İdomeni'de sığınmacı dramı

İdomeni'de sığınmacı dramı

Bu kadar insanın karnı nasıl doyurulur? Binlerce sığınmacıyı doyurmaya çalışan aşçı Babis her gün kendine bu soruyu soruyor. Aslında Babis popüler tatil adası Taşoz'da lüks bir restoranda çalışıyor. Ancak şu anda sezon dışı olduğu için ekibinden birkaç kişiyle buraya gelmiş. Babis kendisinin de göçmen kökenleri olduğunu anlatıyor: ‘‘Biz Yunanlar misafirperverliğimizle tanınırız. Ve biz Yunanistan'ın kuzeyindekiler, kendimiz de Anadolu‘dan gelen göçmenlerin torunlarıyız.‘‘

Cümlesi biter bitmez neredeyse kendi boyundaki ağır tahta kaşığa uzanıyor. Bu kaşıkla havuç ve mercimek dolu bir tencereyi karıştırıyor. Burada yemeklerin hazırlanmasına sığınmacılar da yardım ediyor. Suriyeli genç kadınlar Babis'in karıştırdığı çorbaya eklenecek patatesleri soyarken erkekler de ağır tencereleri yemek dağıtılan yere taşıyor. Kampın başka bir bölümündeyse genç gönüllüler pişen çorbaları dağıtıyor. Heidelberg'ten Leo bu uluslararası grubun internet üzerinden biraraya geldiğini anlatıyor. Leo'ya göre insanların az da olsa tebessüm etmeleri önemli: ‘‘Burada üç gündür hokkabazlık yapan ve dans eden bir sanatçımız da var. Gelirken yanımızda hep müzik getiriyoruz ve insanlarla dans ediyoruz. Onların en azından biraz da olsa gülümsemelerini istiyoruz.”

Osnabrück'ten Isabell de bir arkadaşıyla İdomeni'ye yeni gelmiş. İkisi de öğrenci olan iki arkadaş da bu uluslararası inisiyatife dahil olmak istiyorlar. Isabell, ‘‘Artık buradayız, biraz bağış topladık. Zamanımız bol, bu yüzden gidip alışveriş yapıyoruz ve yemek pişiriyoruz” diyor.

‘'Devlet yalnızca polis olarak burada''

Kulağa oldukça basit gelse de aslında giderek daha fazla sığınmacının hastalandığı bu yerde bu temel ihtiyaçları karşılamak pek de kolay sayılmaz. Örneğin temiz su bulmakta zorlandıkları için ishal salgını baş göstermiş. Suriyeli öğretmen Ali durumu şu sözlerle özetliyor: ‘‘Sorun her yerde çok uzun süre sıra beklemek zorunda olmamız. Yemek kuyruğunda, içecek kuyruğunda, tuvalet, duş ve doktor kuyruğunda hep sıra beklememiz gerekiyor.”

Tıpkı bugün ateşi olan küçük oğlu için sıra beklemek zorunda kalması gibi. Soğuk rüzgâr binlerce kişinin içinde olduğu bu ince çadırdan içeri sızıyor. Çoğu sığınmacı yerde uyuyor. Uluslararası yardım organizasyonlarına ait büyük çadırlardaki ranzalar çoktan dolup taşmış.

Almanya'dan rahibe Dorothee Vakalis de aylardır buradaki sığınmacılara yardım ediyor. O da devletin sığınmacılara yardım eli uzatmadığından yakınıyor: ‘‘Burada eksikliği hissedilen devletin varlığı. Devlet yalnızca polis olarak kendini gösteriyor. Bu da burada bazı hizmetleri verebilmeye yetmiyor.‘‘

Ne var ki Yunan devleti sonunda buraya kendi sığınmacı yurdunu inşa ediyor. Bu yurt geçici de olsa asıl hedeflerinden çok uzakta binbir güçlükle ulaştıkları Yunanistan – Makedonya sınırında sıkışıp kalan sığınmacılara yuva olacak.