BBC Dünya Servisi'nin Türkiye dahil 31 ülkede 30 bin kişiyle görüşerek yaptığı anket, hükümetlerin iklim değişikliğine karşı bir an önce ciddi önlemler alıp iddialı hedefler belirlemelerine yönelik kamuoyu desteğinin arttığını gösteriyor. Ankete göre katılımcıların yüzde 56'sı, Pazar günü İskoçya'nın Glasgow kentinde başlayacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP26) ülkelerinin öncü rol oynamalarını istiyor.
Glasgow'da iklim değişikliğine karşı ileri hedeflerin konması talebi, 2015'te Paris'te yapılan iklim zirvesinden bu yana önemli artış gösterdi.
İklim değişikliği ile ilgili endişeler de 1998'den beri en üst seviyede seyrediyor.
31 Ekim-12 Kasım tarihleri arasında yapılacak COP26'ya yaklaşık 120 ülkeden devlet başkanları ve başbakanlar katılacak.
Bu konferans, iklim değişikliğinin tehlikeli sonuçlarını önleme konusunda son şans olarak değerlendiriliyor.
Bilim insanları, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin sınırlanması için küresel sıcaklık artışının, sanayi öncesi seviyeye kıyasla en fazla 1,5 santigrat derece eşiğinde tutulmasının kritik olduğunu vurguluyor.
Son araştırmalar ise masadaki mevcut planların bu artışı sınırlamada yeterli olmayacağını gösteriyor.
Konferansa İngiltere başkanlık edecek. Küresel ısınmaya neden olan sera gazı emisyonlarının 1,5 derece hedefi yönünde azaltılması için liderlerle müzakerelerin belli bir plan doğrultusunda sonuçlanması hedefleniyor.
Yeni ankete göre, hem zengin hem de yoksul ülkelerde halklar, iklim değişikliğine karşı önlemler konusunda liderlerden iddialı hedefleri desteklemelerini bekliyor.
Anket yapılan 31 ülkede, katılımcıların ortalama yüzde 56'sı hükümetlerinin iklim değişikliği sorununa karşı daha güçlü hedefler belirlemelerini istiyor.
Katılımcıların ortalama yüzde 36'sı ise daha ılımlı bir yaklaşımdan ve kademeli eylem planından yana.
Hükümetlerinin herhangi bir anlaşma imzalamasını istemeyenlerin oranı ise sadece yüzde 8.
2015'te Paris'te yapılan İklim Konferansı öncesinde 18 ülkede yapılan benzer bir ankete oranla, hükümetlerinden iklim değişikliğine karşı lider rol oynama beklentisi de önemli ölçüde artmış görünüyor.
2015'te ankete katılanların yüzde 43'ü iklim değişikliğine karşı güçlü bir şekilde harekete geçmeyi desteklerken, bu oran bugün yüzde 58'e yükselmiş durumda.
Anketi yürüten Globescan CEO'su Chris Coulter, iklim değişikliğine karşı hükümetlerin ciddi adımlar atması beklentisinin kısa süre içinde bu kadar artmasının önemli bir işaret olduğunu ve bu beklentiye cevap verilmemesi halinde bunun hükümetler açısından siyasi sonuçları olabileceğine işaret ediyor.
Türkiye'de 'iddialı hedef' isteyenlerin oranı yüzde 65
Türkiye'de ankete katılanların yüzde 65'i iklim değişikliğine karşı bir an önce iddialı hedefler belirlenmesinde hükümetin öncü rol oynamasını istiyor.
Yüzde 26'sı ise daha ılımlı ve kademeli bir yaklaşımı desteklerken, yüzde 4'ü hükümetin herhangi bir anlaşmaya taraf olmasını istemiyor.
İddialı hedeflere en fazla destek yüzde 74 ile Kolombiya'dan, en az destek ise yüzde 29 ile Tayland'dan geldi.
En fazla sera gazı salımına yol açan bazı ülkelerde de önemli değişiklikler dikkat çekiyor. Örneğin Çin'de 2015'te ankete katılanların yüzde 18'i hükümetlerinden iklim değişikliğine karşı lider bir rol oynamalarını beklerken, bu oran bugün yüzde 46'ya yükselmiş durumda.
Hindistan'da bu oran yüzde 38'den yüzde 56'ya, ABD'de de yüzde 45'ten yüzde 56'ya yükselmiş bulunuyor.
Rusya'da ise ters yönde bir eğilim olduğu, 2015'te bu yaklaşımı destekleyenlerin oranı yüzde 50 iken bugün yüzde 38'e düştüğü görülüyor.
İklim değişikliğine karşı sorumluluk bakımından ise katılımcıların yüzde 61'i hükümetlerin, yüzde 57'si ise şirketlerin sorumlu tutulması gerektiğine inanıyor.
Bireysel sorumluluğa inananların oranı ise yüzde 36.
Globescan ilk olarak 1998'de 17 ülkede iklim değişikliği konusundaki kaygıları izlemeye başladı. Bu oran bugün en yüksek seviyeye ulaşmış görünüyor. Katılımcıların yüzde 63'ü iklim değişikliğini "çok ciddi" bir sorun olarak niteliyor.
Hava şartlarının giderek olağandışı bir hal aldığını ve endişe verici olduğunu düşünenlerin oranı da özellikle İngiltere ve Fransa'da 2015'ten bu yana iki katına çıkmış durumda.