KHK ile ihraç edilen binlerce öğretmen bu yıl ilk kez eğitim yılı açılışında öğrencileriyle buluşamadı. İhraç edilen öğretmenler bu durumu, "Üzüntü verici" olarak yorumlarken ihraç edilen 20 yıllık öğretmenler hâlâ öğrenci ve velilerden mesaj aldıklarını söylüyor. 20 yıl görev yaptıktan sonra ihraç edilen sınıf öğretmeni Yaşar Kaygısız, "Velim mesaj atıp, 'Oğlumun dünkü ödevi neydi hocam?' diye soruyor. Bunları duymak üzüntü verici..." diyor. Türkçe öğretmenliği yaparken ihraç edilen 20 yıllık öğretmen İsmet Akyol da öğretmenliğin dört duvar arasında olmadığını söyleyerek, akşamları öğrencileriyle buluşacağını belirtti.
Duvar'dan Hacı Bişkin'in haberine göre bugün (18 Eylül 2017) öğrencileriyle buluşamayan KHK’lı öğretmenlerden biri 20 yıl görev yaptıktan sonra ihraç edilen sınıf öğretmeni Yaşar Kaygısız. Kaygısız, Batman’daki Kayabaşı TOKİ İlköğretim Okulu’nda öğretmenlik yaparken ihraç edildi. Yıllar sonra ilk kez okula gidemediğini ve öğrencileriyle buluşamadığını belirten Yaşar Kaygısız, buruk bir duygu hali yaşadığını söylüyor:
“Dün oğlumla başımıza gelen bir olayı anlatmak istiyorum. Birlikte neredeyse sabaha kadar temizlik yaptık. Evin içerisinde nedenini bilemediğimiz bir telaş vardı. Ütü yaptım, temizliği bitirdim. Bunları yaparken de elim ayağıma dolanıyordu. Bu sırada oğlum bir an durup bana bakarak, ‘Yarın sen okula gitmeyeceksin, okula ben gidiyorum!’ deyiverdi. İhraç edildiğimden bu yana ilk defa dün, farkına varmadan yeniden okula gideceğimi düşünmüştüm… Sanki okullar açılacak ve ben öğrencilerime gidecekmişim gibi hissettim.”
İhraç edilen öğretmenlerden biri de Zonguldak Çaycuma Sipahiler Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği yaparken ihraç edilen 20 yıllık öğretmen İsmet Akyol. Akyol, öğretmenliğin dört duvar arasında olmadığını söyleyerek, akşamları öğrencileriyle buluşacağını belirterek şunları söyledi:
“Okulların açılmasına iki gün kala, ‘Öğretmenim, komisyonun kararı belli oldu mu?’ diye soran öğrencime OHAL İnceleme Komisyonu’nun henüz karar vermediğini fırsat buldukça akşamları evlerine geleceğimi söyledim. Öğrencim ise, ‘Hocam gelmenizi biz çok istiyorduk. Sınıftakiler duyunca çok üzülecekler’ diyor. Hukuksuz ihraçta imzası olanlar, mesnetsiz suçlamalarla savcılığa ihbarda bulunanlar ne benim hislerimi ne de o okuldaki öğrencilerimin hissettiklerini anlayabilirler.
Kız çocukların okuması için elimden geleni yapıyordum. Şimdi de kendi kendime bir karar aldım. Akşamları öğrencilerimin evlerine giderek kendilerine kitap götüreceğim. Sonuçta öğretmenlik dört duvar arasında olmaz. Sonunda ne olursa olsun öğrencilerimizle sınıflarda buluşacağız.”
"Sabah uyandığımda öğrencileri görünce garip oldum"
675 ve 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Dersim’deki Vali Mehmet Ali Türker İlkokulu’nda öğretmenlik yaparken ihraç edilen 29 yıllık öğretmen Haydar Polat ise dünden beri öğrencilerine kavuşamayacak olmanın üzüntüsünü yaşadığını söylüyor. Polat, “Sabah uyandığımda çocukların okula gittiğini gördüğümde çok garip oldum” diyor: “İnsanın düşünceleri yüzünden nedensiz, gerekçe sunulmadan işten uzaklaştırılması çok üzüntü verici bir şey. Sabah uyandığımda çocukların okula gittiğini gördüğümde çok garip oldum. Öğrencilerim hâlâ soruyor: ‘Hocam derslerimize girin! Bu ne zamana kadar devam edecek?’ diye… ”
İstanbul Beykoz İshaklı İlköğretim Okulu’ndan ihraç edilen 24 yıllık öğretmen hâlâ öğrencilerinden ve velilerinden mesaj aldığını söylüyor: “Bir öğrencimin velisi mesaj atarak, ‘Hocam oğlumun bugünkü ödevi neydi?’ diye soruyor. Tüm bunlar insanı ciddi derecede yaralayan şeyler.”
Uzun yıllar sonra ilk kez okulun ilk gününde öğrencileriyle buluşamayan Çetinkaya, şunları anlatıyor:
“Şu an bir arkadaşımın evinde misafir kalıyorum. Onun bahçesinde birkaç öğretmen toplanmış kahve içerek sohbet ediyorlar. Kahve bittikten sonra bu öğretmen arkadaşlarımız yeni öğretim yılına ilişkin kendi aralarında hem toplantı yapıyorlar hem de fal bakıyorlardı. En azından ‘arkadaşlarımız neden aramızda yoklar’ diye düşünmelerini isterdim. Benim için bu durum üzüntü verici bir şey. 24 yıl boyunca her okul açıldığında öğretmenlerin yaşadığı mutluluğu biz de yaşıyorduk. Hele ilkokul öğretmeniyken, ‘Acaba 1’nci sınıf öğrencileri nasıl, aileleri nasıl, sınıflar kalabalık olacak mı?’ diye düşünürdüm. Yaşamım ve öğretmenlik hayatım hep iç içe geçerdi. Söz konusu öğretmenlik olduğunda her şeyden vazgeçerdim. Şu an mezun ettiğim bir çok öğrencim hukukçu, öğretmen olmuş. Bu öğrencilerim beni arayıp yanımda olduğunu söylüyorlar. Ayrıca ilkokul öğrencilerimden birkaç kişi mesaj atarak, ‘Öğretmenim sizi çok özledik’ diyorlar. İhraçlarla sadece bizi cezalandırmadılar, çocuklarımıza da cezalar verdiler. Şu an ne yazık ki hayata kırgın bakıyoruz.”