İdris Baluken: 'Tek devlet’, ‘tek millet’ diyerek bir diktatörün peşinde saf tutuyorlar

İdris Baluken: 'Tek devlet’, ‘tek millet’ diyerek bir diktatörün peşinde saf tutuyorlar

Batman’daki darbe karşıtı mitingde konuşan HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken “Hani, o tekleyen partiler var ya, bunlar bugüne kadar ‘tek devlet’, ‘tek millet’ diyorlar, şimdi bir diktatörün peşindeler saf tutuyorlar” dedi. DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de “Yeni bir Türkiye inşa etmek Kürtleri yok saymakla mümkün değildir” dedi. Mitingde konuşan DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle de “Eğer Türkiye inkarcı, tek tipçi otoriter cumhuriyetten kurtulamazsa darbeler bitmez; çare demokrasi” diye konuştu.

HDP,  DTK, DBP ve Özgür Kadın Kongresi (KJA) öncülüğünde Batman’da darbe girişimine karşı miting düzenledi. Mitinge DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle, HDP İmralı Heyeti’nden İdris Baluken ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in konuşmacı olarak katılırken, ilk olarak Hatip Dicle açıklamalarda bulundu.

Mitingde “her türlü darbeye karşı radikal demokrasi” mesajı verildi.

 

Dicle: Çare demokrasi

 

“Kürt halkı 15 Temmuz darbe girişimine asla onay vermedi. Vermeyecekler. Bundan sonra da vermeyecek. Şimdi düşünün, Türkiye Avrupa Birliği’ni müzakere ediyor. Ve G- 20 üyesidir. Ama Türkiye darbelerden kurtulamamış. Türkiye ‘Muz cumhuriyeti’. Ama bunun bir nedeni Türkiye’de darbeler bitmiyor. Bunun ana sebebi şudur: Türkiye kuruluş sürecinde içerisinde Kürtler, Türkler ittifak yapıp ülkeyi savundular. 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal, Kürtlerin bu direnişini gördü ve Erzurum kongresini yaptı. Bunun üzerine TBMM’ye tüm ha klar getirildi. Hatta parlamento, Mustafa Kemal o dönemki konuşmalarında ‘Türk ve Kürtler eşittir’ diyordu. TBMM bu ruhla oluştu. 1921 Anayasası ‘Türkiye halkı’ kavramı kullanıyor. Tüm toplumu kucaklıyordu.

“Ve 21 Anayasanın daha önemli bir önemi idari özerkliği vardı. Bunu resmi tarih yazmaz. 22 Şubat 1922 Kürdistan özerklik yasası bile onaylandı. Ama gelin görün ki, Lozan ve Cumhuriyet’in ilanından sonra tüm bu birleştirici ruh yok edilerek, başta Kürtler olmak üzere Türkleştirme yöneldi. İşte darbelerin ilk kaynağı budur. Halen bu anayasa tek tipçi ruhu taşıyor. İşte darbeleri doğuran budur. Eğer Türkiye bundan sonrada bu inkarcı, tek tipçi otoriter cumhuriyetten kurtulamazsa bu darbeler de bitmez. Bunun çaresi demokrasidir.

“Sayın Öcalan’a buradan selam gönderiyoruz. Sayın Öcalan, bu Türkiye’nin kronik hastalığına çare olarak, sürdürdüğü görüşmeler, Dolmabahçe Mutabakatı başladı. Mutabakatı, demokratik bir cumhuriyeti halkla birlikte yapmak ve artık darbe ve inkar sürecine son vermekti. Türkiye’de demokrasiye ihtiyacı olan herkesin taleplerini karşılayacaktı. Bugünkü Cumhurbaşkanı, ‘Darbecilere bilmeden destek oldum. Allah affetsin’ dedi. Bu Allah ile kul arasında, karışmayız. Ama millet onu affetmez. Çünkü uyarılmıştı. Sayın Öcalan’a şahidiz, görüşmelerin çoğunda Fethullahçıların devlette nasıl örgütlendiğini defalarca söyledi.

 

"AKP’den cesaret aldılar"

 

“Bakın, bu Fethullahçılar denen cemaat, 1965’ten beri Türkiye Cumhuriyeti’nde, devlet içinde örgütlenen bir yapı. Sayın Öcalan onları NATO Gladyosu’nun uzantısı diye tanımlıyordu. Bunlar 80 darbesi sonrası İslami kesimlerle 12 Eylül desteği veren gruptu. Bunlar 12 Eylül’ü alkışlıyorlardı. Ama şu bir gerçek, en büyük, en köklü örgütlenmelerini AKP döneminde yaptılar. Hatırlayın, 17 Aralık süreci başlarken bugünün cumhurbaşkanı, ‘Ne istediniz de vermedik’ demişti. İşte bu vahşi darbenin girişinde, böyle cesaret aldılar. Bunun için bu tarihi biz unutturmayız. Bakın Oslo sürecini bozan da onlar. KCK operasyonlarında, binlerce insanı içeriye tıkayan hakimler, şuanda darbeci. Allah aşkına bunlar AKP döneminde olmadı mı? AKP bunlar destek vermedi mi? O dönemin başbakanı demedi mi, ‘Ben bu davanın savcısıyım’ diye. E şimdi ne oldu? Şimdi bu darbeyi görünce ‘Onları Allah’a havale ediyorum’ diyor.

