İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner, bu yıl 50. yaşını kutlayan İKSV'ye ilişkin, "Bir kültür kurumunun 50 senesini kutlamak çok da kolay bir şey değil, özellikle kâr amacı gütmeyen, kamu yararına bir kültür kurumunun. O nedenle mutluyuz, hem gururluyuz" dedi.
Taner, "Biz faaliyetlerimizi bütün sene boyunca gerçekleştiriyoruz, İstanbul'un çeşitli yerlerinde. Ama tabii bunun bütün İstanbullulara, Türkiye'ye, dünyaya iletişiminde sizlerin bize çok büyük desteği oluyor. Bunun herkes tarafından duyulmasını sağlıyorsunuz" diye konuştu.
Taner, İKSV'nin 1972'de kurulduğunu, ilk İstanbul Festivali'nin ise 1973'te yapıldığını belirterek, "Bir kültür kurumunun 50 senesini kutlamak çok da kolay bir şey değil, özellikle kâr amacı gütmeyen, kamu yararına bir kültür kurumunun. O nedenle mutluyuz, hem gururluyuz. Ülkeye ve İstanbullulara kattıklarımız açısından da çok sevinçliyiz. Umut ediyoruz bundan sonra da böyle devam eder" ifadelerini kullandı.
İKSV'nin festival takviminin her yıl İstanbul Film Festivali'yle başladığını dile getiren Taner, "Nisan ayında İstanbul Film Festivali'ni, 12 günde 6 sinema salonunda, 378 seansla gerçekleştirdik. Bu sene 41. İstanbul Film Festivali yapıldı. 43 ülkeden 134 uzun metraj, 22 de kısa film gösterildi ve 80 bin civarında izleyici bu sene İstanbul Film Festivali'ni takip etti" dedi.
Görgün Taner, 50 İstanbul Müzik Festivali'nin haziran ayında yapıldığını aktararak, 16 mekânda 27 konser verildiğini, 3 yeni eser sipariş edildiğini dile getirdi. Festivale 65 üzerinde toplulukla orkestranın katıldığını kaydeden Taner, 20 binin üzerinde izleyiciye ulaştıklarını söyledi.
İKSV Salon ve Gezgin Salon adı altında düzenlenen etkinliklere de değinen Taner, Gezgin Salon adı altında Park Orman'da gerçekleşen iki günlük etkinliklere 20 binin üzerinde genç izleyicinin katıldığını aktardı.
Taner, İKSV'nin Zorlu PSM iş birliğinde sunduğu, Zürih Balesinin "Anna Karanina" eserini yaklaşık 4500 kişinin izlediğini kaydetti.
29. Caz Festivali'ne de işaret eden Taner, festivalin 13 günde 40 bine yakın izleyici, 200'ü aşkın yerli ve yabancı grubu ağırladığını ifade etti.
İKSV Genel Müdürü Taner, kültür kurumları arasındaki iş birliğinin önemine de değinerek, şöyle devam etti:
"İKSV'nin kuruluşundan beri yapmaya çok özen gösterdiği şeylerden bir tanesi diğer kültür kurumları ve sanat alanındaki diğer aktörlerle iş birliği yapmak, o alanlarda çalışmak, yaptığı çalışmaların çarpan etkisiyle giderek daha da büyümesi konusunda elinden gelen çabayı sarf etmek. Özellikle kültür ve sanat alanına ayrılan kaynakların kıtlığı, bu alanın son dönemin ekonomik koşullarının zorluğu altında ne kadar sıkıntılar çektiği de göz önüne alındığında hem İKSV'nin; hem de diğer kültür kurumlarının bir arada, iş birliğiyle bazı konulara el atmasının önemi giderek daha da öne çıkmakta diye düşünüyoruz."
Senenin ikinci yarısında da İKSV'nin önemli etkinliklere imza atacağını vurgulayan Taner, 21 Ağustos'ta Avustralyalı rock şarkıcısı Nick Cave'in konser vereceğini, yaklaşık 8 - 9 bin izleyicinin konsere katılımının beklendiğini dile getirdi.
Taner, özellikle gençler ve çocuklar için de festivaller içinde yapılan faaliyetler yapıldığının altını çizerek, gençler için Eczacıbaşı tarafından yürütülen "Eczacıbaşı Genç Bilet" kampanyası kapsamında ise 10 liralık biletler sunulduğunu vurguladı.
