Basit bir fizik kuralı: Deniz üzerindeki sıcak havanın nem oranı artıyor. Bu da bulutların çoğalmasına neden oluyor. Neticede daha fazla yağmur yağıyor. Hatta bazen bu yağış miktarı devasa miktarlara ulaşabiliyor. İklim araştırmacıları, 1980’lerden buyana dünya genelindeki yağmur miktarında yüzde 20’lik rekor bir artış tespit etti.
Günümüzde aşırı yağış sonucu taşan nehirlerin neden olduğu sel baskınları, en sık rastlanan doğal felaketler arasında yer alıyor. Küresel ısınma arttıkça âfetler de çoğalıyor.
403 ppm (milyonda bir) ile tarihî rekor seviyesine ulaşan atmosferdeki karbondioksit (CO2) parçacıkları sayesinde küresel ısınmanın daha da artması bekleniyor. Sanayi devrinin başı olarak kabul edilen 1850’lerle mukayese edildiğinde, dünyada ortalama sıcaklık bugün yaklaşık 1°C arttı. Bundan yaklaşık 20 yıl sonra ise artışın 1,5°C seviyesinde olması bekleniyor.
Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü (PIK) bünyesinde görevli Alman bilim insanları, çok ayrıntılı bir çalışmaya imza atarak, dünya genelinde bir "sel felaketi risk haritası” çıkarttı. Söz konusu araştırmada, sel baskınlarına karşı alınması gereken önlemlerin bölge bölge, şehir şehir dökümünü yapıldı.
ABD ve Avrupa'yı bekleyen tehlike
Koruyucu önlemlerin artırılmasının gerekli olduğu bölgeler sıralamasında Endonezya, Hindistan ve Afrka başı çekerken, onları ABD ve Orta Avrupa ülkelerinin takip etmesi dikkat çekiyor. Avrupa’daki riskli ülkeler arasında ise İngiltere, Almanya ve Fransa başı çekiyor. Bent yapımı, nehir ve derelerin ıslahı, inşaat standartlarının yükseltilmesi ya da risk altındaki yerleşim birimlerinin güvenli bölgelere nakli gibi etkin önlemler alınmadığı takdirde, milyonlarca insanın olası sel baskınları sonucu hayatını kaybedebileceği uyarısı yapılıyor.
İklim araştırmasını kaleme alan ekibin yönetici Sven Willner, özellikle ABD ile ilgili çok çarpıcı bir tespitte bulunuyor: “Eğer ABD, büyük bir hızla artan sel felaketi riskinini azaltmak istiyorsa, önümüzdeki 20 yıl içinde koruyucu önlemlerini iki katına çıkartmak zorunda.”
Sel felaketinin meydana geldiği bölgelerde halkın ortalama yüzde 10’unu "azamî hasar grubunu” oluşturuyor. Yani felaket bölgesinde yaşayanların ortalama yüzde 10’u, can ve mal kaybı konusunda yüksek risk altında. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, bu risk grubunun oranının çok daha fazla olması kaçınılmaz. Uzmanlar bu durumda, yüksek risk altındaki insan sayısının Kuzey Amerika'da 100 binden 1 milyona, Almanya’da ise 700 bine yükselebileceğini tahmin ediyor.
Asya'da 156 milyon kişi tehlikede
Almanya’da sel felaketi risk haritasının en hassas eyaletleri olarak Baden-Württemberg, Aşağı Saksonya ve Brandenburg yer alıyor. Buralarda risk endeksi, 20 yıl içinde 8 ile 14 kat artacak. İngiltere ve Fransa’daki risk tablosu da hayli vahim. Önlem alınmadığı sürece sel felaketi riski Fransa’da 15 kat, İngiltere’de ise tam 28 kat artacak.
Tahminlere göre, Güney Amerika'da potansiyel felaket mağdurlarının sayısı önümüzdeki 20 yılda 6 milyondan 12 milyona çıkarken, Afrika’da bu sayısı 25 milyondan 34 milyona, Asya'da ise 70 milyondan 156 milyona yükseliyor. Bu tahminlerin mevcut nüfus verileri ışığında yapıldığını belirten uzmanlar, nüfus artışını dikkate alınmadığını, dolayısıyla gerçek potansiyel mağdur sayısının çok daha fazla olabileceğini kaydediyorlar.
‘Dünya genelinde önlemler artırılmalı'
Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü uzmanları, toplanan çok sayıdaki veriden yararalanarak bilgisayarda bir simülasyon oluşturdu. Sven Willner, "Burada belki dünyanın en ücra köşelerindeki tüm nehirler yer almıyor. Ama insanların yoğun olarak yaşadığı, ekonomik değerlerin üst seviyede bulunduğu ve sel felaketi riskinin yüksek olduğu yerlerin tümü gösteriliyor. Önem arz eden noktaların neresi olduğuna dair yeterince bilgiye sahibiz” şeklinde konuşuyor.
Araştırmaya katkıda bulunan uzmanlardan Anders Levermann ise şu bilgileri aktarıyor: “Araştırmamızda, insanların halihazrdaki selden korunma seviyesini muhafaza etmek istediklerini varsaydık. Bu korumanın üst düzeyde olduğu ülkelerde, standardın muhafazası ve insanların, sel baskınlarında evlerini tahliye etmek zorunda kalmaması için büyük çaba gösterilmesi gerekiyor.”
Bu tavsiyelere kulak tıkamanın vahim sonuçlarının olabileceğine dikkat çeken Levermann, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Dünya genelinde insanların güvende olabilmesi için, aşırı yağış, sel felaketi ve nehirlerin taşmasını önleyecek tedbirlerin yerel bazda şimdiden alınmaya başlanması gerekiyor. Küresel ısınmanın 2 derece daha artmasını önlemek için de kömür, petrol ve doğal gaz kullanımından vazgeçilmesi gerekiyor. Zira ortalama sıcaklığın 2 derece daha artması durumunda, pek çok yerde önleyici tedbirler almak neredeyse imkansız hale gelecektir.”
Tabi bir de işin mali boyutu var. Ortalama sıcaklığın 1 °C yükselmesiyle birlikten artan doğal felaketlerin neden olduğu maddi hasar da devasa boyutlarda. Dünyanın en büyük reasürans* sigortası olan Munich RE’nin hesaplamasına göre, geçen yıl kasırga, sel baskını ve depremler nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 330 milyar ABD Doları maddi hasar meydana geldi. Oysa bu miktar, 2005 yılından önce ortalama 100 milyarı ancak buluyordu.
*Reasürans: Sigorta şirketlerinin, üstlerindeki risklerin bir bölümünü ya da tamamını başka bir sigorta şirketine tekrar sigortalatması.
Gero Rueter
© Deutsche Welle Türkçe