1 Ocak 2014 gecesi Hatay'da İHH İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı'na (İHH) ait Suriye'ye giden bir TIR'da silah bulunduğu iddiası gündeme gelmişti. TIR'ın MİT tarafından aranmasına izin verilmediği iddia edilmişti. Hatay Valiliğinden gelen belge ve ortaya çıkan tutunaklar ile olayın MİT tarafından görevlendirilmiş kişilerce TIR'ın "devlet sırrı" denilerek aranmasına izin verilmediği ortaya çıkmıştı. TIR'ın İHH ile ilişkilendirilmesi iddialarına ilişkin konuşan IHH Başkanı Bülent Yıldırım, İsrail ve yargıdaki cemaat yapılanmasının İHH'yı hedef aldığını belirterek, "Mavi Marmara katliamı için dava açılacağı zaman, bu grubun savcıları 'eğer dosyayı açarsanız İHH ile ilgili El Kaide dosyası da açılır' dedi. Yargı içinde masaya dosya koyarak tehdit eden savcılar var" ifadelerini kullandı.
Yeni Şafak gazetesine konuşan Bülent Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:
Önceki gece İHH TIR'ında silah iddiası haberleştirildi. Çok geçmeden doğru olmadığı ortaya çıktı. Bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?
Mavi Marmara hadisesinden sonra Türkiye İsrail ilişkileri dibe vurdu ve İsrail yalnızlaştı. Türkiye'yi kaybetmeleri Siyonist sermayenin büyük yara almasına sebep oldu Bu nedenle paniklediler. Türkiye ile ilişkileri eski düzeyine hatta daha büyük bir ittifaka çevirmek istiyorlar. Bunun için çok çeşitli tekliflerde bulundular. Bize de geldiler. İsrail Türkiye ilişkilerinin tekrar düzelmesi için yapılan anlaşmalara ses çıkarmamamız istendi.
Teklifler İsrail hükümeti tarafından mı geldi?
Tabii. Aracılar vasıtasıyla. Bazıları başka ülkeler üzerinden geldi. Biz bu teklifleri reddettik. Dolayısıyla İHH'yı bitirme kararı aldılar.
Nasıl yapacaklar bunu?
Üç konu üzerinde tartıştılar. Birincisi Bülent Yıldırım'ı öldürelim. Fakat öldürürsek kahraman olur dediler. İkincisi vakfa çeşitli devlet kurumları tarafından baskı yaptıralım başkanı değişsin, ki paralel devlet mensupları bu baskıyı yaptılar. Sonra Bülent Yıldırım gitse geride kalanlar aynı misyonu devam ettirecek dediler. O yüzden üçüncü yol olarak itibarsızlaştırmaya karar verdiler. Dosyalar hazırladılar.
Ne gibi dosyalar?
El Kaideci, İrancı dediler, özel hayatı öne sürdüler... Aklınıza gelen her iftirayı attılar. Fakat hiç biri tutmadı. Son olayın da İHH'yı itibarsızlaştırmak için yapıldığını düşünüyoruz. Demek ki İsrail'e bir söz verdiler. Bu sözün gereğini yerine getirmeleri isteniyor artık. Sanki bir TIR yakalanmış, içinde İHH'nın Suriye'ye götürdüğü silahlar varmış gibi bir kamuoyu oluşturma gayretine girdiler. Bunu İngilizce olarak da bütün dünyaya yaydılar. Bizler hemen net tepkimizi verdik. Jandarmaya ulaştık. Jandarma böyle bir TIR'ın kontrolleri altında olduğunu ancak İHH ile hiçbir ilgisi olmadığını bize bildirdi.
TIR'ın kime ait olduğu, içinde ne olduğu açıklığa kavuştu mu?
Onu bilmiyoruz. Bir iftira atıldı. İftiranın asıl sebebini de biliyorsunuz, 3-4 gün önce İsrail Dışişleri Bakanı Liberman 'İHH bizim için büyük bir tehdittir' diye açıklama yaptı. Biz 2 gün önce Gazze'yle ilgili dünya çapında bir kampanya başlattık. Bu arada Türkiye'ye gelen bir suikast timi var. Arkasından da bir grubun mensupları İHH'nın silah yüklü TIR'ı yakalandı diye iftira kampanyası başlatıyor. Bu tabloyu okuyun.
Haberde TIR MİT'le de ilişkilendiriliyordu. Buradan konu Türkiye'nin teröre destek veren ülke imajı verilmesi noktasına gidiyor değil mi?
