Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) 2010 yılında gerçekleştirilen Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) öncesinde soruların Gülen yapılanmasına bağlı kişilere sızdırıldığını aynı yıl tespit ettiği ortaya çıktı. ÖSYM çalışanlarının yargılandığı Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki yıl önce tanık olarak ifade veren eski ÖSYM Başkanı Ali Demir, DDK'nın sınavda yüksek net yapan 3 bin 227 adayla ilgili analizinde, adaylardan üçte birinin Gülen yapılanması dershanelerinde öğretmen olduğu, diğer üçte birinin ise askeri lojman adreslerinin olduğunun tespit edildiğini söyledi. Ancak DDK'nın tespitlerine karşın dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan "KPSS'yi terörize etmeyin" derken, savcılığın ise kopya iddialarının üzerine gitmediği anlaşıldı.
2010 yılındaki KPSS'nin Eğitim Bilimleri bölümünde 350 adayın 120 soruda 120 net yapmasıyla kopya skandalı sonuçlar belli olduktan sonra gün yüzüne çıkmış; DDK, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, YÖK Denetleme Kurulu da iddialarla ilgili soruşturma başlatmıştı. Eğitim Bilimleri Sınavı, bu süreçte iptal edilirken kopya skandalının arkasında Gülen yapılanması olduğuna ilişkin ifadeler ve bilgiler kamuoyuna yansımıştı. Ancak ortaya çıkan delillere rağmen bu yönde uzun süre araştırma yapılmamış, ancak 17 Aralık sürecinden sonra gerçekleştirilen operasyonlarla Gülen yapılanması bağlantısı yargı kararlarına geçmişti.
O dönem suçlanan isimler arasında Eylül 2010'da ÖSYM'nin başına getirilen Ali Demir de yer almıştı. Halen Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde örgüt üyeliği ve görevi kötüye kullanmadan yargılanan Ali Demir'in 2019'da ÖSYM çalışanlarının yargılandığı bir davada verdiği tanık ifadesine iki yıl sonra DW Türkçe ulaştı.
Demir, toplam 91 sayfalık ifadede sınavla ilgili o dönem DDK'nın gayri resmi bir rapor hazırladığını, kendisine de bu raporun okutulduğunu kaydetti. "2010 yılı sonunda okudum" dediği raporda 120 soruda 100 net ve üzeri yapan 3 bin 227 adayla ilgili analizler yapıldığını belirten Demir, 2019 tarihli ifadesinde şu çarpıcı iddialarda bulundu:
"Benim oradan hatırladığım, 3 bin 227 kişinin analizinde net bir şekilde üçte bir kadar ismin bugün FETÖ diye tanımladığımız grubun dershanelerinin öğretmenleri olduğu, diğer üçte birinin askeri lojman adreslerinin olduğu, diğer üçte birinin ise Doğu ve Güneydoğu adreslerinin olduğu doğrultusundaydı. Ben bu bilgi doğrultusunda bugün FETÖ dediğimiz bu gruba çok ciddi tavır koydum, çok ciddi mesafe koydum."
Demir, duruşma savcısının, "Yani cemaatin bu işi yaptığına 2010'da mı vakıf oldunuz?" şeklindeki sorusuna "Ben 2010 yılı sonunda bunu yaptığını rapor dolayısıyla biliyordum, o yüzden de çok ciddi tavır koydum" karşılığını verdi.
Dönemin Başbakanı Erdoğan ise kopya iddiaları üzerine "KPSS'yi terörize etmeyin, sınav son derece başarılı, temiz ve sorunsuz geçti" açıklamasını yapmıştı. O dönem cemaat olarak adlandırılan Gülen yapılanması ile hükümet arasında örtülü bir ittifak vardı. Bu nedenle 17 Aralık sürecine kadar savcılık, KPSS'deki kopya iddialarının ve Gülen yapılanması bağlantısının üzerine gitmemişti. KPSS soruşturmasını yürüten Savcı Şadan Sakınan da 15 Temmuz'dan sonra firar etmişti. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan KPSS operasyonlarında ise sınavda yüksek net yapan ve DDK'nın raporunda adı geçen askeri lojmanda oturanlar kişiler gözaltına alınmıştı. Bu kişilerin, 15 Temmuz darbe girişimine adı karışan veya Gülen yapılanması üyeliğiyle suçlanan bazı subayların eşleri olduğu anlaşılmıştı.
