İki haber arasındaki yedi fark!

İki haber arasındaki yedi fark!
T24 - Faruk Bildirici, 21 Haziran'da Hürriyet gazetesinde ''Eğitimi yarım bırakan kızlarda AB lideriyiz'' başlıklı haberi bir gün sonra Sabah gazetesinde  ''Türkiye’de kızların yüzde 50’si ilköğretimden terk'' başlığıyla görünce çocukken oynadığı oyunu hatırlar ve bu defa iki haber arasındaki yedi farkı bulmaya karar verir.  Hürriyet gazetesi yazarı Faruk Bildirici'nin bugün (27 Haziran 2011) yayımlanan ''İki haber arasındaki yedi farkı bulun'' başlıklı yazısı şöyle:  Küçükken çok severdim “İki resim arasındaki yedi farkı bulun” oyunlarını. Ne zaman görsem o resimleri, kendimi alamaz, kalemi elime alıp işaretlerdim. Bazen de göz ucuyla sayardım farkları. Kimi zaman tamamını bulmakta zorlanır, ama çözüme ulaşana kadar inatla uğraşırdım. Geçen gün birden kendimi yine aynı oyunu oynarken buldum. Bu kez iki resim değil, iki haber arasındaki farkları arıyordum. Haberlerden ilki, 21 Haziran Salı günü Hürriyet’te çıkmıştı; diğeri bir gün sonra (yani 22 Haziran’da) Sabah’ta yayımlanmıştı. İki haberi yan yana koyup, farkları aramaya koyuldum: FARK 1: Hürriyet’teki haberin başlığı: “Eğitimi yarım bırakan kızlarda AB lideriyiz.” Sabah’ın haberinin başlığı: “Türkiye’de kızların yüzde 50’si ilköğretimden terk!” FARK 2: Hürriyet’in haberinde spotun ilk cümlesi, “Türkiye’de sivil ve resmi kuruluşların sürdürdüğü ‘kızları okula kazandırma’ kampanyalarına rağmen, kız çocuklarının yarıdan fazlasının liseye ulaşamadan eğitimi terk etmek zorunda kaldıkları ortaya çıktı.” Sabah’ın spotunda da aynı cümle vardı, sadece “zorunda kaldıkları” sözcükleri çıkarılmıştı. FARK 3: Hürriyet’in haberi şu iki cümleyle başlamıştı: “Milliyet’in ‘Baba beni okula gönder’ kampanyasının pek çok faydası oldu hiç kuşkusuz. Milli Eğitim Bakanlığı da ‘Haydi kızlar okula’ sloganıyla pek çok kız çocuğunun okullu olmasını sağladı.” Bu iki cümle Sabah’ın haberinde yoktu. FARK 4: Hürriyet’teki haberde “Ancak, yapılan bir araştırma, kızları okula göndermenin yetmediğini, ne kadarının okumayı sürdürebildiğini takip etmenin de son derece önemli olduğunu koydu ortaya” cümlesi Sabah’ta “Ancak” sözcüğü dışında tıpatıp aynıydı. FARK 5: Hürriyet’in haberinin ilk ara başlığı “AB’de erkekler bizde kızlar” iken Sabah’ta bu ara başlık, “Hedef yüzde 10” olarak farklı verilmişti. FARK 6: Hürriyet’teki haberde Sefa Kaplan’ın, Sabah’taki haberde Yaşar Özay’ın imzaları bulunuyordu! Çok uğraştım fakat iki haber arasındaki yedinci farkı bulamadım. Haberin geri kalanı, sözcüğü sözcüğüne, noktasına, virgülüne, arabaşlığına kadar aynıydı. Öyle ki, Hürriyet’teki haberde bulunan “İşin ilginç tarafı”, “işin sevindirici cephesi” ifadeleri, devrik cümle yapıları ile ikinci ara başlık arasında bile bir fark yoktu. İki haberin kupürünü yanda veriyorum, yedinci farkı bulandan ricam bana haber vermesi! Hürriyet’te çıkan bir haber, ertesi gün altı, sadece altı küçük farkla Sabah’ta yayımlanıyorsa bunun nasıl bir izahı olabilir? Aklıma gelen olasılıklardan birini, Hürriyet’teki haberi yazan Sefa Kaplan’a sordum. “Bu haber bir kaynaktan sana hazır bir metin olarak mı gönderildi?” Kaplan, böyle bir durum olmadığı yanıtını verdi; “Avrupa Komisyonu sitesinden (ec.europa.eu/index_en.htm) raporun tamamını indirip okudum ve bizi ilgilendiren bölümleri tercüme ettim. Üstelik orada daha birkaç haberlik malzeme var. Zaten habere bakılırsa benim üslubum olduğu anlaşılacaktır.”   