Doksanlı yılların ortasından itibaren, şehirlerin büyük meydanlarına Ramazan ayında belediyeler tarafından iftar çadırları kurulmaya başlandı. Belediyeler kurdukları bu çadırlarda bedava iftar yemeği vermeye başladılar. Mevzuat, iftar çadırı kurmayı belediyenin görevleri arasında saymamış. Mevzuata göre belediyeler, ancak fakirlere ve gücü yemek yapmaya yetmeyenlere yardım amacıyla aşevleri kurarak bedelsiz yemek verebilirler. Bu nedenle, kurulan iftar çadırının ve verilen iftar yemeklerinin finansmanının vergilerden oluşan belediye bütçesinden karşılanması yasal olarak mümkün değil. Diğer taraftan iftar çadırları, kuruldukları mekânların çevresindeki lokantacı ve lokanta çalışanlarını da Ramazan ayı boyunca işsiz bırakıyor. Çünkü iftar çadırında bedava yemek yiyenlerin hemen hemen tamamının iftar yemeğinin parasını ödemeye gücü yeten kişiler olduğu görülüyor. Lokantaya gidileceğine bedava yemek verilen iftar çadırına gitmek insanlara çok cazip geliyor. Şu da var, iftar çadırlarının kurulduğu şehirlerin meydanlarına fakirlerin iftar vakti ulaşması oldukça zor. Fakirler genellikle varoşlarda oturuyor. Onların iftar saatinde evlerine oldukça uzak olan şehir merkezindeki iftar çadırına gitmeye güçleri yetmez. Yaşlılar ve çocuklar zaten gidemez. Dolayısıyla yıllardır her Ramazan’da şehrin merkezine kurulan bu gösterişli iftar çadırları, belediye başkanlarının reklamına hizmet eden bir uygulamadan öteye geçemiyor. Osmanlı’da padişahlar da iftar yemeği verirlermiş. Ama onlar verdikleri iftar yemeğinin finansmanını kendi malvarlıklarının gelirinden oluşan “Hazine-i hassa”dan karşılarmış. Devlete ait olan “Hazine-i Âmire”ye iftar yemeklerinin masrafını ödetmezlermiş. Bu nedenle iftar yemeklerini yiyenler teşekkürlerini belirtmek için “padişahım çok yaşa” diyerek hep bir ağızdan bağırırmış. Peki, belediyelerin kurduğu iftar çadırlarında yemek yiyenler “belediye başkanım çok yaşa” diyerek bağırsalar olmaz. Çünkü belediye başkanı yemeğin parasını kendi cebinden ödemiyor. “Belediyemiz çok yaşa” diye bağırsalar gene olmaz. Zira verilen yemek belediye mevzuatına aykırı. Bazen basında haberler çıkıyor. İftar çadırında yemeklerin finansmanını belediyelere iş yapan şirketlerin karşıladığı belirtiliyor. İftar çadırındakiler yemeği finanse eden şirketin unvanını söyleyip, anonim şirketine veya kolektif şirketine “çok yaşa” diye teşekkür ettiklerini belirtseler “bu da rüşvetin belgesi” gibi bir şey olacağı için uygun bir teşekkür şekli olamaz. En iyi yol, belediye başkanının reklamını yapmak için kullandığı bu Ramazan icadından vazgeçmesi. Daha doğrusu iftar çadırı gösterisine artık bir son vermek gerekiyor. Peki, belediyeler ne yapmalı? Ramazan ayında, ekmekle aynı malzemeden yapılan ve klasik ekmeğin yassı yuvarlak veya elips şekline dönüşmüşü olan pide, ekmeğe göre yüzde 32 zamla vatandaşa satılıyor. Belediyelerin asli görevi Ramazan boyunca yaşanan bu haksız kazancı önlemektir. Belediye başkanları Ramazan ayında iftar çadırı kurup şahsi reklamlarını yapacaklarına Ramazan pidesi vurgunundan halkı korusalar çok daha hayırlı bir iş yapmış olurlar.