Şu anda uluslararası ceza mahkemesinde bir dosya hazırlıyorlar. Türkiye'yi teröre destek veren ülke konumuna düşürmek istiyorlar. Çünkü biz İsrail'i uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmak için başvurduk ve ilk defa dünyada bu kabul edildi. Buna karşılık Sayın Başbakan'ı, arkadaşlarını ve İHH'yı teröre destek veren kişi ve kurumlar olarak göstermek istiyorlar. Sayın Başbakan İsrail'e karşı çok net tavır içinde. Mavi Marmara'dan sonra abluka kaldırılmadı, ambargo kaldırılmadı, tazminat miktarında da anlaşılamadı. İsrail bunları yapabilecek konumda kendisini göremiyor.
Neden?
Çünkü ablukanın asıl sebeplerinden biri de İsrail'in Filistin'e ait olan doğalgazdan Filistin'e pay vermek istememesi. Bunu Başbakan iktidarda oldukça yapamayacağını düşünüyor.
Bahsettiğiniz suikast timi nereden geldi? Kim gönderdi?
Hangi ülkedeki Yahudi kökenli ismin yönlendirdiğini biliyoruz. Buraya gönderdikleri de kısmen belli. Hedef benim. Rahmetli Medet Ünlü'yü vuranlarla aynı çizgide olan bir yapı. Normalde bunu söylemeyip, bu timin yakalanmasını istememiz lazım ama bir kaos ortamı var. Gerçekten hükümet direniyor. Direnmese hepimiz altında kalırız. Biz de bu ortamda suikastlerin olabileceğini ortaya koymaya çalıştığımız için bunu açıkladık.
Hedefte başka kim var?
Benim için ortaya çıktı. Belki başkası için de var. O nedenle bu kaosu ortaya çıkaranlara sesleniyorum. Herkes geri çekilsin. Türkiye'de bundan sonra olacak her şeyden onlar sorumlu olur. Ülkenin ekonomisine, kazanımlarına, kendi hizmetinize, diğer STK'lara zarar verdiniz. Dünyada Türkiye'yi yolsuzluk ve kasetlerle anılır hale getirdiniz. Bir an önce özür dileyip tövbe edin ve geri çekilin. Aksi takdirde bu millet sizi unutmayacak.
Geride ülke olarak kim var?
Onu bilemeyiz. Tetikçiler A ülkesinden kullanılabilir, B ülkesinden kullanılabilir. Dünyada herkesle iletişime geçebiliyorlar. Utanmadan ve övünerek 'Biz sadece FBI ile değil, CIA'le, Mossad'la, İngiliz istihbaratıyla da, hepsiyle iletişim içindeyiz' diyen bir grup var Türkiye'de. Bir devlet bu ülkelerle gider, konuşur ama bir STK, bir cemaat böyle bir şey yapamaz.
Fethullah Gülen'in yanlış yönlendirildiği, gidenlerin görüştürülmediği de söyleniyor...
Ben buna itibar edemiyorum ama yanılıyorsam artık her şey deşifre oldu. Türkiye'ye gelsin. Hem onu yapmıyorsun. Hem bir sürü linç operasyonu içinde yer alıyorsun. Allah korusun ahlaksızca kaset işleri. Düşünün Hocaefendi diyor ki 'Ben bir kişiyi uyardım. 10 tane daha var.' Şimdi sana demezler mi sen nerden alıyorsun bu bilgiyi? O zaman sana bu bilgiyi vereni söyle. Bu kaset nereden çıkıyor bulsunlar. Dünyada düştüğümüz durumu görüyor musunuz? İslam'ın önemli şahsiyetlerinden biri olarak Hocaefendi görülüyor. Ve şu anda kasetlerle anılıyor. Şimdi biz tebliğ veya daveti neyle yapacağız? Ne kadar zarar verdiklerinin farkındalar mı? Hocaefendi gelsin bunu çözsün. Aksi takdirde biz canı yanan insanlar olarak kendimizi korumak zorundayız.
Hizmet hareketinin dünyadaki varlığını sürdürmek adına Türkiye'deki yapısını feda ettiği yönünde yorumlar var. Tüm yapı deşifre olmadı mı?
Rusya'dan, 'Bu okullar CIA merkezi diye' açıklama yapılıyor. Türkiye'de herkes bu işin arkasında Mossad, CIA var diye bas bas bağırıyor. Bu bütün dünyaya yayıldı. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa, İslam dünyasında, her tarafta 'Kime çalışıyorlar, arkalarında kim var' diye soruluyor. Okulların olduğu heryerde bu konuşuluyor. Onun için aslında cemaat tasfiye ediliyor. Cemaate bir görev veriliyor. Yapamayınca tasfiye ediliyor. Cemaatin üst düzeyleri bu oyunu görmeli.
Bu tasfiye süreci mi?
