Iğdır Müftüsü Cüneyt Kulaz'ın hazırladığı ve Caferiler hakkında olumsuz ifadeler içere raporun Vali Ahmet Pek imzası ile Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesinden rahatsızlık duyduklarını bildiren Iğdır Ehlibeyt Alimleri Derneği Başkanı Veli Beder, yaptığı açıklamada, “Bu müftü görevden alınmalıdır. Fesat dolu raporu Valinin nasıl imzalayarak gönderdiğini merak ediyoruz. Bu iftira dolu, gerçek dışı raporla ilgili savcılarının soruşturma açmasını bekliyoruz” dedi.
Müftü Cüneyt Kulaz'ın Caferilerle ilgili olarak hazırlayıp imzaladığı belirtilen 2 sayfalık rapor, Vali Ahmet Pek’in imzasıyla 13 Ekim 2013 günü İçişleri Bakanlığı'na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Gönderilen rapor, resmen tebliğ edilmemesine karşın Iğdır Ehlibeyt Alimleri Derneği'ne ulaştırıldı. Dernek Başkanı Veli Bedir, basın toplantısı yaparak Caferi mezhebinden olan Azerilerin raporda 'Terörist' olarak gösterildiğini söyleyerek, müftünün görevden alınmasını istedi.
Müftülük de raporun sosyal medyada yer alması ve tepkilere neden olması üzerine bir basın açıklaması yaptı. Müftülük açıklamasında, ‘raporun hiçbir yerinde Iğdır halkının terörist ve vatan haini olarak nitelendirilmediği’ belirtildi. İddia edilen yorumların asılsız ve mesnetsiz olduğu belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
“Iğdır'ın etnik yapısı göz önünde bulundurularak, Iğdır halkının hısım ve akrabalık bağları ile birlik ve beraberlik içinde yıllardır iç içe yaşadığı ve mezhep olgusunun halkın içinde ayrışmaya ve husumete neden olmadığı da belirtilmektedir. Bütün olarak değerlendirildiği takdirde, skandal niteliği taşımayan bir bilgilendirme raporu olduğu anlaşılacaktır. Toplumda sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimi, diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmenin kamu güvenliği açısından açık tehlike oluşturduğu düşünülmektedir. Bilgi kirliliğine neden olmamak ve vatandaşlarımızın doğru bilgilendirilmesi amacıyla durum kamuoyunun bilgisine sunulur."
Raporda, Iğdır'daki 226 camiden 80'inin Azerilere ait olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
" İran -Nahçıvan- Ermenistan'a komşu Iğdır'da başka illere hatta yurt dışına mezhep tutuculuğu ihracına başlandığı yeni açılan derneklerle kendini göstermektedir. Müftülüğümüzce verilen din hizmetlerinin tek taraflı kaldığını belirtmek yanlış olmayacaktır. Çünkü Şia'ya mensup vatandaşlarımız mollaların baskısından dolayı müftülüğe bağlı camilere gelmemektedirler. Gelecekte gençler arasında ideolojik ayrışımı hızlandıracak, Şia (Caferilik) adına özendirici söylem ve davranışlar toplumda devlet, millet ve bütünlüğümüz için olumsuz oluşumlara zemin hazırlayacak din adına ve dini alanlarda görülen bu çalışmaların dikkatle izlenmesi önemli görülmektedir.
Ezanlarını, imsak ve iftar saatlerini birkaç dakika ayrı okumaları, bayramlarını İran'a uyumlu zamanlarda yapmaları, sürekli yapılan dini programlarında İranlı Mollaları konuşmacı olarak getirmeleri, tutuculuğun ve özendiriciliğin çalışmaları olduğu düşünülmektedir. Başkanlıkça Iğdır başta olmak üzere bazı illerde bulunan mollaların Ankara 'ya özel davet edilerek misafir olarak ağırlanmalı, cami hizmetleri konusunda bilgi teatisinde bulunulmalı, diyanetin din hizmetleri yönetenlerin örnekliği gösterilmeli.
İlimizde bulunan Caferi Camilerinin Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı hale getirilmesi, mollaların ülkemizde yetiştirilmesi, atamalarının Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılmasının önemli olduğunun düşünüldüğünü bilgi ve takdirlerinize arz ederim."
