Suruç katliamı nedeniyle "Görevi kötüye kullanma ve ihmal"le suçlanan eski Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal dünkü duruşmaya da katılmazken aileler sanığın duruşmaya getirilmesini istedi. Sanık polisin duruşmaya getirilmesi talebini reddeden mahkeme, bir sonraki duruşma sırasında güvenlik önlemi alınması için polise yazı yazılmasına karar verdi. Dosyayı incelemeye alan mahkeme, duruşmayı 9 Ocak’a erteledi.
33 kişinin öldürüldüğü Suruç katliamı döneminde İlçe Emniyet Müdürü olan Mehmet Yapalıal’ın yargılandığı davanın ikinci duruşması dün görüldü. "Görevi kötüye kullanma ve ihmal" ile suçlanan Yapalıal, Suruç Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya katılmadı.
Suruç'ta hayatını kaybeden Murat Yurtgül, Emrullah Akhamur, Cemil Yıldız, Uğur Özkan ve İsmet Şeker’in aileleri, Suruç Aileleri İnisiyatifi’nden Hacer Elçin ve Suruç İçin Adalet Platformu’ndan avukatlar duruşmaya katıldı.
Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız, “Katliamı tüm dünya duydu, sadece ben değil tüm dünya halkları bu davaya müdahil olmalıdır” dedi. Katliamın üzerinden on altı ay geçmesine rağmen adaletin sağlanmadığını belirten Yıldız, soruşturma dosyasındaki gizlilik kararının kaldırılmasını istedi.
Murat Yurtgül’ün babası Nimet Yurtgül, "Oğlum psikoloji öğrencisiydi. Soma’da çocuklara psikolojik destek sundu. Çocuklara oyuncak götürmek ve savaşı gören çocuklara destek olmak için Suruç’taydı. Katliamı yapan, işbirliği olan herkesten şikayetçiyim" diye konuştu.
Emrullah Akhamur’un babası Şerif Akhamur şunları söyledi: “Oyuncaklarla uğurladığımız oğlumun, katledildiğini telefondan öğrendik” dedi. Olayı öğrenir öğrenmez Kızıltepe’den Suruç’a geçtiğini anlatan Baba Akhamur, şunları söyledi: “İnsanlar Amara Kültür Merkezi’nden yakınlarının cenazelerini alıyordu. Bu sırada bir gürültü patırdı çıktı. Bir şahıs sırtında çanta ile motosiklet üzerinde bulunuyormuş. Çevredeki şahıslar bu şahsa saldırmışlar. Polis ellerinden almış ancak şahsın sırtındaki çantayı almışlar. Amara Kültür Merkezi’nin yanına çantaya getirdiler. Çantanın içerisinde bir bayrak vardı, bir buçuk metre kadardı. Bayrak IŞİD bayrağıymış. Ardından bir şahıs çanta ile bayrağı aldı. Ben ne olduğunu sorduğumda motosikleti kullanan şahsın sırt çantası olduğunu söylediler. Bu şahsın provokatör olup olmadığını bilmiyorum. Bu şahsın araştırılmasını istiyorum.”
İsmet Şeker’in kızı Dilek Şeker, “19 Temmuz günü babamı, çocuklara umut olması için uğurladım. Babam gönlü geniş ve merhametli bir insandı. Tek amacı oradaki insanlara umut olabilmekti” dedi. Polisin, katliamın ardından yaralıları taşıyanlara saldırdığına dikkat çeken Şeker, “Polisler katliamdan sonra gaz bombası atmak yerine yaralıları kurtarmaya çalışsalardı belki babam yaşıyor olacaktı. Tüm devlet yetkililerinden şikayetçiyim” dedi.
İsmet Şeker’in kızı Yağmur Şeker, sanığın duruşmaya getirilmesini istedi, “Faillerden İlçe Emniyet Müdürü’nün duruşmaya gelmesini, gözlerimizin içine bakarak ifade vermesini istiyorum” diye konuştu.
Uğur Özkan’ın babası Mehmet Özkan, polisin haberi olmadan bu patlamanın meydana gelemeyeceğini belirtti, “Karakol ile patlamanın meydana geldiği yer arasında sadece bir yol vardır. Emniyetin bu işten haberi olmadan patlamanın meydana gelmesi mümkün değildir” dedi.
Avukat Sezin Uçar, soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı nedeniyle, mahkemenin istediği bilgi ve belgelerin gönderilmemesine tepki gösterdi, sanık Yapalıal’ın duruşmada dinlenmesini istedi.
Avukat Ahmet Ceylan da, yargılamanın amacının maddi gerçeğin ortaya çıkartılması olduğunu belirtti, bu nedenle sanığın ifadesinin duruşmada salonunda alınması gerektiğini söyledi.
Sanık polisin duruşmaya getirilmesi talebini reddeden mahkeme, bir sonraki duruşma sırasında güvenlik önlemi alınması için polise yazı yazılmasına karar verdi. Dosyayı incelemeye alan mahkeme, duruşmayı 9 Ocak’a erteledi.
Yapalıal hakkındaki dava Suruç Asliyesi’nde açıldı. Ancak mahkeme, Yapalıal’ın katliamın ardından atandığı Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazarak talimatla ifadesinin alınmasını istemiş, Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi de ifadenin 14 Temmuz’da alınmasına karar vermişti. Ancak, Yapalıal’ın ifadesi, Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarına haber verilmeden, bir gün önce 13 Temmuz’da mesai saatinin bitiminde, daha önce belirlenen mahkemede değil, 3. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Sevil Balcı tarafından alınmıştı. Yapalıal, ilk duruşmaya da katılmamıştı.
İki sayfalık iddianame ile Urfa Emniyet Müdürlüğü ve Suruç İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün, DAİŞ’in Suruç’ta bir canlı bomba saldırısı düzenleyeceği yönündeki bir bilgiye sahip olduğu ortaya çıktı. Buna göre Urfa İl Emniyet Müdürlüğü’nün 17 Temmuz 2015 tarihinde Suruç Emniyet Müdürlüğü’ne gönderdiği yazı şöyle: “… Suruç ilçesinde yaşanması muhtemel olayların önlenmesi, müessif bir olayın yaşanmaması amacıyla 19 Temmuz 2015 tarihinden itibaren ikinci bir emre kadar aldırılan emniyet tedbirleri aşağıda çıkartılmıştır. Suruç İlçe Emniyet Müdürlüğü; İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal aldırılan emniyet tedbirlerinden sorumlu olup, il merkezinden görevlendirilen takviye kuvvet personeli ve ilçesinde yapacağı planlama dahilinde amirleri nezaretinde görevlendireceği 40 çevik kuvvet personeli ile kuvvesinde bulunan 2 TOMA ve shortland araçları ile gerekli emniyet tedbirlerini alacaktır (…) Görev alan tüm personel meydana gelebilecek canlı bomba saldırıları vb. konulara karşı görev yerlerinde dikkatli duyarlı ve müteyakkız bulunacaktır.”
İddianamede, 8 Temmuz 2015- 8 Ağustos 2015 tarihleri arasında önleme araması yapılması kararı alındığı ancak dönemin Suruç İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal’ın önleme aramasını yapmadığı belirtildi.