Bu yıl ön izlemesi 13-17 Eylül'de gerçekleşecek İstanbul Bienali'ne ilişkin ise Taner şu bilgileri verdi:
"Bienalde, dünyadan birçok küratör, müze direktörü, eleştirmen, sanatçı, gazeteci, yazar hem güncel dünyayla ilgilenen hem de bu konularda kafa yoran çeşitli uluslararası sanat insanı İstanbul'da olacak. İstanbul'u özlediklerini ve gelmek için sabırsızlandıklarını bize zaten belirtiyorlar. 17'sinde de İstanbul Bienali (herkese) kapılarını açacak ve izleyicilerle kucaklaşacak. Yarım milyonu aşkın, hatta bu sene çok daha fazla sayıda kişinin İstanbul Bienali'ndeki sergileri izleyeceğini düşünüyoruz. İstanbul Bienali'ndeki sergiler Koç Grubu'nun da katkılarıyla izleyicilere ücretsiz olarak sunulacak."
Görgün Taner, 70'e yakın filmin sunulacağı Filmekimi'nin ekim ayında İstanbullu sinemaseverlerle buluşacağını aktararak, "Sinemaseverlerin heyecanla beklediği bir faaliyet bu. Niçin derseniz, ekim ayından önce dünyanın çeşitli önde gelen festivallerinde yer almış filmlerin İstanbullularla ilk buluşması oluyor. Bu ilk buluşma çerçevesinde de Atlas olsun, Kadıköy Sineması olsun, İstanbul'da çeşitli yerlerde, daha sonra sezon içinde görüp göremeyecekleri belli olmayan önemli filmlerle buluşuyorlar. Filmekimi, bugüne kadar hep yüzde yüz dolulukla oynadı" ifadelerini kullandı.
Yenilenen İstanbul Tiyatro Festivali'nde artık bir küratörle çalıştıklarına dikkati çeken Taner, bu yılki programın oyuncu ve yönetmen Işıl Kasapoğlu tarafından hazırlandığına işaret etti.
Taner, İKSV'nin yeni sanatsal üretimlere ve sanatçıların desteklenmesine verdiği öneme ilişkin de şunları söyledi:
"50. yılımız diye iki yeni tiyatro prodüksiyonunu hayata geçiriyoruz. Bunlardan biri Sabahattin Ali ve Aliye Ali'nin birbirine yazdıkları mektuplardan yola çıkarak oluşan metinden hazırlanan 'Alelade Aşıklardan Farkımız. Yönetmeni Özen Yula. İKSV ve BKM iş birliğiyle yapılıyor. İkincisini ise İKSV ID Pro ve Zorlu PSM iş birliğiyle yapıyoruz. Bu iş birliklerini giderek daha çok arttırıyoruz. Pandemide öne çıkan kelimelerden bir tanesi dayanışmaydı biliyorsunuz. Serdar Biliş'in yönetmenliğini üstlendiği 'Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü de hayata geçirmek istiyoruz."
Salgın nedeniyle tüm kurumların ekonomik açıdan çok etkilendiğinin altını çizen Taner, yeni kaynaklar, fon arayışları ve kaynak çeşitliliği çalışmaları yaptıklarını, uluslararası ilişkileri daha güçlü tuttuklarını dile getirdi.
Taner, çalışma sisteminde de değişikliğe gittiklerini belirterek, haftanın 2 günü ofisten, 3 günü ise uzaktan çalışma modeliyle devam ettiklerini kaydetti.
İKSV'nin kurucu vizyonunun önemine dikkati çeken Taner, sözlerini şöyle tamamladı:
"Geçtiğimiz günlerde bunu yeniden anılarına şöyle bir göz atarken fark ettim. Burada kurucu iradesi denilen bir şey var. O da çok önemli, kurucu vizyonu. 1972'de vakfı kurarken Nejat Bey'in aklındakilerin şu anda da geçerli olduğunu görmek insanı bazen şaşırtıyor. Çünkü aradan 50 sene geçti. Türkiye'deki önemli örnekleri yurt dışına götürebilme telaşı, orada yansıtabilme, onlarla paylaşabilme mutluluğu. Dünya koca bir çiftlik diyoruz ya, globalleşme... Dünyada ne oluyorsa kültür sanat adına hangi iyi örnek varsa, onların Türkiye'de sergilenebilmesini şiar edinerek aslında bu vakıf kurulmuş. Festivallerin de temel ortaya çıkış nedeni bu. Hangi iyi örnek varsa onu getirelim. Bizim izleyicimiz görsün. Şu anda 50 sene öncesinden çok daha fazlasına sahip Türkiye'deki izleyiciler ama bu şiar hiçbir zaman değişmiyor. Sadece Türkiye içinde kalmayıp, uluslararası olmanın ne anlama geldiğini, bir değer yaratmanın ne kadar önemli olduğunu ve Türkiye'de kültür sanatın hava ve su gibi insan hakkı olan bir öge olduğunu, 50 sene önce gördüğü için Nejat Bey'i anmak isterim."