Evet, 17 Aralık operasyonunda başarıya ulaşacaklarını düşündüler. Beceremediler. İkinci, üçüncü adımlar zevahiri kurtarmak için. Cemaat gidiyor şu anda. O yüzden cemaat içindekilere söylüyorum. Lideriniz veya değil, kim olursa olsun, eğer bu yanlış operasyon içindeyse emeğinizi kurtarmak için bir şura oluşturun . Kendi içinizde tartışmaya açın. Yoksa yazık olacak. Şu anda insanların gönlünden çıktılar. Hala bizim gibi insanların az çok merhamet ettiği bir yapı. Yoksa halk tamamen sildi.
İHH'nın daha önce cemaatle bir anlaşmazlığı oldu mu?
Geçmişte hiçbir problemimiz olmamıştı. Bir çok kere de yardımlarının dağıtılması, okullarının açılması noktasında, bazı okulların ihtiyaçlarının alınmasına karşılık beklemeden yardımcı olduk. Sonra birden bire iş Mavi Marmara'yla birlikte değişti. İşin içine İsrail girince ip koptu.
Bazı fotoğraflardan bahsettiniz. Bunlar size şantaj olarak mı kullanıldı?
İHH yardım dağıtırken silahlı insanlar da yanımızda görüntülenmiş. Çeşitli konferanslarda oturmuşuz, yanımızdaki birini almışlar bu El Kaide'ye bağlamışlar. Biz insani diplomasi yapıyoruz. Bütün örgütlerle görüşüyoruz. Birçok gazetecinin birçok kişinin kurtarılması için dünyadaki hemen hemen her örgütle görüşen bir konumdayız. Bu görüşmeleri yaptığımızda karşımızda silahlı örgüt var. Silahını bırak sonra masaya oturalım mı diyeceğiz. Bu fotoğrafları dosyalamışlar ki İHH'yı içeri aldıklarında El Kaide ile fotoğraflarınız var diye önümüze koyacaklar
Her bölgenin kendi grubu var. Adamlar hepsi silahlı. O bölgeden o gruba giderken o adamların içinden geçiyorsun. Bunları görüntülemişler, bize karşı kullanılıyor. Böyle ahlaksızca bir tehdit el altından yapılıyor. Bu tehditlerin sayısı çok fazla.
Başka ne gibi tehditler yöneltildi?
Size ilk defa bir şey açıklıyorum. Mavi Marmara dosyası davası açılacağı zaman bu grubun savcıları önümüze başka bir dosya koydular. Eğer bu dosyayı açarsanız İHH ile ilgili El Kaide dosyası da açılır dediler. Yargı içinde tehdit eden savcılar var.
O savcılar biliniyor herhalde değil mi?
İsimleri var. Bu dosyayı önüne koydukları kişinin ismini vermiyorum. Kendisi bir gün açıklarsa açıklar. Ama bize sordu ne yapalım diye. Biz asla vazgeçmeyeceğiz dedik. Bir taraftan El Kaide dosyası diyorlar. Bir taraftan İran dosyası diyorlar. Dosyalar uçuşuyor. Bu arkadaşlarda bir dosya koleksiyonu var. Ama biz de diyoruz ki biz Mavi Marmara'dan sonra zaten uzatmalı bir hayat yaşıyoruz. Biz korkmuyoruz. Elinizde ne kadar dosya varsa açıklayın. Millet gerçek yüzünüzü bir görsün. Geçen bir tehdit daha geldi. Senin dosyan alındı Amerika'ya falan kişiye götürüldü. Onun vereceği karara bağlı dediler.
Kastedilen kişi Fethullah Gülen mi?
Tabii. Onu kastediyorlar. O zaman aklımıza da şu geliyor. Her dosya bir yere gidiyor, onay alıyor, ondan sonra mı ortaya çıkıyor. Kasetler de dahil.
İHH'ya karşı yeni bir operasyon bekliyor musunuz?
Tabii. İsrail'in İHH ile hesabı bitmedi. Bitmeyecek de... İsrail bizi tehdit görüyor biz de İsrail'i bütün dünyaya tehdit görüyoruz. O nedenle siyonizmle olan mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Fakat İHH'nın en büyük kazanımı şeffaf oluşu. İnsani yardımda da, insani diplomaside de, ara buluculukta da… Kim bizimle ilgili bir şey duyarsa hemen bildirebilir. Biz devletin kurumlarına da söylüyoruz; polise, emniyete, askere…
İHH bu ülkenin bir kazanımıdır. Her ay 40 bin civarında yetime bakıyoruz. Fakirlerin sayısını biz bile bazen bilmiyoruz. İHH ile ilgili bizim bilmediğimiz bir yanlışlık varsa İHH'ya suç oluşturma tuzağı kurmayın. Gelin bilgi verin biz düzeltelim. Ama yok bilgi sizde yanlışsa siz kendinizi düzeltin.