-İhsanoğlu: Filistin'in UNESCO'ya üyeliği tarihi başarı İSTANBUL (A.A) - 01.11.2011 - İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Filistin'in UNESCO üyesi olmasının, İİT, bütün dünya ve Filistin halkı için büyük ve tarihi başarı olduğunu belirterek, ''Bence gecikmiş bir adımdı, bunun çok erken zamanda atılması lazımdı. Filistin'in UNESCO üyesi olması, kimseye karşı değildir. Ne İsrail'e karşıdır ne Amerika'ya'' dedi. İhsanoğlu, Conrad Otel'de düzenlenen İstanbul Forumu'nun açılışının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''İsrail ve Amerika'nın lobi çalışmalarına rağmen, Filistin UNESCO üyesi oldu. Amerika buna karşılık UNESCO'ya verdiği 60 milyon dolarlık desteğini çekti. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine İhsanoğlu, şunları söyledi: ''Dün Paris'te UNESCO'nun Genel Kurulu'nda alınan karar, tarihi bir karardır. Biz bu tarihi kararın alınması için İİT olarak seferber olduk ve eminim ki 157 oyun içinde teşkilatımıza ait 50'ye yakın oy vardır. Bence gecikmiş bir adımdı, bunun çok erken zamanda atılması lazımdı. Benim kanaatim şudur ki Amerika'da alınan karar, 20 sene önce alınmış bir karardır. Daha çok soğuk savaş zamanına ait bir zihniyetin eseriydi. Bugün dünya çok değişmiştir, o bloklaşma yoktur ve bu anti Amerikan bir davranış değildir. Bu, uzun yıllar temin edilmeyen bir hakkın teminidir, adalet ve hakkaniyet içerisinde görülmelidir. Çünkü kimseye karşı değildir. Ayrıca bu, İsrail ve Filistin arasında müzakerelerin alınması için daha da yardımcı olacaktır. Çünkü Filistin'in devlet olarak tanınması, iki devlet arasındaki müzakerelerin daha sağlam temeller üzerinde oluşmasını sağlayacaktır. Bu bakımdan bunun doğru bir karar olduğuna inanıyoruz.'' -Kaddafi sonrası Libya- Kaddafi sonrası dönemde Libya'nın geleceğini nasıl gördüğü sorulan İhsanoğlu, şubat ayından bugüne devam eden mücadelenin zor bir mücadele olduğunu, rejimi yıkma mücadelesinin başarıyla sonuçlandığını söyledi. Bundan sonraki mücadelelerin daha büyük ve daha karmaşık olacağını dile getiren İhsanoğlu, ''Libya'da 1969 askeri darbesinden sonra, yani Teğmen Kaddafi'nin iktidara gelmesinden sonraki dönem içinde, eskiden kalmış bütün kurumlar yıkıldığı gibi yerine yeni kurumlar inşa edilmiş değildir, sağlam bir bürokrasi, altyapı, sivil kuruluşlar yoktur. Her şey, bir tek ferdin iradesine bağlı olarak kurulmuştur, gelişmiştir, kurgulanmıştır. Kurulacak yeni hükümetin önünde çok büyük bir mücadele var. Bu mücadele her şeyden önce halk arasında savaştan doğan menfi hisleri ortadan kaldırmak, onların bir bayrağın altında birleşmesini sağlamak ve demokratikleşmeyi gerçekleştirmek... Bu çok büyük bir meydan okumadır, çünkü gelenekler yıkılmıştır, devlet yapısı yıkılmıştır. Her şeyi yeniden inşa etmek kolay değildir. Onun için Libya halkıyla ve yeni hükümetiyle iş birliği içinde olmak gerekir'' diye konuştu. -Suriye'deki gelişmeler- İhsanoğlu, ''Suriye'de uluslararası toplumun çağrılarına rağmen, sivillere yönelik operasyonlar sürüyor. Geçen gün Suriye lideri Beşşar Esad da 'Eğer Suriye'ye bir müdahale olursa, bütün bölge yanar' şeklinde bir açıklamada bulundu. Siz mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Mevcut durum, üzücü bir noktaya geldi. Çünkü, Suriye'de sivillerin kanı akıtılmaktadır. Suriyeli vatandaşlar ile askeri güçler arasında çatışmalar olmaktadır ve büyük bir can kaybı vardır. Ayrıca, ülke içinde ambargolardan dolayı, birtakım sıkıntıların başlamış olması da dikkati çekmektedir. Bizim hadiselerin başladığı günden itibaren yapmaya çalıştığımız husus, sessiz diplomasi anlayışı içinde, hükümet ile muhalefet arasında köprüler kurmak ve yapıcı bir diyaloğun başlatılmasını sağlamak. Ama görülüyor ki bu hususta atılan adımlar, istenilen hedefe ulaşmamıştır. Bizim temennimiz, Libya'daki örneğin Suriye'de olmamasıdır. Çünkü Libya'daki askeri müdahale çok pahalıya mal olmuştur. Suriye çok daha kırılgan bir bölge. Suriye toplumunun mozaiği çok daha girift ve karışık. Libya'da benzer bir durum yok, daha homojen. Suriye'de istikrarın sağlanması, sırf Suriye'nin lehine olan değil, bütün bölgenin lehine olan bir hadisedir. Bizim temennimiz, bir an evvel gereken adımların atılması, muhalefetle yapıcı bir diyalog içine girilmesi, seçimlerin yapılması, Anayasa'nın değiştirilmesi ve iktidarların el değiştirmesini sağlayan çok partili siyasi bir hayata geçmek.''