Öte yandan Ali Demir, ifadesinde göreve geldikten 2-3 hafta yardım almak amacıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı da ziyaret ettiğini anlattı. Demir, "Bana yardım etmesini istedim. Hakan Fidan ise 'Biz Türkiye içerisinde çalışmıyoruz' dedi. O zaman yapacak bir şey kalmamıştı. İçişleri Bakanlığı'ndan sordum, 'Bana kim yardım eder?' diye. 'Emniyet İstihbarat yardımcı olsun' denildi. Ondan sonra biz İstihbarat Daire Başkanlığı'yla bu konularda bilgi aldık"dedi.
Demir, bazı sorularının dışarı sızdığı anlaşılan 2012 KPSS'ye ilişkin de iddialarda bulundu. O dönem yaptıkları araştırmada, dışarı sızan soruların matbaada birinci gün sonunda hazırlanmış ham haldeki soru kitapçığı olduğunu belirten Demir, bunun çok fazla kişiye erişmediği sonucuna vardıklarını kaydetti. Bu durumu dönemin Başbakanı Erdoğan'a ilettiklerini aktaran Demir, Erdoğan'ın kendisine "Sorumlularını bul ve devam et" dediğini iddia etti. Demir, Erdoğan'ın bunun ardından 11 Temmuz 2012 tarihinde "Basında yer alan haberlere itibar etmeyin, sınav geçerlidir, sorumlular tespit edilmiştir" diye açıklama yaptığını hatırlattı.
2012'deki KPSS'de kopya çekerken yakalanan ve daha sonra Gülen bağlantısı tespit edilen Mevlüt Karabakla olayına değinen Ali Demir, o dönem görüştüğü Başbakanlık Müsteşarı, MİT Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü, İstihbarat Daire Başkanı'na "Şu Mevlüt Karabakla'yı bir sorgulayın, ne olduğunu bir çözün" diye ısrarının olduğunu savundu. "Bana yardımcı olmadılar" diyen Demir, şunları kaydetti:
"Ben bu şikayetimi Efkan Ala'ya ilettim. Başbakan Müsteşarı Efkan Ala da 2013 ortalarında beni Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderdi. KOM Daire Başkanı, İstihbarat Daire Başkanı, Güvenlik Daire Başkanı ve bir daire başkanı daha 4 Emniyet Müdürü beni karşılarına aldılar ve beni tehdit ettiler. Bize ÖSYM bilgilerini vereceksin dediler. Ben ÖSYM verilerini size nasıl vereyim, mahkeme kararı getirin verileri alın (dedim.) Çünkü mahkeme kararı getirdiklerinde verileri alıyorlardı. 'Biz online bağlanmak istiyoruz, ÖSYM'ye online verileri kontrol etmek istiyoruz' dediler. Ben bunu yapamam dedim. Ve o gün ben Mevlüt Karabakla'yı soruyorum, onlar benim üzerime verileri isteyerek geliyorlar. O gün bu 4 Emniyet Müdüründen korktum. Ondan sonra da hiçbir işlerime artık karıştırmadım, hiçbir bilgi temin etmedim onlardan."
Ali Demir, alternatif olarak 2013'te Hakan Fidan'a gittiğini belirterek "Hakan Fidan'ın sıkıntı zamanlardaydı. Tekrar sordum, dedim ki 'Hakan Bey bana yardım et' ama yardım etmedi. Ne yapabilirsiniz, ne yapabilirim ben?" iddiasında bulundu.
Alican Uludağ
©Deutsche Welle Türkçe