“Sayın Öcalan’dan haber alamıyoruz. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nın can güvenliğinin kalmadığı bir süreçte, İmralı’nın dış güvenliğinden sorumlu olan komutan ‘darbeci’ diye tutuklanmışken, ailesi gibi hepimiz Sayın Öcalan’ın sağlığından endişeliyiz. Bu endişeyi seslendiriyoruz. Diyoruz; Sayın Öcalan’ın sağlığı ve güvenliği konusundan ya ailesi ya da bağımsız bir heyet, bu halka bir haber versin. Kürt halkının bir yere kadar sabrı var. Kürt halkı, milyonlarca imzalı belgelerle Öcalan’ı stratejik önder ilan etmiştir. Bu halkın buna hakkı vardır. Onun için, her yerde, Sayın Öcalan’a sahip çıkmak zorundayız. Halk ve siyasetçiler bunu yapmak zorundayız. Halkımızın nöbet eyleminin önemini belirtmek istiyorum.”

 

Baluken: Darbe yapan bir kişi darbe karşıtı olamaz

 

Dicle’nin ardından konuşan İdris Baluken ise trilyonlarla mitingler yapmadıklarını dile getirerek, Yenikapı’da bir araya gelenlere seslendi ve şunları söyledi:

“Şöyle bir kameradan bakıp Batmanı izlesinler. Hani, o tekleyen partiler var ya, bunlar bugüne kadar ‘tek devlet’, ‘tek millet’ diyorlar, şimdi bir diktatörün peşindeler saf tutuyorlar. Ama birbirlerinden farklı değiller.

“Bunlar, öyle yeni bir araya gelmişte değiller. Darbe girişi ardından da bir gelmediler. Biz biliyoruz Kürdistan’da yürütülen savaşla bu partiler bir aradaydı. Bunların birlikteliği Cizre’de Kürt halkına dayattığı katliamlarla bu partiler birlikteliğin ortaya koydu. Darbe girişimi ardından, Tayip Erdoğan bir darbeden çıkmış edasıyla ‘kahraman’ ilan ediliyor insaf. Tayip Erdoğan’ın bir yıldır, Saray'dan darbe yaptığını söylüyoruz. Darbe yapan bir kişi darbe karşıtı olamaz.”

 

Tuncel: Şimdi bizim zamanımız

 

Mitingde son olarak konuşan Sebahat Tuncel ise PKK lideri Abdullah Öcalan’a “özgürlük” vurgusu yaparak, İstanbul’da düzenlenen mitinge atıfta bulundu ve “Orası sadece dolgu alanı oldu. İşte Batman işte gerçek kitle. Milli cephe oluşturanlar, bu ülkede darbelere zemin sürenlerdir. Kürt halkını yok sayanlardır. İşte biz buradan bir kez daha diyoruz; bu yoldan devam ederseniz, Türkiye’nin krizini derinleştirirsiniz” diye konuştu.

Türkiye’de demokrasinin tek yolunun Kürt halkının özgürlüğe kavuşturulması olduğunu belirten Tuncel, “DBP olarak, Kürt özgürlük mücadelesini yükseltmek için buradayız. Kürdistan’da barış yoksa, Türkiye’de de barış yoktur. Yeni bir Türkiye inşa etmek Kürtleri yok saymakla mümkün değildir. Yapılması gereken tek şey Kürt halkının özgürlüğü ve Kürt halkı önderini özgürlüğüne kavuşturmaktadır. Kürt halkına faşizmi dayatanlar bilsin ki Kürt halkı direnerek bunu yapmış işte Minbiç özgürlüğün kavuşuyor. İşte Kobane. İşte Kürdistan’ı özgürlüğe kavuşturma zamanıdır” dedi.

Türkiye’de krizin aşılmadığını söyleyen Tuncel, “AKP ve CHP MHP, Türkiye’yi krize gömüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın, Yenikapı’da bir araya geldiği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu Alevi kimliğinden dolayı yuhalattığını da anımsatan Tuncel, “Onların yolu açık olsun, şimdi bizim zamanımız” diye konuştu.