Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) raporunda küresel ısınmanın önüne geçilemezse bazı bölgelerin yaşanılamaz hale gelebileceği uyarısında bulunması, iklim değişikliğinden en çok etkilenmesi beklenen ülkeleri kaygılandırdı.
Maldivler'in de aralarında olduğu 50'ye yakın ülke, önlem alınmadığı takdirde "yeryüzünden silinebilecekleri" uyarısında bulundu.
Bu ülkeleri temsil eden eski Maldivler Devlet Başkanı Muhammed Naşid, "Başkalarının saldığı karbonun faturasını biz kendi hayatımızla ödüyoruz" dedi.
Naşid, BM İklim Raporu'ndaki tahminlerin ülkesini "yok olmanın eşiğine götürerek yıkıcı sonuçlar" yaratacağını söyledi.
Dünyanın en düşük rakımlı ülkeleri arasındaki Maldivler, iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı en kırılgan ülkelerden biri.
IPCC'nin son raporuna göre, iklim değişikliğinin etkisiyle sıcak hava dalgaları, şiddetli yağışlar ve kuraklık şiddetini artıracak ve daha sık görülecek.
BM Genel Sekreteri António Guterres'e göre rapor, insanlık için "bir kırmızı alarm".
Rapordaki bulgular, insanlığın iklim üzerindeki zararlı etkisinin "gerçek" olduğuna işaret ediyor. Rapora göre, sera gazlarının atmosfere salımının devam etmesi sonucu yaklaşık 15 yıl içinde önemli bir sıcaklık sınırı aşılabilir. Bu yüzyıl sonunda deniz seviyelerinin de 2 metreye kadar yükselebileceği belirtiliyor.
Bağımsız ada ülkesi Antigua ve Barbuda'nın iklim değişikliğinden sorumlu büyükelçisi Diann Black-Layne, bunun düşük rakımlı kıyı ülkeleri için yıkıcı sonuçları olacağını söyledi.
Black-Layne, "Geleceğimiz tam da orada" diye konuştu.
BM'nin iklim değişikliği ile mücadele için bir dönüm noktası olarak görülen raporu, İskoçya'nın Glasgow şehrinde düzenlenecek COP26 İklim Zirvesi'ne aylar kala yayımlandı.
Zirveye başkanlık edecek İngiltere Başbakanı Boris Johnson, raporun iklim değişikliğinin yükünü göğüsleyecek ülkelerin yardıma ne kadar ihtiyacı olduğunu gösterdiği yorumunda bulundu.
"Rapor, önümüzdeki 10 yılın gezegenimizin geleceğini güvence altına almak için ne kadar kritik olduğunu gösterdi" diye konuşan Boris Johnson, kömürden vazgeçerek temiz enerji kaynaklarına dönmenin, doğayı korumanın ve "ön cephedeki ülkere" finansal destek vermenin önemine işaret etti.
2015'te imzalanan Paris Anlaşması'nı şu ana dek 190'dan fazla devlet onayladı.
Anlaşma, küresel sıcaklık artışını 2 santigrat derece, hatta sanayileşme öncesi seviye olan 1,5 derecenin altında tutmayı hedefliyor.
BM'nin son raporu ise, ülkeler karbon salınımlarında büyük kesintilere gitmediği takdirde bu iki hedefin de ulaşılamaz olduğuna işaret ediyor.
ABD İklim Özel Temsilcisi John Kerry, bu hedeflere ulaşmak için ülkelerin acilen ekonomilerinde değişikliklere gitmesi gerektiğini söyledi.
Kerry, "Bu 10 yıl eyleme geçmek için kritik ve Glasgow'da düzenlenecek COP26 bu krizin ortasında bir dönüm noktası olacak" diye konuştu.
Öte yandan İklim Aktivisti Greta Thunberg Pazartesi günü Twitter'dan paylaştığı mesajla, COP26 görüşmelerine katılacağını doğruladı.
BM'nin iklim raporunun "Zaten bildiklerimizi doğruladığını" söyleyen Thunberg, "Olabilecek en kötü sonuçlardan hâlâ kaçınabiliriz ancak şimdiki gibi krizi kriz gibi değerlendirmemeye devam edersek, bu mümkün olmaz" dedi.