İki sıkı dost: Otomotiv ve siyaset

İki sıkı dost: Otomotiv ve siyaset

Makine endüstrisi ve otomotivcilik, Alman sanayi sektörünün örnek branşları sayılır. Alman otomobil fabrikalarıyla tedarikçi şirketlerde bir milyon kişi istihdam ediliyor. Tröstlerin büyüklükleri ölçüsünde siyaset üzerindeki nüfuzu da küçümsenemez.

Bu branşın önde gelen isimleri arasında eski politikacılara da rastlanır. Hristiyan Demokrat politikacı Eckart von Klaeden 20 yıl milletvekilliği yaptıktan sonra Daimler tröstünün lobi faaliyetlerini yürütmek üzere özel sektöre transfer oldu.

Matthias Wissmann da 1990'lı yıllarda araştırma ve teknoloji bakanlığıyla ulaştırma bakanlığı görevlerinde bulunduktan sonra Meclis Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu üyeliği yapmıştı. Wissmann 2007 yılında siyasetten çekilmiş ve Alman Otomotiv Sanayicileri Birliği Başkanı olmuştu.

Volkswagen'in özelliği

Volkswagen'in baş lobicisi Thomas Steg, Gerhard Schröder döneminde başbakanlık idari işler yardımcılığı yaptıktan sonra bir ara Başbakan Angela Merkel'in basın sözcülüğü görevini yürütmüştü.

Avrupa'nın en büyük otomobil imalatçısı Volkswagen ile hükümetler arasında oldum olası sıkı bağlar vardı. Devlet şirketin en büyük hissedarları arasında yer aldığından, Volkswagen, siyasetçilerin iradesi dışında stratejik kararlar alamaz. Tröst merkezinin yer aldığı Wolfsburg kentinin bağlı bulunduğu Aşağı Saksonya eyaletinin başbakanı ve ekonomi bakanı Volkswagen denetleme kurulunun ‘doğal' üyeleridirler.

1960 yılından kalma ‘Volkswagen yasası' daha fazla hissesi olsa bile hissedarın yüzde 20'nin üzerinde oy hakkına sahip olmasını yasakladığından, Volkswagen hisselerinin yüzde 20'sini elinde tutan Aşağı Saksonya eyalet hükümeti önemli kararları bloke edebiliyor. Rekabet eşitliğine aykırı olduğu gerekçesiyle Avrupa Birliği Komisyonu ve Avrupa Birliği Adalet Divanı'na yapılan iptal başvurularına rağmen yasa hala yürürlükte.

Avantaj ve dezavantaj

Bu branş ekonomik önemi nedeniyle ve siyasetle organik bağı olduğu için otomotivciler hükümetlere kendilerini dinletebiliyorlar. Sol Parti'nin soru önergesi üzerine hükümetin yaptığı açıklamaya göre, içinde bulunduğumuz yasama döneminde şirket yetkilileri en az 70 kez başbakanlıkta ve ilgili bakanlıklarda temaslarda bulundular.

Milyarlarca Euro kâr eden şirketler araştırma çalışmaları için devletten para yardımı da alıyor. Sadece Volkswagen şirketine son iki yılda 12 milyon Euro'luk devlet yardımı yapıldı.

Siyasetle otomotivcilik arasındaki 'harmanlaşma' eleştirilere de neden oluyor. Alman otomotivcilik şirketleri bütün dünyada başarılı olup bol para kazanıyor ve Almanya'da istihdam yaratıyor. Bu nedenle devletin onlara yardımcı olmasının normal karşılanması gerektiği belirtiliyor.

Yasaları otomotivciler yazıyor

Çevre koruma standartlarına gelince iş değişiyor. Otomotivciler yıllardır emisyon ve yakıt sarfiyatının düşürülmesiyle ilgili kurallara direniyorlar. Alman Çevre Vakfı 2013 yılında Ekonomi Bakanlığının resmi belgelerine dayanarak, özel şirketlere bazı yasaları bizzat hazırlama izni verildiğini kanıtlamıştı. Avrupa Birliği'nin çevrenin korunmasıyla ilgili kurallarının Almanya'da yasalaştırılmasında otomobil sanayicileri birliğine danışıldığı ve yasa maddelerinin kısmen otomotivciler tarafından kaleme alındığı ortaya çıkmıştı.

Müşteriye otosunun çevre sağlığıyla ne kadar uyumlu olduğu hakkında fikir vermesi için hazırlanan 2012 tarihli etiketleme şartnamesine göre aşırı yakıt sarf eden Alman motorlu araçları ‘temiz' çıkmıştı. Çünkü karbondioksit emisyonu aracın ağırlığıyla orantılandırılıyordu.

Trafik ruhsatı ve egzoz kurallarının belirlenmesinde de otomobil imalatçılarının payı oluyor. Ulaştırma Bakanlığına uygulanacak test yöntemi imalatçılar tarafından öneriliyor. Bakanlık da otomotivcilerin tavsiyelerine uluslararası geçerlilik kazandırmaya çalışıyor.

Siyasetin sorumluluk payı

Volkswagen şirketindeki emisyon skandalı bağımsız ve kâr amacıyla çalışmayan Amerikan ICCT vakfı tarafından ortaya çıkarıldı. Amerikan Çevre Koruma Dairesi ağır para cezası verme yetkisine sahip. Skandalın boyutları ve rakip şirketlerin de aynı hileye başvurup vurmadığı henüz belli değil.

Almanya Ulaştırma Bakanı Aleksander Dobrint manipülasyon yazılımıyla egzoz testini yanıltan Volkswagen'lerin Avrupa'da da satıldığını açıkladı. Otomotivcilik uzmanı ve Duisburg-Essen Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Ferdinand Dudenhöfer emisyon hilesini ‘yasaların kasıtlı olarak ihlal edilmesi anlamına geldiğini' söylüyor.

Skandalın neden Almanya'da ortaya çıkarılmadığında özel sektör ile siyaset arasındaki sıkı ilişkiler rol oynamış olabilir. Siyasi sorumlular bu sorunun cevabını vermekle yükümlüdürler.