İkizlerin biri erkek

İkizlerin biri erkek
İkiz bebek beklediği müjdesiyle havalara uçan Gülben Ergen, bebeklerden birinin cinsiyetini öğrendi ama diğeri sürprizi bozmamaya kararlı! Atlas’a ikiz kardeş geliyor Instyle dergisine konu-şan Ergen, “Birinin erkek olduğu kesin, diğeri cinsiyetini göstermiyor. Şimdilik sadece beş kişilik aile ile ilgili hayaller kuruyorum” dedi. Gülben Ergen’in hayatında üç heyecan bir arada: Karnındaki ikiz bebekleri ve bu ay çıkacak yeni albümü... Instyle dergisine verdiği röportajında hayatının en mutlu dönemlerinden birini yaşadığını söyleyen Ergen, ikizleriyle ilgili “Ne cinsiyet, ne isim... Sadece beş kişilik bir ailenin çok eğlenceli olacağını düşünüyorum” diyor. Bir süredir ortalarda olmayan ve yeni albümü için çalışmalarını tüm hızıyla sürdüren Gülben Ergen, önceleri göz ardı ettiği birkaç belirtiyi dikkate alıp doktora gidince varlığını öğrenmiş karnında büyüyen ikizleri. Bu habere kadar tüm günlerini ve gecelerini kaplayan yeni albüm çalışmaları daha bir heyecan kazanmış. Genelde 2-2.5 yılda bir albüm çıkartan Ergen, bu kez bir önceki albümün üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen bu ay yeni şarkılarla buluşacak sevenleriyle. Bu albümde neler mi var? “Bu albümde olmayanlar daha önemli” diyor Ergen ve devam ediyor, “Bilgisayar katkısı yok, ticari kaygı yok, ‘Bu yaza damgamızı vururuz, bomba gibi geliyoruz’ lafları hiç yok. Kendimi en özgür, en küçük hissettiğim albümdür. Arasına öyle bir karıştım ki sesim söz oldu, melodi oldu. Ben küçülmek istedikçe, tüm enstrümanlar canlı çalınca, albüm akustik oldu. Sesim daha ön plana çıktı.” Hatta albüm kayıtları sırasında, bir şarkısını seslendirdiği Mazhar Alanson’a, “Benim yorumum nasıl oldu da bu denli güçlendi? Nasıl oldu bu iş?” diye sorduğunda Alanson’un yanıtı, “Sen müziği sevdin. Sadece müziği...” olmuş. Yeni albümde Bülent Ortaçgil şarkısı var Ergen’in albümünü farklı yapacak bestelerden birinin sahibi de Bülent Ortaçgil. “Bülent Ortaçgil ve Mazhar Alanson şarkılarına her zaman hayranlık duyar ve dinlerdim. Ama albüm repertuvarımda yer vermek isteyeceğim benim de aklıma gelmezdi. Konseptin sükunetini, sözlerin önemini repertuvarı oluştururken fark ettim ve aradım Ortaçgil’i. Kendimi tanıtıp buluşmak istediğimi söylediğimde sesinde hissettiğim hem şaşkın hem misafirperver tonla, ‘Buyurun tabii,’ demesi aklımın ucunda. Ve Kanlıca’daki evinde buluverdim kendimi. Bu albümde onun bir şarkısını okumak istediğimi söyleyip uzun bir sohbete daldık. Beni o kadar dikkatli dinledi ki. Birkaç şarkısını dinledik birlikte. Bu Su Hiç Durmaz’ı istedim ben, o da ‘Hayırlı olsun,’ dedi.” Birkaç hafta sonra Ergen’in stüdyosuna misafir olan Ortaçgil, şarkısının aranje edilmiş ve Ergen tarafından okunmuş halini dinlemiş. “Kendimi küçük bir öğrenci gibi hissettim o şarkısını benden dinlerken” diyor Ergen o dakikalara dönünce. Bitene kadar hiç konuşmamış Ortaçgil, sonrasında da, “Çok beğendim, hem de çok içime sindi” deyince Ergen’in yüzünde Japon çizgi filmlerindeki küçük kız çocuklarından alınmış bir gülümseme belirmiş. “Bu albümdeki şarkıların sakinliği, albümün tanıtımında da devam edecek” diyor Gülben Ergen, BKM’nin tiyatro sahnesinde, 25 kişilik orkestrasının yedi kişiye inmiş haliyle şarkılarını söyleyecek.Yeni albümünden birkaç ay sonra, muhtemelen haziran ayında ev istirahatine çekilecek ve bebeklerini bekleyecek. Boşanma haberleri dedikodudan ibaret Basında, “Boşanıyorlar,” haberlerinin çıktığı bir dönemde bu dedikoduları çıkartanlara en iyi cevap bu bebekler aslında. Bu haberlerin nereden çıktığı konusunda da bir teorisi var Ergen’in: “Boşanmak benim mesleğimi yapan arkadaşlarımda maalesef kaçınılmaz son ve bu ortadan ikiye yırtılan hüzünlü resim hem halkın, hem de magazinci arkadaşlarımızın algısında yer ediyor. Adettendir, ‘E yakındır boşanmaları,’ diye başlıyorlar deneme atışlarına. Biz de fazla el ele, göz göze görünmeyi tercih eden bir çift olmadığımızdan, ‘Hmm bak ortalarda da yoklar, demek doğru,’ diye devam ediyorlar. Taa ki, avukatımızdan ağır bir tekzip gidene dek...” Bu arada Ergen’in göbeği yavaş yavaş belli olmaya başlamış. Yüzüne tam bir hamile güzelliği