Geriye kalan olasılıklar ile ilgili soruları ancak Sabah’ın editör ve yöneticileri yanıtlayabilir. Merak ediyorum, ortada bir haber “kopyalama” durumu mu var, yoksa daha farklı bir gerekçe mi söz konusu? Lütfen biri bunu bana açıklasın. Ama hakaret etmeden lütfen...  Haberlerin patenti olur mu? Yerİ gelmişken, Sabah yönetiminin Hürriyet’e eleştirisine neden olan o konuya da değineyim. Evet, Hürriyet’in 8 Mayıs 2011’de “Annesi ve kızını doğurdu” başlığıyla verdiği, Beth Israel Sinagogu’na yönelik bombalı saldırıda annesiyle kızını kaybeden Tily Rubinstein’in yeniden anne olması ve yeni kızına da saldırıda ölen kızının adını vermesi konusu beş yıl önce Sabah’ta haber olmuştu. Sabah, bu konuyu “Annelik duygusu bombalı teröre üstün geldi” başlığıyla 19 Nisan 2006 tarihinde haber yapmışsa, Hürriyet bu konuyu bir daha haber yapmamalı mıydı? Bu soruya olumsuz yanıt veremeyeceğim. Ne de olsa haber dediğin dinamik sürecin patenti yoktur. Öyle olsaydı, haber yapan gazeteci yazdığı konunun yayın haklarını almış olur, başka bir gazeteci o konuya giremezdi. Önemli olan haberin unsurlarının yerli yerinde olması, okura doğru bilgi verilmesi, o konu daha önce yayımlanmışsa kaynak gösterilmesi, aynen kopyalanmaması. Bu çerçevede bakınca Hürriyet’in yeniden anne olan Tily Rubinstein ile konuşup onunla ilgili haber yapmasında bir yanlışlık göremiyorum. Kaldı ki, Tily Rubinstein ile görüşülmesinin nedeni El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in birkaç gün önce öldürülmesiydi. O vesileyle El Kaide’nin faili olduğu bombalı saldırıda zarar gören Rubinstein’in yaşadıkları “Anneler Günü hikâyesi” olarak hazırlanmıştı. Zaten haberde bu konunun “ilk kez ortaya çıkarıldığı” gibi bir abartı da yok. Yine de Hürriyet’in haberinde bu konunun daha önce haber olduğu yazılabilirdi. Hatta Sabah’ta çıkan habere atıfta bile bulunulabilirdi. Daha önce de yazdım, söyledim; yanlışları kabul etmek bizi küçültmez. Mesleğimize katkıda bulunmak istiyorsak yanlışları söyleyene kızmak yerine içeriğine bakmalıyız. Okurdan kısa kısa Recep Atakan: Hürriyet Bursa ekinde 17 Haziran’da çıkan “Çankırılı çifti işte böyle öldü” başlıklı haberdeki fotoğraf hepimizin kanını dondurdu. Trafik kazası yapan bir çiftin araç içindeki cesetlerinin görüntüsünü yayınlamak meslek etiğine yakışmaz. Yakınlarının acısını daha da artırır. Hürriyet gibi bir gazetenin ek gazetesi bile olsa bu tip görüntülere yer vermemesi gerekir. Mitat Anıl Bütüner: Kültür Sanat başlığı altında oluşturulmuş sayfa ne kadar yetersiz kalıyor, farkında değil misiniz? Neden etkinliklerden haberler verilmiyor? Konser haberi verince tamam mı? Mesela Ankara’da bu akşam Macbeth’e gidiyorum, salı günü Operet sahnesinde konser var. Gittiğim sanat etkinliklerini yazsam sizin sayfanızdan daha zengin bir sayfa çıkar. A. Timur Türkan: Bodrum’da meydana gelen kazayı, AA, DHA ve İHA, “Rus turistler kaza yaptı” diye vermişti. Hürriyet’in Ege ekinde de haber, 15 Haziran’da “Rus turist dolu minibüs kazası” başlığıyla yer aldı. Fakat RIA Novosti adlı Rus haber ajansı, resmi kaynaklara dayanarak, kaza geçirenlerin Rus değil Belarus (Beyaz Rusya) turistler olduğunu yazdı. Olay, Rus turizm şirketlerinin web sayfalarında da böyle haber oldu. Sanırım Türkiye’deki ajanslar, Rus turistlerin kaçak içkiden ölümleri revaçta olunca Belarus turistleri Rus yaptı! Basit gibi ama yurtdışında bayağı ses getiriyor. Düzeltme 22 Haziran’da yayımlanan “Uyuşturucu değil satılan evin parası” başlıklı haberde, Fransa’daki 18 sanıklı PKK davasında sanık ifadeleri verilirken teknik bir hata sonucu Cemal Aslan yerine Muhittin Aslan, Eşref Yolcu yerine de Şükrü Kozludere isimleri yazılmıştır. Düzeltir özür dileriz.Arzu Çakır Morin