İkinci kehanette tutar mı?

Türkiye’nin ilk nükleer santralının inşası için yapılan ihalede, “teklif şoku yaşanacağını” ve ihaleye yalnızca bir firmanın katılacağını bilerek dikkat çeken Milliyet yazarı Metin Münir, bugün de ihalenin iptal edileceğini yazarak ikinci kez kehanette bulundu. Mersin-Akkuyu'da kurulması planlanan Türkiye'nin ilk nükleer santral inşaatı ve işletimi için önceki gün yapılan ihalede bir tek Rus Atostroyexport şirketinden teklif geldi. İhaleye başvuran altı şirketten beşinin verdiği zarf teşekkür mahiyetinde çıktı. Milliyet Yazarı Metin Münir de aynı gün aynı konuyu yazısına taşımış ve “nükleer santral ihalesine hiçbir şirket katılmayacak ya da katılım ihaleyi anlamsız hale getirecek kadar kısıtlı olacak” kehanetinde bulunmuştu. “Bu nükleer kehanet işi hoşuma gitti” diyen Münir, bugünkü yazısında da ihalenin iptal edileceğini yazdı. Münir’e göre, “Perşembe günü yapılan ve sadece Rusların katıldığı nükleer santral ihalesi iptal edilecek.” Yazısında televizyondan canlı yayınlanan ihaleyle ilgili gözlemlerini de anlatan Münir yazısında şöyle dedi: “TETAŞ Genel Müdür Yardımcısı ve İhale Komisyonu Başkanı Yaşar Çakmak altı teklif alındığını açıkladı. Sözlerini bitirmeden, patronu, TETAŞ Genel Müdürü Hacı Duran Gökkaya onu kenara itti. Alınan altı zarfın beşinin “teşekkür” mahiyetinde, ihaleye katılmak istemeyen şirketlerden geldiğini söyledi. Bir tek Rus-Türk ortaklığının teklif verdiğini açıkladı. Bu arada Rus şirketinin adını yanlış telaffuz etti. Sonra milleti gönderdi. Toplantı sona erdi. Zarfların açıldığını görmedik. Demek ki daha önce açılmışlardı. Basına açık toplantı televizyonlardan naklen yayımlanmaya başlamadan önce. Türkiye insanı çok şüpheci yapıyor, yoksa zarf marf yok muydu? Âdete göre, sadece davet yoluyla yapılan ihalelerde “Teşekkür ederiz, biz katılmayacağız” şeklinde mektup yazılır. Uluslararası ihalelerde “teşekkür” olmaz. Neden bu defa oldu? Hangi şirketler teşekkür etti? Gerçekten etti mi? Yoksa birileri bizimle dalga mı geçiyor? Bir başka gariplik daha var ki daha ilginç. Açılan zarfın, yani Rus konsorsiyumunun zarfının içinde, verilen teklifin geçerliliğini gösterir dokümanlar olmalıydı. 35 milyon liralık geçici teminat mektubu, ortaklık anlaşması, teklif taahhüt mektubu, imza sirküleri, falan. İş gargaraya getirildi Bunlar tamamsa eğer, verilen teklif geçerlidir ve diğer zarflar açılmak üzere diğer kurumlara gönderilir. Bu zarf orada açılmalı, kamuoyu teklifin geçerli olup olmadığını öğrenmeliydi. O iş gargaraya getirildi. Tahminim şu: Teklifin geçerli olduğu -ki büyük olasılıkla geçerlidir- açıklanmış olsaydı bakanlık Ruslara karşı kamuoyu önünden kendini bağlamış olacaktı. Bakanlık vebayı ne kadar istiyorsa bunu da o kadar istiyor, tahminim. Şimdi kapalı kapılar ardında ve makul bir sürenin geçmesinden sonra bir mazeret bulunacak. Biz Osmanlıyız, bizde mazeret çoktur ve Ruslara “Teşekkür ederim ama hayır” denecek. Yani ihale iptal olacak. Çünkü Türkiye’nin doğalgazdan sonra nükleerde de kendini Rusya’ya göbekten bağlaması ne dış politika ne de güvenlik açısından normaldir. Doğru mu, yanlış mı Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler? Yalnız ufak bir sorun var. İhaleye teklif veren Rus şirketleri Enerji Bakanlığı gibi laubali ve amatör değildir. Konusunda dünyanın en büyük şirketlerinden biridir. Yıllardır bu işleri yapıyor, birçok ülkede çalışmakta olan santralları var. Onun için birkaç hafta sonra “Teklifi doğru yazmadılar, evrakları eksik” derseniz size kimse inanmaz. Demezseniz de inanmaz ya. O başka bir konu.