yerleşmiş. Saçları dümdüz... Ayağında yeşil spor ayakkabılar ve üzerinde aynı tonlarda spor bir hırka... Hayatında pek bir şey değişmediğini (yemek düzeni ve aldığı vitaminler dışında), bol bol su içtiğini, daha çok dinlendiğini ve Neslihan Hoca ile yoga derslerine başladığını söylüyor. Bu arada Atlas’la dıgıdık dıgıdık oynarken daha dikkatli davranıyor artık. Çekim aralarında dinlenirken arada eliyle bebeklerini seviyor. Bebeklerden söz açılınca heyecanlandığı her halinden belli. “Planlı bir hamilelik miydi bu?” sorusuna, “Bu plan lafını pek anlamıyorum, istek diyelim. Evet istiyorduk ama, ‘Atlas üç yaşına gelsin’ diyorduk. Öğrenince şaşırmakla şükretmek birbirine karıştı” diyor. ‘İkizlerim olacağı için çok şanslıyım’ “Genelde hamileliklerin ilk üç ayı zordur” derler. Ama bu hamile, Gülben Ergen gibi pozitif bir insan olunca sıkıntılardan söz etmiyor, sadece yaşadıklarına şükrediyor. “Genelde mız mız, ağrılı, sızılı bir tip olmadığım için ve hareketli, neşeli, dinamik olmayı seçtiğim için zorluklar yok denecek kadar azdı” derken de enerjiden gözleri ışıldıyor. Peki ya ikiz annesi olmak? Doktor ultrasondan bakıp, “İkiz,” dediğinde hissettiklerini anlatacak kelime bulmakta zorlanıyor: “Bunun bir lütuf olduğunu, seçilmiş bir kul olduğumu düşündükçe anladım ve hazmettim.” Bebeklerden birinin erkek olduğu kesin, diğer yaramaz ise hâlâ cinsiyetini göstermiyor. Ama, “Terbiyeli bir kız mı geliyor?” sorusu Ergen’in gündeminde yok. Ne cinsiyet, ne de isim düşünüyor... Sadece oluşturacakları beş kişilik aile ile ilgili hayaller kuruyor... İkizler büyümüş, Atlas onlara ağabeylik yapıyor. Sonra hayal aleminden yeryüzüne inip, “Atlas’a ağabey olmak çok yakışacak. Onun ağabeyliğiyle gurur duyacağımı, bana destek olacağını ve asla zorluk çıkartmayacağını çok iyi biliyorum. Kaldı ki müthiş güvendiğim bir pedagogumuz var. Elbette cevabını bilemediğim tüm sorularımı ona danışacağım” diyor. Gözünüzün önüne getirin, iki bebek kucağında, Atlas yanında evlerinin bahçesinde oyun oynuyorlar. Eşi Mustafa Erdoğan o anı fotoğraflıyor. Fonda yeni albümünden bir parça çalıyor sakin sakin... İşte Gülben Ergen için mutluluğun resmi bu. “Çocuksuz hayat güneşsiz bir dünya benim için, anlamsız, soğuk, yavan, mana yoksunu. Mucize bir şey anne olmak, bir çift göze, o mis kokusuna Allah aşkıyla şükretmek” derken gözlerini kapatıp sanki Atlas’ın kokusunu duymak istermişçesine ciğerlerini havayla dolduruyor Ergen. Stil notları Dışarı çıkarken giyeceklerinizi nasıl seçersiniz? - En rahat ettiğim modelleri giymeyi tercih ederim. Sırf moda diye leopar giymem mesela. Daracık kıyafetler bana göre değil. Daha çok üzerimden dökülen şeyleri severim. Günlük hayatımda Abercrombie’ler harikadır. Prada, içinde kendimi en rahat hissettiğim markadır. Gece dışarı çıkacaksam Dolce&Gabbana tercih ederim. Eğer bir televizyon programına katılacaksam oturacağım koltuğun ve arka fonun rengini sorarım mutlaka. Koltuk açıksa koyu renk, koyu ise açık renk giyinmeye özen gösteririm. Giydiklerim kiloma göre de değişir tabii. Eğer spor yaptığım ve fiziğime güvendiğim bir dönemse açık renkler giyebilirim. Mücevher seçimi nasıl yaparsınız? - Öyle büyük mücevherler tercih etmiyorum. İncecik iplerin ucuna takılmış tasarımlar ilgimi çekiyor. Midnight Express’te satılan Apriati’de çok güzel örnekleri var. Tek taş küpeler ve alyans... Benim taktıklarım bu kadar. Ayakkabı ve çanta seçimi sizin için hayati midir? - Ben pek çok kadın gibi ayakkabı tutkunu değilim. Ayakkabı konusunda rahatlık çok önemli benim için. Barbara Bui’nin ayakkabılarıyla rahat hissediyorum kendimi. Bu ara çok rahatsız ayakkabıların moda diye giyildiğini görüyorum. Ama bence ayak sağlığı açısından da hiç uygun değiller. Makyaj ve saç konusunda kimlere güvenirsiniz? - Saçlarımı Bahçecik’ten Serpil Külekçi ve Arzu Çevre, makyajımı ise Özlem Kutlu yapar. Son birkaç yıldır Oscar törenlerinde kadınların saçları konusunda oldukça sade olduklarını gördüğümden beri saç konusuna çok takılmıyorum. Çok büyük değişikliklere gerek duymuyorum. Gece de gündüz de hemen hemen aynı modelleri tercih ediyorum. Rengi oturdu zaten. Modeli de biraz kısa ya da biraz uzun ama genelde aynı.