-16 pilotu olan subayların neredeyse tamamının örgüt üyesi olduğu, örgütün başarısız darbe girişiminde F-16 ya da diğer jet uçaklarının pilotu olan üyelerinin çok küçük bir bölümünü kullanmadığı" tespitleri yer aldı.