İhraç edilen akademisyen: Barış üzerine yazdıklarım gerekçesiyle atılmamı kabullenemiyorum

İhraç edilen akademisyen: Barış üzerine yazdıklarım gerekçesiyle atılmamı kabullenemiyorum

Selçuk Üniversitesi’ne araştırma görevlisi olarak çalışan Mustafa Aksoy 'örgüt propagandası yapmak ve sempati duymak'  gerekçesiyle 8 Temmuz’da çıkarılan KHK ile işinden ihraç edildi. Aksoy, "Uzun yıllar emek vererek yer bulduğum akademiden barış üzerine yazdıklarım gerekçesiyle atılmamı kabullenemiyorum" dedi.

Okumak ve yazmak dışında bir hedefinin olmadığını kaydeden Akademisyen Aksoy Cumhuriyet'e konuştu. Aksoy şunları söyledi: "Uzun yıllar emek vererek yer bulduğum akademiden barış üzerine yazdıklarım gerekçesiyle atılmamı kabullenemiyorum. Bütün hayatımı bunun üzerine kurgulamış ve temeli böyle oluşturmuştum. Okumak ve yazmak dışında bir hedefim olmadı. Ekmeğimi de bu şekilde kazanıyordum. Gelişime ve aydınlanmaya düşman bir kitle tarafından hedef gösterilip işimden edildim. Beni Kürt ve solcu olmam sebebiyle hedef tahtasına oturtanlar kendilerine steril bir akademik rant ortamı kurmak gayesindeler. Taşrada hayatta kalmanın ve yükselmenin yolu daha fazla Türkçü daha fazla İslamcı imajı çizmekten geçiyor

“ipimin çekileceği' akademisyenler tarafından ifade edilmişti "

İhraç öncesi sürecini anlatan Aksoy, " Öğretim üyelerinden bazıları beni Kürt öğrencileri örgütlememem, PKK propagandası yapmamam konusunda tehdit etmişti; ki henüz ODTÜ’de dil eğitimi alıyordum ve fiili olarak Selçuk Üniversitesi’ne sadece bir kez uğramıştım. Akademik hayatımın bitirileceği, “nefeslerinin ensemde olacağı” ve “ipimin çekileceği” aynı akademisyenler tarafından ifade edilmişti. Beni tehdit eden akademisyenler geçen bir yıllık süreçte peşi sıra profesörlük unvanları aldılar. Çözüm sürecinin bitmeye yakın olduğu süreçte ben sendika.org başta olmak üzere bazı web sitelerinde medya eleştirisi içeren yazılar kaleme almaya başladım. Bu konu üzerine yazma sebebim yüksek lisans tezlerimin (Ankara ve Selçuk Üniversitelerinde hazırladığım) de “barış gazeteciliği” temelli olmasıydı. Yazılarımı düzenli olarak yayımladığım 2015 yılında herhangi bir yaptırımla karşılaşmadım. Ta ki OHAL başlayana dek." 

"Hacimli bir dosya' öğretim üyelerine e-mail gönderildi"

Hakkında hazırlanan bir dosyanın fakülte öğretim üyelerine e-mail yoluyla gönderildiğini, dosyayı gönderen kişi tespit edilemediği için takipsizlik kararı verildiğini kaydeden Mustafa Aksoy, "İhraçların art arda geldiği dönemde 2017 Şubat ayında hakkımda henüz tespit edemediğim kişi veya kişiler tarafından hazırlanan oldukça hacimli bir dosya fakülte öğretim üyelerine e-mail yoluyla gönderildi. Dosya içeriğinde sosyal medya paylaşımlarımın ekran görüntüleri, yazdığım yazılar ve bunlarla ilgili e-maili yollayan şahsın/şahısların yorumları mevcuttu. Bu yorumlar oldukça hedef gösterici, e-maili alan kişileri de harekete geçirici nitelikteydi. Nitekim e-mailin gönderildiği tarih benimle ilgili dosyanın görüşüldüğü 15 Şubat 2017 tarihinden 2 veya 3 gün önceydi. Söz konusu toplantı araştırma görevlilerinin özlük haklarının görüşüldüğü bir toplantıydı. Ancak gündemi adeta benim dosyam meşgul etti. Bu toplantının ardından hakkımda 3 soruşturma açıldı. Bu soruşturmaların tümüne savunma yazdım ve tüm iddiaları reddettim. En son açılan soruşturmaya yazdığım savunma hakkında hiçbir yanıt alamadım ve dosyam rektörlüğe devredildi. Rektörlük bana yeni bir soruşturma açtı. Buna hazırladığım savunmaya da yanıt alamadım. Açığa alındığım 22 Ağustos 2017’ye kadar rektörlükten talep ettiğim iki randevum da gerekçesiz şekilde reddedildi. Bu süreçte hakkımda savcılık soruşturması açılmış ve takipsizlikle sonuçlanmıştı. Unutmadan eklemem gerekir ki; dosyanın gönderildiği e-mail adresi ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunmuştum ancak savcılık IP adresi tespit edilemediğinden buna da takipsizlik kararı verdi" dedi. 

"OHAL Komisyonu’na başvuracağım"

"Akademik hayatıma doktoramı sürdürerek devam edeceğim. OHAL’den sonra çok sevdiğim akademiye geri dönmek için Selçuk Üniversitesi’ne dava açarak, OHAL Komisyonu’na başvuracağım."