Başbakan Binali Yıldırım, Maltepe'de bir babanın kızları 2 yaşındaki Hira ve 4 yaşındaki Elif'i pompalı tüfekle öldürmesinin ardından, anne Dilek Yardım'ın hapse çarptırılan ancak kendisine kararın tebliğ edilmesiğini iddia etmesi üzerine kamu görevlilerinin ihmali olup olmadığının araştırılması için inceleme başlattı.
Çocuklarını öldüren Ali Yardım'ın olaydan önce eşinin şikâyeti üzerine 22 gün zorlama hapse çarptırıldığı ancak kararın kendisine tebliğ edilmediği öğrenildi.
Müfettişler, annenin hangi makamlara ne zaman başvuruda bulunduğunu ve hangi işlemlerin yapıldığını tek tek inceleyerek rapor halinde Başbakan’a sunacak. Herhangi bir ilgisizlik, ihmal ve kusurun tespit edilmesi halinde incelemenin soruşturmaya dönüştürülebileceği belirtildi. Baba Ali Yardım’dan ayrılma sürecinde olan ve sığınma evinde kalan anne Dilek Yardım, defalarca savcı ve polise başvurduğunu ama uzaklaştırma kararı aldıramadığını söylemişti.
Bu arada olayla ilgili bir skandal daha ortaya çıktı. baba Ali Yardım’ın olaydan önce eşinin şikayeti üzerine 22 günlük zorlama hapse çarptırıldığı ancak karar kendisine tebliğ edilmediği belirtildi.
Anne Dilek Yardım'ın, 3 Eylül 2017’de eşi Ali Yardım'ın "Sen ya benimsin, ya da kara toprağın, seni de vururum kendimi de yaşatmam" diyerek tehdit ettiği gerekçesiyle koruyucu tedbir kararı talepli şikayette bulunduğu öğrenildi. Bunun üzerine Anadolu 17'inci Aile Mahkemesi'nin 3 ay süreyle Dilek Yardım lehine koruma kararı verdi. Karar 19 Eylül 2017 tarihinde Ali Yardım'a bildirildi ancak Ali Yardım tedbir kararından 4 gün sonra elindeki bıçağı Dilek Yardım’ın boğazına dayayarak "Ya bana evet dersin ya da seni öldürürüm" şeklinde tehdit etti.
Dilek Yardım, eşinin bu tehdidini de mahkemeye bildirince, İstanbul Anadolu 17.Aile Mahkemesi olayın vehameti, tanık ve mağdur beyanı, doktor raporu ve olayda silah olarak değerlendirilen bıçağın kullanılmış olmasını göz önünde bulundurarak, Ali Yardım'a 7 günlük zorlama hapis verdi.
Hapis kararı verilmesine rağmen Ali Yardım, tedbir kararını ikinci kez ihlal etti. İstanbul Anadolu 17.Aile Mahkemesi kararın ikinci kez ihlal edildiği gerekçesiyle Ali Yardım hakkında bu kez 15 gün süreyle zorlama hapis verdi. Ancak Ali Yardım, kararın tebliğ edilememesi nedeniyle hapis cezasını yatmadı.
Zorlama hapsinin tarafa tebliğ edilmeden uygulanamamasına ilişkin görüş bildiren avukat Mehmet Fırat, "Zorlama hapsi kararları 6284 Sayılı yasa hükümlerine göre şiddet uygulayana bildirilip, itiraz aşaması geçirilmeden uygulanamamaktadır. Bu da bahsi geçen yasanın caydırıcılığını olumsuz etkilemektedir" dedi.
Zorlama hapislerinin uygulanması konusunda yasada değişiklik yapılması gerektiğine dikkat çeken Fırat, "Ayrıca, bu şekilde verilen zorlama hapisleri şiddet uygulayana bildirilmeden uygulanamadığından aleyhine verilen zorlama hapislerini öğrenen eşlerin daha da şiddetlenerek kadın ve çocuklara daha fazla şiddet uygulamaya meyil gösterdikleri de bilinen bir gerçekliktir” şeklinde konuştu.
Fırat, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanun kapsamında başvuruların yoğun olduğunu belirterek, “İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerde sadece bu yasa kapsamında yapılacak başvuru ve ihlaller ile itirazları inceleyecek en az üçer aile mahkemesinin özel olarak görevlendirilmesi yasanın caydırıcılığını ve kararların daha hızlı, etkin uygulanmasını artıracaktır" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul'da annelerinden boşanma aşamasındaki şiddet eğilimli babaları tarafından katledilen 4 yaşındaki Elif ve 2 yaşındaki Hira'nın ölümü ile ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Erdoğan şunları söylemişti:
"O yavruları nasıl öldürürsün ya. Sende zerre kadar vicdani bir şey yok mu? Kendini öldürsen ne yazar öldürmesen ne yazar. Hemen yorumlar başlıyor, ruhsal bunalım neticesinde böyle oldu. Tamam da ruhsal bunalıma girmeyen de var. Buna toplumsal olarak vereceğimiz tepki çok çok önemli. Bu konunun aslında izahı söz konusu değil. Bunlar cani. Bunlar insanlıktan nasibini almış değil. Gerçekten bu son dönemde yaşadıklarımız hakikaten, televizyon ekranlarında izlediğimiz zaman acaba diyoruz bu medyayı mı suçlasak. Bunları göstermeyin. Toplum bunalımın içerisinde giriyor. Diğer taraftan da ibret olabilir mi düşüncesine giriyorsunuz. Bunu gördüğü zaman bazı vatandaşlarımız idam diyor. O yavruları nasıl öldürürsün ya. Sende zerre kadar vicdani bir şey yok mu? Kendini öldürsen ne yazar öldürmesen ne yazar. Hemen yorumlar başlıyor, ruhsal bunalım neticesinde böyle oldu. Tamam da ruhsal bunalıma girmeyen de var. Buna toplumsal olarak vereceğimiz tepki çok çok önemli. Onları bu toplumun içinde önce kendi akrabalarından yakınlarından başlamak üzere yalnızlığa itmek, ya da onları bu psikolojik sıkıntılardan çıkarmak için önce yakınlarının bazı adımlar atması gerekir. Burada Diyanet'e düşen büyük görev var."