Iğdır Ehlibeyt Alimleri Derneği Başkanı Veli Beder, düzenlediği basın toplantısında Caferi inancına darbe niteliğinde olan ve hakaret içeren bu raporu hazırlayan kişilerin Iğdır'da bulunmasını büyük bir talihsizlik olarak nitelendirdi.
Başbakan ve Diyanet İşleri Başkanlığının bu kişileri bulundukları görevden almalarını isteyen Beder, şunları söyledi: " Türkiye Cumhuriyeti'nin asli unsuru olan bizler hiçbir zaman vatan ve milletimize ihanet içerisinde olmadık ve olmayacağız da. Iğdırlı hiçbir Türk devletine ve milletine karşı kurşun atmayı bırakın taş atanların hatta yan gözle bakanların karşısında bir dev misali durmuştur. Millet veya devlet adına bizleri yargılayan veya yadırgayanların daima karşısında olacağız. Bizi yargılayan ya da hakkımızda rapor hazırlayanların millet ve devlet duygularını da ayrıca sorgulamak gerekmektedir. Bizler; Caferi inancına mensubuz ve bununla da iftihar ediyoruz. Ehlibeyt yolundan gitmek, Peygamberimizin pak ve tertemiz ailesinin yolunu izlemek bizleri onurlandırmaktadır. Anayasamız din ve vicdan hürriyetini teminat altına almıştır. Dini törenlerimizi Müftülüğün lütfü ve icazeti ile yapmadık bundan sonrada yapmayacağız. Biz yaptığınız işlerde illegal bir metot takip etmedik etmeyeceğiz. Dini özgürlükler alanında Ermeniler'e dahi Akdamar Kilisesi'nde ayin yapma hakkı tanınırken, Hıristiyan, Ortodokslar'a egemenlik verilirken bizleri teröristle aynı kefeye koymak hangi akla hizmettir? Kürt kesiminde gençler ideolojik taleplerini terörize uygulamalarla dile getirirken, Azeri kesiminden bazı grupların ve Mollaların inançsal (mezhepsel) ideolojik düşüncelerini dini argümanlarla seslendirdiklerini görmek mümkündür. Muharrem ayında Iğdır bir matem kenti gibidir' ifadeleri ne manaya gelmektedir?"
Beder, raporda Iğdır'da yaşayan Kürt ve Türk kesiminin vatan haini gösterildiğini, bir kesimin 'terörist uygulamalar içinde' olduğu, diğer kesimin 'Mezhepsel tutumu sebebi ile terörist' gösterildiğini ileri sürerken, "Muharrem ayındaki İmam Hüseyin'e tuttuğumuz yas hangi terör eylemine sebep oldu, hayret. Aynı Emevi ve Abbasi siyaseti. Hiç kimse İmam Hüseyin'in yasına dil uzatamaz. Müftü bizlere vatan sevgisi ve millet bütünlüğünü öğretmesin. biz Türküz ve bu vatanın bir tek çakılını atalarımız nasıl Ermeni'ye vermedi ise biz de bundan sonra baş kesen, ciğer yiyen kadın çoluk çocuk demeden insanları öldüren El Kaidecilere, El Nusracılara ve bunların destekçilerine bu vatanı yar etmez, tek bir çakılını vermeyiz. Yazıyı Emniyet'e bilgi için gönderiyorsun ve diyorsun ki bu Caferiler toptan vatan hainidir. Bunları dikkatle izle. Buradan Cumhuriyet savcılarını bu iftira dolu gerçek dışı rapor hakkında soruşturma açmasını bekliyoruz" dedi.
Iğdır Ehlibeyt Alimleri Derneği Başkanı Veli Beder, bütün bu çalışmaların öz be öz Türk olup Caferi inancına sahip kendilerini 'Başkalaştırma çabaları' olduğunu ifade ederken, "21'inci Yüzyıl Türkiyesinde tek tip insan yaratamazsınız. Bu çaba ve iftiralar ehlibeyt alimlerini Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı birer memur haline getirme gayretidir. O halde diyanet işlerine bağlı olmayan Alevi kardeşlerimiz, Vakıflar aracılığı ile dini ihtiyaçlarını gideren gayrimüslimlerde toptan vatan hainidirler. Bir bardak suda fırtına koparmak buna denir. Diyanet işleri başkanlığı yeniden yapılandırılmalı ve her inanca sahip toplum ve bireyler eşit, hakkaniyete dayalı ve özgürce temsil edilmelidir" diye konuştu.